Suriye ordusu PKK/YPG mevzilerini vurdu, teröristler pusuya düştü! Bülent Orakoğlu
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Suriye Ordusu, PKK/YPG teröristlerini pusuya düşürerek ağır kayıplar verdirdi. Rakka’nın kuzeyi ve Halep’in doğusunda süren çatışmalarda, PKK/YPG’ye ait mevziler topçu atışlarıyla hedef alındı.
Suriye’nin kuzeyinde Suriye Ordusu ve PKK/YPG/SDG unsurları arasında tansiyon tırmanıyor.
Yerel kaynaklara göre, Suriye Ordusu, PKK/YPG teröristlerini pusuya düşürerek ağır kayıplar verdirdi. Rakka’nın kuzeyi ve Halep’in doğusunda süren çatışmalarda, PKK/YPG’ye ait mevziler topçu atışlarıyla hedef alındı.
PKK/YPG’DEN SİVİLLERE SALDIRI
Öte yandan PKK/YPG militanları, Rakka’nın kuzeyindeki M4 uluslararası karayolunda sivil bir aracı hedef aldı. Ayrıca, kimliği belirsiz kişiler dün gece Haseke’nin güneyindeki Şeddadi’de PKK/YPG’ye ait bir silah deposuna saldırdı.
MSB: YPG, TİŞRİN BARAJI BÖLGESİNDE SİVİLLERİ CANLI KALKAN OLARAK KULLANIYOR
MSB’den Tişrin Barajı ile ilgili yapılan açıklamada, “TSK, PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin bu tür stratejik altyapıları kullanarak bölgedeki istikrarı bozma çabalarını engellemeye kararlıdır” demişti.
MSB kaynakları, Suriye’de son durum ve terör örgütü PKK/YPG’nin Tişrin Barajı çevresinde masum sivilleri kalkan olarak kullanmasına yönelik soruya ilişkin, “Türk Silahlı Kuvvetleri, terörizme karşı küresel işbirliği ve uluslararası dayanışmanın önemine inanmakta, bu bağlamda, uluslararası toplumdan, PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin terörist organizasyonlar olarak tanınmasını ve terörle mücadele konusunda daha etkin bir işbirliği yapılmasını beklemektedir” değerlen-dirmesinde bulundu.
TSK’nın, terörist grupların desteklen-memesi ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirdiğini vurgulayan kaynaklar, şunları aktardı: Suriye’de su kaynakları, enerji üretimi ve bölgesel güvenlik açısından stratejik öneme sahip bir nokta olan Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı, terör örgütü PKK/YPG/SDG tarafından son savunma hattı olarak değerlendirilmektedir. TSK, Suriye’nin Tişrin Barajı bölgesinde PKK/YPG/SDG terör örgütü tarafından gerçekleştirilen, masum sivilleri canlı kalkan olarak kullanma girişimini şiddetle kınamakta ve bu tür eylemlerin akla ve mantığa, uluslararası hukuka, insan haklarına ve insanlığa aykırı olduğunun altını çizmektedir.
PKK/YPG/SDG’nin Tişrin Barajı bölgesinde sivilleri canlı kalkan olarak kullanması hatta aralarında sivil giyimli terörist grupları da bölgeye sevk etmesi sadece terörist grupların gerçekleştirebileceği bir hareket olup, insan hakları ihlali anlamına gelmektedir.
Kaynaklar, bu tür eylemlerin, terör örgütlerinin kendi çıkarları uğruna masum insanların hayatlarını hiçe sayan acımasız yöntemler olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
Kandil zihniyetinin yönlendirdiği bu faaliyet, Kürt kardeşlerimizin lehine olmaktan çok onlara yeni sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Terör örgütlerinin sivilleri kendi çıkarları uğruna canlı kalkan olarak kullanması, sadece insanlık dışı bir yaklaşım değil, aynı zamanda terör örgütlerinin çaresizliğini ve ahlaki çöküşünü de gösteren bir eylemdir. Bölgedeki gelişmeler, hem Suriye’nin iç güvenliği hem de Türkiye’nin sınır güvenliği açısından
büyük önem taşımaktadır.
