Su samurlarıyla birlikte yüzüyoruz! Kıyılarda görülmesi normal mi? Yüzen insanlara saldırır mı?
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak haber veriyor.
Karadeniz kıyılarında son zamanlarda sıkça görülmeye başlayan su samurları hem ekosistem hem de insan sağlığı açısından yeni soruları gündeme taşıyor. Bu sevimli ama yırtıcı canlılar doğal yayılım mı gösteriyor, yoksa iklim değişikliği ve insan etkisiyle mi kıyılara ulaşıyor? Denize giren vatandaşlar için bir risk oluşturuyor mu, ısırırlarsa hastalık bulaştırabilir mi? Koruma altında olan bu türle karşılaşıldığında nasıl davranmalı?
Özellikle Karadeniz sahil kesiminde yaşayan yöre halkını yaz aylarında tedirgin eden su samurları hakkında merak ettiklerimizi Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam ile konuştuk.
1. Su samurlarının doğal habitatları nedir? Karadeniz’de görülen tür hangisidir?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Su samurları, bilimsel ismiyle Lutra lutra, memeliler sınıfı, Mustelidae (sansargiller) familyasının akarsu, nehir, göl, bataklık ve deniz kıyısı gibi çok çeşitli sucul habitatlarda yayılış gösteren, besin zincirinin en üst basamağında yer alan, yarı sucul bir türdür.
Dünyada Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’yı içine alan Palearktik bölgede yayılış gösterir.
Türkiye ve Karadeniz kıyılarında görülen tek tür, Avrasya su samurudur. (Lutra lutra) Genel Türkçe ismi, su samurudur.
KARADENİZ BÖLGESİNDE SIKLIKLA GÖZLEMLENİYOR
2. Su samurları Karadeniz’e nasıl geldi? Doğal yayılım mı, yoksa iklim ya da insan etkisiyle mi?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Avrasya su samuru, ülkemizin yerel türüdür. Türkiye'de doğal olarak yaygındır; ülke genelinde dağılım gösterir. Karadeniz kıyısında da sıklıkla gözlemlenen bir türdür.
Görülme yoğunlukları bölgesel araştırma yoğunluğuna bağlı olabilir, yani bu bölgeler türün daha çok yoğunlaştığı yerler değil, daha çok gözlemlendiği alanlar olabilir.
Bu yüzden Karadeniz kıyılarında su samurlarının görülmesi, doğal yayılımın bir parçasıdır. Şu anda iklim değişikliği ya da insan kaynaklı yeni bir yayılım olduğuna dair elimizde net bilgi yok. Çünkü su samuru, ülkemizin yerel memeli türlerindendir.
GECELERİ DAHA AKTİF
3. Denizde yüzen su samurlarını gören vatandaşlar tedirgin oluyor. Su samurları yüzen insanlara saldırır mı? Kıyılara gelir mi? İnsanlara karşı agresif olabilir mi?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Pek çok memeli hayvan gibi, yavru koruma veya alan savunması söz konusuysa insanları tehdit olarak algılayabilir. Avrasya su samurları genellikle insanlardan kaçınır, saldırgan davranışa nadiren rastlanır.
Su samuru, oldukça ürkek ve gececil yani gece aktif olan bir canlıdır. Bu özelliklerinden dolayı doğada doğrudan izlenmesi oldukça zordur. Doğrudan gözlemlerin dışında, varlığının ortaya konulması, bu canlının dışkıları, ayak izleri veya diğer iz ve işaretlerin araştırılması ile mümkün olur.
Dünyada yalnızca birkaç tür, özellikle Asya’daki düz burunlu su samurları (smooth coated otters), grup hâlinde insanlara saldırmakla rapor edilmiştir. Avrasya su samuru bu türden değildir.
KORKULACAK BİR DURUM YOK
Özetle, insanların denize girerken su samuru görüp tedirgin olması tabii ki anlaşılabilir bir davranış ama genellikle korkulacak bir durum yoktur; istisnai agresyonlar çoğunlukla provokasyon, alan ihlali ya da yavru koruması nedeniyle olabilir.
