Sol, fesih meselesine nasıl bakıyor?
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı yeni süreç, terör örgütü PKK'nın fesih kararının duyurmasıyla yeni bir aşamaya geçti.
PKK'dan gelen bu kararın ardından Türkiye sol hareketinden yapılan değerlendirmelerde, silahların bırakılmasın önemine vurgu yapıldı. Anayasa değişikliği tartışmalarına ve iktidarın süreçten hedeflediklerine dair uyarılarda bulunulurken, Türk ve Kürt emekçilerinin ortak mücadelesine işaret edildi.
"DEMOKRASİYİ İÇERMEYEN BİR BARIŞ MÜMKÜN OLAMAZ"SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Alper Taş, fesih kararına dair yaptığı değerlendirmede, "Silahların susmasına ve Kürt sorununun demokratik çözümüne evet! Tek adamcı Başkanlık rejimine ve 'İslam birliği' 'Türk-Kürt ittifak' temelinde bölgesel yayılmacı emellere hayır!" ifadelerini kullandı.
Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Taş şunları yazdı:
"LOZANI TARTIŞMAYA AÇMAK ÜLKEYİ TARTIŞMAYA AÇMAK DEMEKTİR""PKK’nin silah bırakması ve fesih kararı geç kalınmış bir karardır.
İktidar ve PKK’yi bu noktaya getiren gelişmeleri, arka planı ve bunların yaratacağı sonuçları tartışmak elbette önemli ve gereklidir.
Ama arka plan ne olursa olsun,
ne tür hesaplar kitaplar yapılırsa yapılsın, bütün bu süreçlerden bağımsız olarak silahların susması, şiddetin devre dışı bırakılması iyidir, olumludur.PKK’nin silah bırakması ve feshi kadim bir sorun olan Kürt sorununun çözümü anlamına gelmemektedir.
Türkiye’nin demokratikleştirilmesi sorununun önemli bir parçası
olan Kürt sorununun ülke bütünlüğü içinde, bir arada yaşam temelinde demokratik çözümü mümkün ve gereklidir.Kürt siyaseti ile barış adımları atan siyasi iktidar aynı zaman diliminde siyasal ve toplumsal muhalefete savaş ilan etmiştir.
Faşizm inşa edilirken, tek adam rejimi etrafında sivil bir diktatörlük örülürken gerçek bir barış sağlanamaz.
Demokrasiyi içermeyen bir barış mümkün olamaz.
'Terörsüz Türkiye' diyen iktidarın Demokratik Türkiye diye bir ufku ve zihniyeti yoktur.
Bugün siyasi iklimi terörize eden siyasi iktidarın baskı,
zor ve yasaklara dayanan politikalarıdır.İktidar Öcalan üzerinden Kürtleri yanına alarak, muhalefet bloğunu parçalayarak, yeni bir Anayasa ile tek adam rejimini geri dönüşsüz bir biçimde kalıcı kılmayı amaçlamaktadır.
Tek adam rejiminde demokrasi ve barış olmaz.
Ve yine iktidar Öcalan üzerinden ABD ve İsrail’in dizayn ettiği ‘ yeni Ortadoğu’da’ Kürt dinamiğini yanına alarak emperyal bir güç olma hevesindedir.
Dış siyasette yayılmacı emellere dayanılarak barış sağlanamaz.
Silahların susmasına ve Kürt sorununun demokratik çözümüne evet!
Tek adamcı Başkanlık rejimine ve 'İslam birliği' 'Türk-Kürt ittifakı' temelinde bölgesel yayılmacı emellere hayır!"
TKP Danışma Kurulu üyeliği yapan Siyaset Bilimci Fatih Yaşlı ise fesih açıklamasındaki Lozan ve 1924 Anayasası tartışmalarını, "İkisiyle birlikte bu varlık inkâr edilmiştir. Peki Lozan sadece Kürt meselesinden mi ibarettir? Elbette ki değildir, Lozan bu ülkenin uluslararası hukuk açısından kurucu belgesidir ve Lozan’ı tartışmaya açmak bu ülkeyi tartışmaya açmak demektir" diye değerlendirdi.
Sol hareketin, Türk ve Kürt emekçilerin ortak yaşamını kurmak için irade koyması gerektiğini belirten Yaşlı, "Bu da ancak hem 'islam kardeşliği' palavralarına hem yeni anayasa tuzağına hem de bölgesel emperyalist planlara dahil olma arayışlarına topyekûn karşı çıkmakla söz konusu olabilir" diye yazdı.
X hesabından fesih kararına ilişkin bir değerlendirme paylaşan Yaşlı, şu ifadeleri kullandı:
"PKK’nin ortaya çıkışında Lozan anlaşması ve 1924 Anayasası’nın etkisi var mıdır? vardır, çünkü milli mücadele’de ve 1921 Anayasası’nda kürtlerin varlığı kabul edilmişken ikisiyle birlikte bu varlık inkâr edilmiştir.
Peki Lozan sadece Kürt meselesinden mi ibarettir? Elbette ki değildir, Lozan bu ülkenin uluslararası hukuk açısından kurucu belgesidir ve Lozan’ı tartışmaya açmak bu ülkeyi tartışmaya açmak demektir.
Lozan’ı ve bu ülkenin varlığını tartışmaya açmanın Kürtler de dâhil kimseye bir faydası yoktur; bu yüzden Kürt sorununa dair yasal düzenlemeler iç hukuk kapsamında ve Lozan’dan bağımsız yapılmalıdır.
Mesele Lozan-Sevr tartışmalarına sıkıştırılmamalı, ülkenin ve halkın bu ikileme düşmesine itiraz edilmeli, eşit yurttaşlık ve ortak vatanda bir arada yaşama ana eksen olmalıdır. 100 yıl sonra hala varlığımızı tartışamayız.
Kürt sorununun varlığını inkâr eden yaklaşımlar yürütülen sürece kayıtsız şartsız destek vermenin gerekçesi olamaz; silahların susması başka bir şeydir sürecin bu ülkeyi götürebileceği yere itiraz başka bir şey. İkincisi net bir şekilde meşru ve haklıdır.
Sürecin 'ömrü vefa edene kadar' konseptine evriltilip buradan bir anayasa pazarlığına girişilmesi ihtimali daha şimdiden mahkûm edilmeli, çizgi çok net bir şekilde buraya çizilmelidir.
Sola düşen görev kıymeti kendinden menkul bir 'barış'ın payandası olmak değil, Türk ve Kürt emekçilerinin bu vatanın asli sahipleri olarak bir arada yaşaması, bu ülkeyi birlikte yönetmesi için güçlü bir irade ortaya koymaktır.
Bu da ancak hem 'islam kardeşliği' palavralarına hem yeni anayasa tuzağına hem de bölgesel emperyalist planlara dahil olma arayışlarına topyekûn karşı çıkmakla söz konusu olabilir."
PKK'nin fesih kararının ardından Ümit Özdağ'dan açıklama: Özür bekliyorlar
PKK'nın fesih açıklamasına Muharrem İnce'den Lozan vurgusu
Cumhur'da PKK çatlağı: Fesih açıklamasına sert tepki


