Serkan Çayoğlu: Mutlu anları gözümüzde çok büyütüyoruz
Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
◊ “Mehmed: Fetihler Sultanı” dizisinde başrol oynuyorsun. Yeni sezon çekimleri başladı, dizi nasıl gidiyor?
- Bu sezon hikâyemiz bir zaman atlamasıyla başladı. İstanbul’un fethi gerçekleşmiş ve artık yeni hedefler, yeni fetihlere şahit olacağız. Çok heyecanla beklediğim Fatih ile Vlad Dracula’nın ilişkisine ve hikâyesine de değineceğiz bu sezon. Dolayısıyla yeni karakterler ve çok beğendiğim oyuncular dahil oldu. Her sezon başlangıcı aslında yeni bir işe başlar gibi hissettiriyor.
◊ Fatih Sultan Mehmet’in en çok hangi özelliği seni etkiliyor?
- Hem hikâyesini hem de dönüşümünü hayranlıkla takip ediyorum. Ben kendi inandığım Fatih’in peşindeyim ve onun çıkmazların nasıl ustalıkla üstesinden geldiğine şahit oluyorum. Önüne gelen engelleri kimi zaman savaşarak, kimi zaman da onlara uyum sağlayarak aşması stratejik zekâsını ortaya koyuyor. Bu her anlamda bir insanın kişisel gelişimine katkı sağlıyor.
◊ Bu yıl seni başka hangi projelerde göreceğiz?
- Alman yapımı “Evet, Hayır, Belki” filminde yer aldım ve geri dönüşleri de çok güzel oldu. Çoğunluğu İstanbul’da, şehrin sembolik mekânlarında ışıltılı bir dünyada geçiyor. Öte yandan 2026’nın ilk aylarında yayına girmesini heyecanla beklediğim “Öngörü” filmi var.
TARTIŞMALAR DA DEĞERLİ
◊ Eşin Özge Gürel’le de “Kiraz Mevsimi” setinde tanıştın ve 2022 yılında evlendiniz. Bir ilişkide mutlu ve değerli anlar biriktirmek neden önemli sence?
- Mutlu anları gözümüzde çok büyütüyoruz, ben öyle değilim. Tartışmalarımız da değerli, o tartışmalar sayesinde bu kadar çok mutlu an var.
◊ Zıtlıklarınızla birbirinizi tamamladığınızı söyleyebilir miyiz?
- Elbette her zaman merak unsuru var ilişkide. Fikirleri, tavırları benden bambaşka, o yüzden çok önemli ne düşündüğü. Birbirimizden çok şey öğreniyoruz, çok saygı duyuyoruz.
◊ Oynadığın diziler yurtdışında da gösteriliyor. O ülkeleri ziyarete gittiğinde bunun yansımalarını nasıl görüyorsun?
- Bahamalar’da bir Kübalıyla İstanbul’da çektiğin işini ve oynadığın karakteri konuşmak her zaman çok iyi hissettiren bir durum. Hangi mesleği yaparsanız yapın başarınızın yayıldığını ve daha iyisi takdir edildiğini görmek kolay elde edilemeyecek bir motivasyon.
◊ Eğer oyuncu olmasıydın şu an nerede, ne yapıyor olurdun sence?
- Amerika’da finans alanında bir şeyler yapıyor olurdum. Ya da belki Almanya’ya geri dönerdim ve iyi bir şef olurdum.
◊ 25 yaşına kadar Almanya’da yaşadın. İstanbul’a alışmakta, uyum sağlamakta zorlandığın oldu mu?
- İki tarafı da çok iyi öğrenip kendime göre yorumladım. Genel olarak gittiğim yerlere çabuk uyum sağlayan biriyim. Elbette alışmakta zorlandığım anlar oldu. Neticede birbirinden kültürel ve yaşam tarzı olarak da çok farklı iki ülke. Ama ne kadar Alman ekolü ile büyüsem de ben annem ve babam tarafından Türk yaşam tarzıyla yetiştirildim.
İKİZİMLE BENZEMİYORUZ
◊ Senin bir ikizin var. Birbirinize ne kadar benziyorsunuz karakter ve tarz olarak? Bir araya geldiğinizde neler yaparsınız?
- Ne tarz ne karakter olarak benziyoruz. Güzel kısım bu. Erkan çok neşeli, çok sıcak ve herkesin tanıdığı en komik adamlardan biridir. Özel bir şey yapmıyoruz, kardeşiz biz. O an canımız ne isterse; maç izliyoruz, yemek yiyoruz, aynı yerde farklı şeylerle de meşgul olabiliyoruz.
TARANTINO’YU BEYOĞLU’NDA GEZDİRMEK İSTERDİM
◊ Almanya’da doğmuş, büyümüş biri olarak İstanbul senin için ne ifade ediyor?
- Yeniden başlamayı.
◊ İstanbul’un en ikonik binası hangisi?
- Ayasofya.
◊ Hollywood’dan bir isme İstanbul’u gezdireceksin, kim olsun isterdin?
- Tarantino’yu Beyoğlu sokaklarında gezdirirdim.