4. Isırmaları durumunda hastalık bulaşır mı? Zoonotik hastalık riski var mı?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Zoonotik risk mevcuttur, ama düşüktür. İnsanlara spesifik hastalık bulaştırdığına dair kanıt yoktur, ancak ısırık gibi durumlarda olası enfeksiyon riski nedeniyle tıbbi bir değerlendirme önerilir.
BİR TEHDİT DEĞİL, AŞIRI AVLANMA VE KİRLİLİKLE MÜCADELE EDER
5. Bu canlıların ekosisteme etkisi nedir?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Sağlıklı bir ekosistemde su samurları, indikatör tür olmalarından dolayı, araştırmalar sonucunda elde edilen veriler kullanılarak yapılacak biyolojik ve ekolojik çalışmaların ve koruma çalışmalarının önemi büyüktür.
İndikatör tür ne demek? Temiz ve bol oksijenli sulara ihtiyaç duyar. Kirli, kimyasal atıklı ya da oksijeni düşük sularda yaşayamaz.
Besin zincirinin üst basamağında yer aldığı, balıklar ve diğer sucul canlılarla beslendiği için, bu canlıların azalması ya da su kirliliğinden etkilenmesi, su samurunun da azalmasına neden olur.
BALIK POPÜLASYONUNU DENGELİYOR
Habitat bütünlüğüne bağımlıdır. Dere, göl, nehir, sulak alan gibi ekosistemlerin korunmuş olması gerekir. Küçük bozulmalar bile popülasyonlarını etkiler.
Dolayısıyla bir bölgede su samurlarının bulunması, o su ekosisteminin temiz, dengeli ve sağlıklı olduğunun göstergesidir. Yok olmaları ya da azalması ise kirlilik, aşırı avcılık, habitat kaybı gibi çevresel sorunlara işaret eder.
Besinlerinin %70 ve fazlasını et oluşturduğu için çoğunlukla balıklar, bazı kemirgenler, yengeçler ve kurbağalarla beslenirler.
Su samuru, ekosistem için olumlu bir türdür. Balık popülasyonlarını dengeler, aşırı avlanma ve kirlilikle risk altındaki stokların çökmesini önlemeye yardımcı olur.
Sulu bitkiler, algler ve su kalitesini iyileştirir, habitat yapısını diğer türler için iyileştirir.
Dolayısıyla Karadeniz ekosistemi için faydalıdır, bir tehdit değil, dengeleyici ve destekleyici bir tür olarak düşünülebilir.
6. Su samurları Türkiye’de veya uluslararası düzeyde koruma altında mı?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Avrasya su samuru, Doğa ve Doğal Kaynakların Korunması için Uluslararası Birliği (IUCN) Kırmızı Listesinde ‘NT’ (Near Threatened) yani tehdit altına girebilir, tehdide yakın, orta vadede yüksek tükenme tehlikesi ile karşı karşıya bulunan türler kategorisinde yer alıyor.
BERN Sözleşmesi Ek II’ye göre kesin koruma altındadır.
Türkiye’de genel olarak koruma altındadır; avlanması yasaktır ve yasalarla korunmaktadır.
KESİNLİKLE DOKUNMAYIN
7. Denizde su samurlarıyla karşılaşan bir kişi ne yapmalı?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Uzak durmak, su samuru üzerinde stres oluşturmadan doğal ortamında kalması en iyisidir.
Zararsız gözlem yapılmalıdır. Fotoğraf veya kısa mesafeden izleme mümkünse, ama kesinlikle dokunulmamalı veya izinsiz yaklaşılmamalıdır.
Yetkililere bildirme ise şu şekilde olmalı: Yaralı ya da tehlikeli durumda görülen örnekler varsa, ilgili doğa koruma birimlerine haber verilmelidir.
Genel davranış: “zararsız bir gözlemci” gibi davranmak, doğal yaşamın korunmasına katkı sağlar.
BİR RİSK DEĞİL OLUMLU BİR İŞARET
8. Karadeniz bölgesinde hangi kıyılarda var? Üreyip çoğalırsa tehlike olur mu?
Dr. Öğretim Üyesi Pınar Çam: Karadeniz kıyılarında, net haritalı yoğunluk verisi dokümante edilmemiş olsa da, genel yayılım bütün Karadeniz kıyı illerini kapsamaktadır.
