Semiha Şahin: Bilgiyle ama bir de vicdanla iş yapıyorsunuz
Haberturk sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Siyasette, sanatta, sporda, sokakta ekonomide, yaşamda... Yani hayata dair ne varsa saat 23.00'ten itibaren Habertürk'te 'Gece Raporu' ile ekranlara yansıyor. Sıcak gelişmelerin ve dikkat çeken olayların ele alındığı, yorumların ve analizlerin yapıldığı 'Gece Raporu'; ekranlara, Semiha Şahin'in sunumuyla geliyor.
Semiha Şahin, Habertürk'e verdiği röportajda 'Gece Raporu' ve kariyeri hakkında açıklamalarda bulundu.

'Gece Raporu', benim için sadece bir haber programı değil, aynı zamanda mesleğimin en heyecanlı sınavı. İnsanların hayatın koşuşturmasında kaçırdıkları gelişmeleri 'Gece Raporu'nda yakalaması için çabalıyoruz. Olan biteni en doğru haliyle aktarmak, perde arkasını göstermek ve yeni günün ilk saatiyle birlikte doğacak güneşin getireceklerinin aydınlığı da olmak istiyoruz. İzleyicilerle güçlü bağ kurmak benim için çok değerli. Haber yolculuğumun başında "Günaydın" dediğim, yıllar içinde gün özeti aktardığım, ana habere hazırladığım izleyicilere şimdi Z raporu çıkarıyoruz. Habere, sadece aktarılan bir bilgi olarak değil, analiz edilen, sorgulanan ve derinleştirilen bir çerçeve olarak bakıyorum.
"İZLEYİCİLER BUNU HAK EDİYOR"
• Kamera karşısına geçmeden önce nasıl bir hazırlık sürecinden geçiyorsunuz?
Her gün yeni bir başlangıç. Bence, nefes aldığımız her an müthiş bir özeni hak ediyor. Hazırlığımız da bu yüzden çok titiz. 7 gün ve 24 saatlik bir hazırlık bu. Bir ekip işi... Gazete manşetleri, günün gelişmeleri, notları ama bir de günün rengi. Tartışılanları, yoğunluktan konuşulamayanları, arka sayfada kalanları… Hepsine hâkim olmaya çalışıyoruz. Açıklıkla, samimiyetle elimizdeki bilgi ne ise ortaya çıkan analizle ekrana dolu dolu yansımasını istiyorum. İzleyiciler, bunu hak ediyor.

Bilgiyle ama bir de vicdanla iş yapıyorsunuz. Saklamadan ama aynı zamanda haksızlık etmeden... Doğru ne ise onu anlattığımız, aktardığımız… Canlı yayında duygudan duyguya öyle sürükleniliyor ki bazen, saniyeler içinde doğru tepki vermek, soğukkanlı kalmak en büyük sınav bence. Robot değiliz ki, insanız. Üzücü, yıkıcı bir olayı anlatmak zor. Boğazınız yanıyor. Açıkçası kendimi tutamadığım anlarım oldu, ağladım da. Engel olamadım kendime. Zorluksa işte bu. Doğru zamanda doğru soruyu sorabilmek ve izleyicinin merakını giderebilmek ise beni ekranda yeniliyor. Hani bazen dilinin altında bir şey vardır da anlatmaktan kaçınılır ya… İşte ben o dilin altında saklananı ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
"DÜNYA NE Mİ YAPIYOR? SEYREDİYOR"
• Türkiye ve dünya gündemini yakından takip eden biri olarak, sizi en çok şaşırtan veya etkileyen son olay neydi?
Çoğaltmam da mümkün ama buna ülkemizin dışında, kalbimizin tam içinde yaşanan insanlık dramını örnek vereyim. İnsanlar, çocuklar, siviller katlediliyor Gazze’de... Çok acı ama çocuklar kollarına isimlerini yazıyor; eğer bir bombalı saldırıda hayatlarını kaybederlerse kimlikleri teşhis edilebilsin diye. Açlığı yaşıyorlar. Dünya ne mi yapıyor? Seyrediyor.

Bir yanı sorumluluk... Bu benim işim. Halkın doğru habere ulaşma hakkı. Diğer tarafı heyecan. Herkesten önce sizin öğrendiğiniz bir bilgiyi, haberi hızla en yalın haliyle ve eğip bükmeden aktarabilmenin tatminini anlatamam.
"SUYA YAZI YAZMADIĞIMIZI GÖSTERİR"
• İzleyicilerinizin programdan beklentisi sizce özellikle neler oluyor?
Gece Raporu’nun izleyicilerine neler söylemek istersiniz? Onlardan aldığınız en unutulmaz geri bildirim ne oldu? Büyük bir emek var. Kaçırılmış günün yakalanmasını, yeni günün hazırlığının bizimle yapılmasını istiyoruz. Henüz çok yeni, serüven başlayalı bir hafta oldu ama ilerleyen zamanda şunu duymayı çok isterim; "Gündüz haberleri kaçırıyorum ama gece sizinle günü tamamlıyorum. Artık alışkanlığımız oldunuz." Bu, bize suya yazı yazmadığımızı da gösterir. Bizden mutlusu olmaz.

Etkili, hızlı ve riskli… Karşınıza çıkan bilgi, doğru olduğu kadar manipülatif de olabilir. Şüpheciliğin yitirilmemesi gereken bir alan. Burada doğru kanalları kullanmak ve olmazsa olmaz, edinilen bilginin teyidi önemli. Herkese karşı sorumlusunuz. Her bilgiyi çoğaltıp doğrulatmadan kullanamazsınız. Bu mecranın da bir okuryazarlığı, doğru kullanım kılavuzu olmalı.
"FARKLI BİRİSİ DEĞİLİM"
• İzleyicilerin sizi en çok hangi yönünüzle tanımasını istersiniz?
Neysem oyum... Ekranda karşılaştıklarından farklı birisi değilim. Üzülüyorsam üzüntüm, gülüyorsam içten hissettiğim izleyiciye samimiyetle geçsin isterim. "Belli, işini severek yapıyor" desinler isterim. Çünkü öyle.

