Son dakika: Kartalkaya davasında sanıkların tavırları aileleri sinir krizine soktu: İnsan değil bunlar!
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda görülen davanın 2. duruşmasının ikinci gününde, 19'u tutuklu 32 sanık, müştekiler ve taraf avukatları katıldı. İlk gün görülen duruşmada sanıklar, davaya, birleşen iddianameyle dahil olan 4 müşteki için savunmalarını yaptı.

Davanın bugün görülen duruşmasında birleşen iddianameye ve celse arasında gelen belgelere ilişkin müşteki avukatları beyanları alındıktan sonra tanık beyanlarına geçildi. Bu aşamada sanıkların sergilediği rahat tavırlar ve sanık kürsüsünde verdiği ifadeler salonda tansiyonu yükseltti. Gerginlik üzerine duruşmaya ara verildi. Dışarıda da sinir krizi geçiren aileler feryat etti.

Mahkemede tanık olarak dinlenen Gözde Uludağ, 2015 yılında Ceyda Hacıbekiroğlu'nun yanına geldiğini ve fotoğrafçı olarak sözleşme yaptığını belirterek, "Muhatabım Ceyda Hacıbekiroğlu idi. Tüm işlemleri onunla birlikte yaptık. Onun benim yetkim yok şeklindeki sözleri karşısında sessiz kalmak istemedim ve ifade vermeye geldim" dedi.


"YAŞATTIKLARINIZI YAŞAMADAN ÖLMEYECEKSİNİZ"
Tanık ifadesi sırasında Hacıbekiroğlu'nun avukatının, "Ceyda'nın ifadesini nereden biliyor" şeklindeki söylemleri sonrasında duruşma salonunda gerginlik yaşandı. Ceyda Hacıbekiroğlu ise Gözde Uludağ ile otelin fotoğraflarını çekmesi için anlaştığını söyledi. Yaşanan durum üzerine müşteki ve yakınları, "Pis katiller, yaşamadıklarını yaşamadan ölmeyeceksiniz. Katiller" dedi.

"BİZ DERLİ TOPLU BİR YARGILAMA İSTİYORUZ. HIZA GEREK YOK"
Yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin de şair Sezai Karakoç'un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkenti"ne şiirinin son bölümünü okuyarak, yaşadığı her günü dünyada bir sürgün olarak gördüğünü ve bir an önce evlatlarına kavuşmayı beklediğini dile getirdi.

Gültekin, esas hakkındaki mütalaanın zamanlamasını eleştirip, böyle bir davada 2. duruşmada esasa ilişkin mütalaa verilmesinin doğru olmadığını söyleyerek, "Tanıklar dinlenilmemiş, evraklar gelmemiş… Biz derli toplu bir yargılama istiyoruz. Hıza gerek yok artık, yangından kaçırılacak malımız kalmadı. 78 canımız cayır cayır yandı. Biz 'Bolu'da, Ankara'da hakimler var' dedirtecek, kamunun vicdanını rahatlatacak bir yargılama istiyoruz." ifadelerini kullandı. Esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarını hazırlamak için süre talep eden Gültekin, tüm sanıkların "olası kast" suçundan yargılanmasını istedi.

"ORADAKİ HİÇBİR SANIĞIN ABLASI OLMADIĞI İÇİN ÇOK ŞANSLIYIM"
Kardeşi Kıvanç Güngör, eşi Burcu Güngör ve yeğenleri Kerem, Pelin'i kaybeden Gözdem Güngör Derin, "Orada sanıkların ablası olmadığım için çok şanslıyım. Oradaki hiçbir sanığın ablası olmadığı için çok şanslıyım. İyi ki bunların halası değilim. Benim kardeşim onurlu bir şekilde öldü. Hayatımın yarısını kaybettiğim için çok üzgünüm" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

"İNSAN DEĞİL BUNLAR"
Olayda kızı Burcu Güngör, damadı Kıvanç Güngör ve torunları Kerem, Pelin'i kaybeden Şaban Filiz, "Halit Ergül'ün kızları da aynı şekilde emirler veriyorlardı. Bunlarda ne vicdan var, ne utanma var. İnsan değil bunlar. Bunların ne hakları var benim 5 yaşındaki torunumu hayattan kopartmaya" ifadelerine yer verdi. Yılmaz Sarıtaş'ın annesi Doruk ve Nehir'in babaanesi Gülüzar Sarıtaş gözyaşlarına boğuldu.


