Sessizce dışlanıyoruz Gündem Haberleri
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
İstanbul Barosu kadın hakları grubunda başörtülü hukukçuların mesleki varlığına yöneltilen dışlayıcı ifadeler, 28 Şubat zihniyetinin hâlâ varlığını sürdürdüğünü yeniden gösterdi. Meslek kolları farklı olsa da iş hayatında benzer baskılara maruz kalan kadınlar, çoğu zaman sessizce ötekileştirildiklerini anlattı.
BAŞÖRTÜLÜ HAKİM OLAMAZ!
İstanbul Barosu '2024-2026 Kadın Hakları' grubunda yapılan paylaşımda, başörtülü kadın hukukçuların mesleklerini icra etmemesi gerektiği öne sürüldü. Söz konusu kişi, başörtüsünü laikliğe aykırı ilan ederek “O mahkeme duruşma salonunda tesettürlü, başörtülü hâkim, savcı, avukat olmaz, olmamalı” ifadelerini kullandı. Bu nefret söylemi, sadece hukuk alanıyla sınırlı değil. Benzer mağduriyetleri yaşayan başörtülü kadınlar, iş hayatında karşılaştıkları 'sessiz' baskıyı dile getirdi. İzmir’de özel bir okulda Türkçe öğretmenliği yapan Fulya B. (37), annesinin 28 Şubat döneminde görevinden uzaklaştırılmış bir öğretmen olduğunu belirterek, kendisinin de yıllardır aynı zihniyetin daha ‘modern’ ambalajıyla birebir muhatap olduğunu söyledi. Öğretmenler odasında görünmez muamelesi gördüğünü anlatan Fulya B. “Öğretmenler arasındaki sosyal ilişkilerde sistematik şekilde dışlanıyorum. Günlük konuşmalara beni dahil etmiyorlar, çay davetlerinde adım geçmiyor” şeklinde konuştu. Bir gün bir öğretmenin veda toplantısı sırasında kendisiyle ilgili, ‘Kendini modern sanıyor ama hala başörtülü’ dediğini aktaran Fulya B., “Benim kendime, inancıma, emeğime ve duruşuma yönelik küçümseyici bir bakış bu” şeklinde konuştu.
BİZİ KONUŞMACI OLMAYA LAYIK GÖRMÜYORLAR
İstanbul’daki bir devlet hastanesinde İç Hastalıkları Uzmanı olarak görev yapan Ayşe S., (48) “Öğrenciyken, derslere giremez, sınavlardan men edilirdik, şimdi ise ‘senin modern tıpta ne işin var, senin yerin mutfak’ gibi sözlerle karşılaşıyoruz. İşte buradan 28 Şubat zihniyetinin hala yaşadığını hissediyoruz” değerlendirmesi yaptı. Akademik çevrelerde de dışlanmanın devam ettiğini vurgulayan Ayşe S., “Başörtüsü hala bazı çevrelerde cehaletin ya da geri kalmışlığın simgesi gibi algılanıyor. Sizi doktor olarak değil, başörtülü doktor olarak tanımlıyorlar. Mesela bir jüriye çağrılmazsınız. Bir konuşma için uygun görülmezsiniz. Açıkça söylemeseler de o sessizlik çok şey anlatır" dedi.