TSK, PKK/YPG/SDG gibi terör örgütlerinin bu tür stratejik altyapıları kullanarak bölgedeki istikrarı bozma çabalarını engellemeye kararlıdır. TSK, ülkemizin ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak ve ülkemizin hak ve menfaatlerini korumak maksadıyla, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve halkının barışçıl çözüm arayışlarına saygı göstererek, terörist grupların silah bırakmaması durumunda, sınır ötesi operasyonlarını sürdürme azim ve kararlılığındadır. Bu kararlılık, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın meşru müdafaa hakkı ilkesi çerçevesinde, terör örgütlerinin faaliyetlerine son vermek amacıyla bölgede barışı tehdit eden tüm terör unsurları ortadan kaldırılıncaya dek sürdürülecektir.
PKK VE YANDAŞLARININ YILLARDIR ÖLÜMÜNÜ GİZLEDİKLERİ TERÖRİSTLERİ ANMA BAHANESİYLE PROVOKASYON
Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonlarıyla etkisiz hale getirilen PKK’lı teröristler Rıza Altun ve Ali Haydar Kaytan’ın ölümü yıllarca
örgüt üyelerinden gizlendi. Güvenlik kaynakları, terör örgütünün kurucu kadrolarından Rıza Altun’un 2019 yılında, Ali Haydar Kaytan’ın ise 2021 yılında MİT ve TSK’nın operasyonuyla öldürüldüğünü açıkladı.
Bu iki teröristin ölümü, PKK yönetimi tarafından “örgütte dağılma olmaması ve iç çatışma çıkmaması” için örgüt üyelerinden gizlendi. Yine güvenlik kaynaklarının paylaştığı bilgiye göre; Kaytan, örgüt yöneticisi az sayıda kişinin bildiği bir yere gömüldü. Cesedi gömen
PKK’lı teröristler de infaz edildi.
TÜM BİRİMLER YAKINDAN TAKİP ETTİ
PKK/DEM ve PKK/DBP’nin Diyarbakır ve Tunceli’de teröristleri anma programıyla giriştikleri provokasyon sadece il yönetimleri değil, Bakanlıklar ve tüm güvenlik ve istihbarat birimleri tarafından yakından takip edildi ve amaçları ve sonuçları tartışıldı.
PKK ve siyasi uzantısının temel amacı, anmaya izin verilmeyeceği için ortaya çıkacak polis müdahalesi görüntüsü üzerinden algı operasyonu yapmaktı. Hatta kapalı mekân toplantıları bile izlendi ama tepki gösterilmedi. Ancak kapalı mekân toplantılarına beklediği ilgiyi bulamayan terör örgütü yandaşları provokasyonu Diyarbakır ve Tunceli’de açık alana taşımak ve bölgede yaşayanlar ile güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmekte kararlıydı. Silah bırakmada ve kendini feshetmede isteksiz olan ve bunu her fırsatta dile getiren, hatta kendince şartlar öne süren PKK terör örgütü ve siyasi uzantıları içinde süreci sabote etmek isteyenler olduğu da biliniyordu. Bu nedenle tüm birimler son derece hassas davranmaya çalışıyordu.
Çünkü o birkaç damla gözyaşı, vatanın bölünmez bütünlüğü için canını vermeye hazır Türk milletinin yüreğinde öyle bir akıntıya dönüşür ki önüne kattığı tüm terör yandaşlarını siler süpürür. Devletin, “Terörsüz Türkiye” için sergilediği yaklaşımı, sabrı, olgunluğu ve iyi niyeti zorlamanın kimseye faydası olmayacağını, mesele vatan olduğunda Türk milletinin fedakârlığının, Türk devletinin imkân ve kabiliyetlerinin sınırı olmadığını en iyi düşmanları bilir.


