Sovyetlerin açıp mühürlediği kuyu 50 yıldır sırrını koruyor: Cehennem düşündüğümüzden daha yakın Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
Soğuk Savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabet sadece uzayda yaşanmıyordu. Gözlerden uzak, yerin derinliklerinde, gezegenin merkezine ulaşmak için de amansız bir yarış sürüyordu. Bu yarışın galibi, 1970'te başlattığı Kola Süper Derin Sondajı projesiyle Sovyetler Birliği oldu.
Günümüzde paslı bir metal kapakla mühürlenmiş olan bu kuyu, 12.262 metrelik derinliğiyle hala insanlığın açtığı en derin çukur olma rekorunu elinde tutuyor ve Dünya hakkında bildiğimiz bazı gerçekleri değiştiren sırlara ev sahipliği yapıyor.
1960'larda süper güçlerin rekabeti, Dünya'nın derinliklerine inme hedefiyle yeni bir boyut kazandı.
Amerikalıların 1950'lerde başlattığı "Mohole Projesi" ile Dünya'nın mantosuna ulaşma denemesi başarısızlıkla sonuçlanınca, Sovyet bilim insanları 1970 yılında bu iddialı hedef için Kola Yarımadası'nda düğmeye bastı. Amaçları, gezegenimizin kütlesinin yaklaşık %40'ını oluşturan ve evrimine dair paha biçilmez sırlar barındıran manto tabakasından ilk kez doğrudan örnekler almaktı.
Kola sondajı, o dönem için devrim niteliğinde mühendislik çözümleri gerektiriyordu. Petrol endüstrisinden uyarlanan döner sondaj tekniği, ana bir kuyu ve ondan ayrılan yan kollarla bir ağaç kökü gibi tasarlandı. Bu sayede, farklı jeolojik katmanlar tek bir delikten keşfedilebildi.
Ultra dayanıklı malzemeler kullanıldıAşırı yüksek sıcaklıklar ve devasa basınç altında çalışabilmek için matkap uçlarında tungsten karbür ve elmas gibi ultra dayanıklı malzemeler kullanıldı.
Mühendisler, matkapları soğutmak ve basıncı yönetmek için "sondaj çamuru" adı verilen özel akışkanlar geliştirerek, her gün yeni bir teknik zorluğun üstesinden geldiler.
Yıllar süren çalışmaların sonunda ulaşılan 12.262 metrelik derinlik, bugün bile kırılamayan bir dünya rekoru oldu. Ancak proje, bir rekordan çok daha fazlasını başardı. Çıkarılan kaya örnekleri, bilim dünyasını şaşkına çeviren bilgiler ortaya çıkardı. En büyük sürpriz ise, o derinlikte var olması beklenmeyen serbest suyun keşfiydi.
Bu bulgu, yer kabuğunun oluşumu ve yapısıyla ilgili mevcut birçok jeolojik teoriyi sorgulattı ve Dünya'ya dair anlayışımızı zenginleştirdi.
Ekonomik sorunlar nedeniyle 2008'de tamamen kapatılan sondaj sahasında, bugün bu cüretkar bilimsel maceradan geriye sadece yerdeki paslı bir metal kapak kaldı. Ancak Kola Projesi'nin mirası, bilim dünyasına ilham vermeye devam ediyor. Elde edilen veriler hala yeni araştırmalarda kullanılırken, projenin kendisi de Dünya'nın derinliklerini keşfetmeyi hayal eden yeni nesil bilim insanları için bir mihenk taşı olmayı sürdürüyor. Finansal ve teknik zorluklara rağmen, gezegenimizin merkezine ulaşma arayışı, Kola'nın açtığı bu derin yoldan ilerlemeye devam ediyor.


