Şehrin ortasında kendi köyünü kurdu: Biz para istemiyoruz Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Gökdelenlerin gölgesinde, asfalt yolların kıyısında bir avuç toprak… Kimine göre sıradan bir arsa, Hacı Bıçakçı’ya göre ise hayatın ta kendisi. Yıllarca Türkiye’nin dört bir yanında görev yaptıktan sonra emekli olan 53 yaşındaki astsubay, şehir hayatının ortasında çocukluk anılarını, toprakla kurduğu bağı ve köy yaşamını yeniden yeşertiyor. “Biz para istemiyoruz” diyerek modern dünyanın dayattığı hıza karşı kendi sessiz düzenini kuruyor. Kentin kalbinde, geçmişin izleriyle dolu bir köy hayatı yaşamak mümkün mü? Bıçakçı’nın hikâyesi, bu soruya sessiz ama derin bir yanıt veriyor.

"BİZ PARAYI SEÇMEDİK"
Kayseri’de gökdelenlerin arasında sıkışıp kalmış bir müstakil ev... Beton yığınlarının ortasında yeşeren bir bahçe, sabahları horoz sesiyle uyanan bir emekli ve toprağa duyulan bitmeyen bir özlem. 53 yaşındaki emekli astsubay Hacı Bıçakçı, kent merkezinin kalbinde adeta bir zaman kapsülü yaratmış durumda. “Herkes çok para kazanıp sonra köye kaçmanın hayalini kuruyor. Biz ise parayı değil, huzuru seçtik” diyor.
MİRASINI KORUMAYI SEÇTİTürkiye’nin dört bir yanında görev yaptıktan sonra emekliye ayrılan Hacı Bıçakçı, 2021 yılında memleketi Kayseri’ye döndü. Ancak şehrin merkezinde aldığı apartman dairesine yerleşmek yerine, çocukluğunun geçtiği Seyrani Mahallesi’ndeki baba mirası müstakil evini onarıp yerleşti. Etrafı artık çok katlı binalarla çevrili olsa da, o bu eski evde yeni bir hayat kurdu.
“Etrafımız bina doldu ama bizim burada geçmişimiz, köklerimiz ve toprağa özlemimiz var” diyen Bıçakçı, bahçesini ekip biçiyor, tavuk ve köpeğiyle yaşıyor, eski günleri yad ediyor.

Dört dönümlük arazide buğdaydan meyve ağaçlarına kadar her şeyi elleriyle yetiştiren Bıçakçı, yaşadığı evi şöyle tarif ediyor:
“Bu evi bataklık içinde açmış bir nilüfer çiçeği gibi görüyorum. Şehir büyüdü, biz küçüldük ama köklerimizi kaybetmedik.”
Çocukluğunda kardeşleriyle birlikte tulumbadan su basıp çapa yaptığı günleri unutamıyor. “O anılar hâlâ bu topraklarda. Çay içip muhabbet ederken onları hatırlıyoruz” diyor.
"KİRA GELİRİ YERİNE BU HAYATI SEÇTİK"Hacı Bıçakçı’ya göre asıl mesele sadece doğaya dönmek değil, geçmişi sahiplenmek.
“İnsanlar çok para kazanıp 2 katlı ev yapmak istiyor. Bizse 3-5 daireye bölüp kira geliri elde etmek yerine bu hayatı seçtik. Burada huzur var. Biz para istemiyoruz.”
Beton binaların arasında kendi köyünü kuran Bıçakçı, toprağa, anılara ve sadeliğe sımsıkı tutunarak modern şehir yaşamına kendi sessiz cevabını veriyor: Huzur için para değil, toprak yeter.