Örneğin Kızılırmak Deltası’nda su samuru popülasyonlarının varlığı, Kızılırmak Deltası’nın biyoçeşitliliğinin ortaya konulduğu proje ile kesin kayıt altına alınmıştır. Bu projede memeli hayvan uzmanı olarak bizzat ben görev aldım.
Üremesi ve çoğalması ekosistem için bir risk değil aksine olumlu bir işarettir; bu canlı ekolojik dengeye katkı sağlar. Sucul ekosistemlerde besin zincirinin zirvesinde yer alan su samuru, varlığını sürdürdüğü nehir, akarsu ve göl gibi habitatların sağlıklı olup olmadığına işaret eden indikatör bir türdür.
Eğer aşırı sayıda ve kontrolsüz yayılım olmazsa, ekosisteme zarar vermez; aksine çeşitliliğe olumlu katkısı vardır.
Yoğun kentleşme ile temiz su kaynaklarının hızla azalması su samuru popülasyonlarını tehdit eden bir durumdur. Bunun yanında nehirler üzerine kurulan baraj gibi su projeleri su samuru habitatının kalitesini olumsuz etkilemektedir. Su samurunun insanlar için tehdit oluşturması şöyle dursun, insan faaliyetleri bu türün devamlılığı için öncelikli risktir.
Peki, denizde yüzerken ya da sahilde gezerken su samuru gören vatandaşlar ne yapıyor? Genelde gördüğü canlının ne olduğunu anlamaya çalışanlar, gördüğü canlıdan korkup denize girmeyi bırakan insanlar çoğunlukta ama bu konuda bilgi sahibi olanlar, osu samurlarını görmeye, onlarla aynı denizde kulaç açmaya alışkınlar.
İşte Samsun'un sahil kesiminde yaşayan ve su samuru gören kişilerden birkaç örnek hikaye...
'DENİZDE BİRLİKTE YÜZÜYORUZ'
Nigar K./ Samsun- Yakakent
Ben Samsun’un Yakakent ilçesinde yaşıyorum. Biz burada gece gündüz fark etmeksizin fırsat buldukça denize gireriz. Ben bir işletme sahibiyim, bazen çalışırken 5 dakika denize atlar çıkar, işime devam ederim, bazen de gündüzün açığını gece kapatmaya çalışırım. İşte benim su susamurları ile tanışmam o gecelerden birinde oldu.
4-5 arkadaş gece yarısı hemen kafenin önünden denize girdik. Sahil karanlıktı ama kafenin ışıkları biraz olsun aydınlatıyordu. Biraz açıldık ve açıktan kıyı şeridine doğru bakarken kayaların üzerinde iki çift göz fark ettim. Önce herhalde kedi ya da köpektir diye düşündüm. Kıyıya yanaşınca hepimiz o iki çift gözün o güne kadar görmediğimiz bir canlıya ait olduğunu gördük ve ürperdik.
Orada öylece durmuş bizi izliyordu. Korkudan denizden koşar adımlarla bir çıkışımız vardı evlere şenlik. Zaten o geceden sonra bırakın gece denize girmeyi gündüz bile denize giremedim uzun süre ama ertesi yıl korkumdan eser kalmadı, çünkü biz Karadeniz'imize aşığız.
Yaşadığım bu olayı arada balık tutan bir aile dostumuza anlattığımda, gördüğümüz canlının su samuru olduğunu öğrendim. 'Denizde su samuru ne arar' diye itiraz ettim ama bana gönderdiği fotoğrafla benim gördüğüm canlı çok benziyordu. Zaten benim gibi o yıl denizde su samuru gören çok olmuştu.