Yağmurlu bir gündü, adliyede yayın yapıyordum. 16 yıl önceydi, şiddetli de bir rüzgar vardı. Tente altında yayına girdim. Tentenin üzerinde biriken yağmur suyu başımdan aşağıya döküldü. Şimdi gülümseyerek anıyorum ama o an çok zor durumda kalmıştım.
"VAN DEPREMİ, EMİNE BULUT CİNAYETİ..."
• Canlı yayında karşılaştığınız en zorlu durum neydi, o zorlu durumu nasıl yönettiniz?
Van depremi ve Emine Bulut cinayeti beni çok derinden etkileyen, duygularımın önüne geçemediğim hüzünlü yayınlardı. En başında yönetemedim doğrusu. İkinci Van depremi olduğunda oradaydım. Bayram Otel’in önünde kahrolmuştum. Basın mensubu arkadaşlarımız göçük altındaydı. İnsanların yardım çığlıkları geliyordu. Bırakıp gitmek istemiştim her şeyi. Ailemle de çok zor iletişim kuruyordum, malum hatlar kilitlenmişti. Bir ara annemin sesini duyabildim telefonda. "Ben dönmek istiyorum, burası çok kötü, yapamıyorum" dedim. "Bu senin işin, kendine gel" diyerek beni biraz azarladı. İşe de yaradı. O gece, sabaha kadar saatlerce yayın yaptım.

Gazetecilik kariyerimde beni en çok etkileyen haber, kıyıya vuran Suriyeli Aylan bebeğin fotoğrafı oldu. Çünkü bu sadece bir haber değil, bütün dünyanın vicdanına dokunan bir andı. İlk gördüğümde boğazım düğümlendi. Bir çocuğun cansız bedeni, savaşın ve göçün yarattığı trajediyi tek karede anlatıyordu. O an, haberciliğin aslında sadece bilgi aktarmak değil, insanlığın ortak acısını görünür kılmak olduğunu daha iyi anladım. O fotoğraf ve o haber, milyonların sığınmacı gerçeğine bakışını değiştirdi.
"BANA ÇOK BÜYÜK FIRSAT TANIDI"
• Sizi mesleki olarak en çok etkileyen kişi ve olay nedir?
Alpaslan Akkuş… Ondan çok şey öğrendim, üzerimde emeği çoktur. Sabrına da hep hayran kaldım. Haber yazacaksam, soru soracaksam onun gibi olmak istedim. Ve Rıdvan Akar çok saygı duyduğum, sevdiğim bir gazetecidir. "Gel bakalım, bizde başla" dediği gün bana çok büyük fırsat tanıdı. Bana inandığı için teşekkür ederim. Meslek ahlakını hep örnek aldım. Mesleki olarak beni en çok etkileyen şey, sahada tanık olduğum kritik olaylardır. Canlı yayında sıcak gelişmeleri aktarırken hissettiğim sorumluluktur.

Habercilik bana, hiçbir zaman "Tamam, ben oldum" diyemeyeceğimi öğretti. Dünya değiştikçe, gündem dönüştükçe bizim de sürekli öğrenmeye ve yenilenmeye açık olmamız gerektiğini gördüm. Ayrıca zor koşullarda, stres altında soğukkanlı kalmayı, kriz anlarında hızlı ama doğru karar vermeyi bu meslek öğretti bana.
"KOLUMA BAŞKA BİR BİLEZİK OLDU"
• İngiltere’de aldığınız reklamcılık, halkla ilişkiler ve pazarlama eğitiminin mesleğinize katkıları neler oldu?
İngiltere’de aldığım reklamcılık, halkla ilişkiler ve pazarlama eğitimi, habercilik kariyerime çok farklı bir bakış açısı kattı. Koluma, başka bir bilezik oldu. Öncelikle iletişimin sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda doğru kurgulanmış bir etki yaratmak olduğunu öğrendim. Bu eğitim bana, bir mesajın hedef kitleye nasıl ulaştırılacağını, izleyicinin dikkatini çekecek unsurların neler olduğunu gösterdi. Haber sunarken kullandığım dilin, seçtiğim başlığın, hatta tonlamamın bile izleyiciyle bağ kurmada ne kadar önemli olduğunu bu sayede daha iyi kavradım. Ayrıca kriz anlarında doğru iletişim kurmak, haberin güvenilirliğini ve etkileşimini artırmak açısından çok kıymetli bir deneyim oldu. Kısacası bu eğitim, habercilikte hem analitik hem de yaratıcı yönümü güçlendirdi.

Bir gazetecinin en başta sahip olması gereken özellikler; mesleğin ilkeleri ile örtüşen etik değerler. Doğruluk, tarafsızlık, kamu adına görev yaptığının bilincinde olma, merak ve cesaret. Kanalımıza arkadaşlarımız geliyor, mesleğe yeni adım atanlar var. Heyecanlarını, çabalarını görüyorum. Hem adaylara hem yönünü haberciliğe çevirmiş olanlara tavsiyem şu olur: Asla kolay yolu seçmeyin. Bu meslek sabır, emek ve sürekli öğrenme ister. Bizim işimiz, görünenin aksine satır aralarını okumak da aynı zamanda. Bu dikkat, özen ve çok çalışmayı gerektirir. Çok okuyun, çok izleyin, çok gezin. Olayların da tek taraflı olmadığını mutlaka bilin. Çünkü sebepsiz bir şey olmaz.