Konuştuğum kişi bu canlıların zararsız olduğunu, sadece balık avladıklarını söyledi. Ondan sonraki yıl korkmadan denize girmeye devam ettim. Tabii yüzerken karşılaşmak istemem ama kimseye saldırdığını duymadık bugüne kadar. Çok yakınına da gelmiyor insanların uzakta yüzerken görüyoruz, denizdeki balıktan farkı yok yani aslında. Sadece biraz daha büyük ve dişleri var :)
ÖNCE YUNUS SANDIM AMA DEĞİLMİŞ
Nermin K. / Samsun- Atakum
Ben sabahları çok erken kalıyorum ve Atakum sahilinde yürüyüş yapıyorum. Bir sabah Körfez tarafında yürümeyi çok seviyorum. Yine bir sabah 6:99-6:30 civarı yürüyüş yaparken denizde bir canlı fark etti. Kıyıya çok yakın mesafede yüzen bir şeydi. Önce yunus balığı sandım yunuslar denize dalıp tekrar çıkarlar. Bu gördüğüm şey de bir dalıyor bir suyun yüzüne çıkıyordu. Biraz izledikten sonra gördüğüm şeyin yunus olmadığını anladım ama tam olarak ne olduğunu kestiremedi.
Telefonumu çıkarıp hemen videoya aldım. Eşim uyanınca hemen gördüğüm şeyi anlattım ve videoyu gösterdim. Gördüğüm şeyin su samuru olduğunu, kendisinin de defalarca gördüğünü, bunların zararsız hayvanlar olduğunu söyledi. Benim gördüğüm yerde sahil kesiminde kayalıklar olduğu için denize girilmiyor ama hemen ilerisinde herkes denize giriyor. Ben kıyıdan gördüğümde bile bir tuhaf oldum, denizde yüzerken görsem çok korkardım herhalde. Bu olayı kime anlatırsam gayet normal karşılıyor, 'onlar insan olan yere gelmez, sabah erken saatlerde ve geceleri ortaya çıkarlar' diyor. Sanırım haklılar çünkü birkaç yıldır sahilde birçok kişi su samuru gördüğünü söylüyor ama hiç başına bir şey gelen duymadık. Yine de bence yetkililerin bu konuda halkı bilgilendirmesi gerekiyor.
'O GECE DENİZ MACERAM SONA ERDİ'
Pelin E. Samsun / Engiz
Biz her yıl yazın bir ay Samsun'da yaşayan ailemin yanına geliyoruz. Evimiz sahilde ve denize sadece 15-20 adım uzaklıkta... Çocukluğumdan beri girdiğim denize şimdi oğlum ve eşimle birlikte girmek bana ayrı bir keyif veriyor. Başka yerlerde tatil yapsak da buranın benim için bambaşka. Özellikle de gün batımında denize girmeye hepimiz bayılıyoruz. Akşam 21:00'dan sonra da aynı kumsalda oturuyor, arkadaşlarla şarkılar söylüyor, hatta bazen gecenin sonunda kıyafetlerimizle denize bile atlıyoruz.
Bundan birkaç hafta önce yine öyle gecelerden biriydi. 7-8 arkadaş gecenin sonunda denize atladık yaklaşık yarım saat suyun içinde kaldık.
Bir kaç gün sonra bizim denize girdiğimiz o kumsalda insanların bağırışlarını duyduk. İnsanların olduğu yerde suyun içinde garip bir canlı vardı fareden büyük kediden biraz küçük, kumların üzerinden denize doğru sürünerek gözden kayboldu. Kalabalıktan biri 'Su samuru yavrusu'' diye bağırdı. ben oracıkta bayılacaktım korkudan. Bunca yıldır burada denize giriyorum. Böyle bir şey ne gördüm ne de duymuştum. Meğer 3-4 yıldır bizim denizimizde su samurları varmış. Aslında kimseye zarar vermiyorlarmış, gündüz zaten görmezmişiz, korkulacak bir şey yokmuş ama benim gördüğüm o sahnenin gözümün önünden gitmesi mümkün değil.
Bizim denize girdiğimiz gece o suyun içinde kim bilir kaç tane su samuru vardı, sağımızdan solumuzdan geçti de o karanlıkta fark etmedik bile. Ben şimdi İstanbul'a döndüm ama o geceden sonra denize giremedim. Oğlum sürekli denize gitmek istedi ve ben her seferinde aynı yalanı uydurdum: "Anons yaptılar, denizde mikrop varmış."
O gün benim miladım oldu ve deniz maceram o gün son buldu. Bir daha ne zaman cesaret edebilirim de o denize tekrar girebilirim kim bilir.
�


