Suriye’de kaosa yatırım yapanlar kaybedecek
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
BUZ TUTMUŞ BİR ÜLKE DEĞİLİZ
“(Erdoğan’ın Çin Peoples Daily’de yayınlanan makalesinde bir Çin atasözüne atfen “Tuhaf zamanlardan geçerken” ifadesi) Çin, Türkiye’nin bölgesel önem ve etkisinin farkında. Bu nedenle Türkiye’yi önemli bir aktör olarak görüyor. Çin ile ilişkilerimizi geliştirmenin gayreti içerisindeyiz. Ekonomik ilişkilerden dijital teknolojilere, enerjiden sağlığa birçok alanda işbirliği fırsatlarını değerlendiriyoruz. Biz, dünyaya yalnızca Doğu-Batı ekseninde bakmıyoruz. Ufku soğuk savaş ayazında buz tutmuş bir ülke değiliz. Doğu ile Batı arasında ayrışmanın değil, yeni köprüler kurmanın gerekli olduğunu devamlı söylüyoruz.
PUTİN’LE ADİL BARIŞI KONUŞTUK
(Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmede öne çıkan başlıklar) Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile ikili görüşmemizde Ukrayna-Rusya savaşının adil bir barışla sonlandırılması için yapılabilecekleri ele aldık. Enerji alanında işbirliği, özellikle bu görüşmede ele aldığımız konuydu. Türkiye olarak en başından beri, Ukrayna-Rusya savaşının müzakereler yoluyla sonlandırılabileceğini her daim ele alıyoruz. İstanbul’da gerçekleşen müzakereler bu yolun açık olduğunun en net ispatıdır. Müzakerelerin seviyesinin aşamalı olarak yükseltilmesi, bizim arzu ettiğimiz bir yoldur. Bunun için de liderler seviyesinde bu işi ele almak durumundayız. Sayın Putin’in Alaska’da ABD Başkanı Sayın Donald Trump ile yaptığı görüşme çok önemliydi. Bu konularda Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Volodimir Zelenski ile de ayrıca telefon diplomasisi yöntemiyle bazı görüşmelerimiz oldu. Hem Sayın Zelenski, hem Sayın Putin’in yaklaşımlarını olumlu buldum. “Türkiye’de İstanbul sürecinin devamı yönünde bir girişim olabilir” dediğimizde, kendisi bu konuyla ilgili “niye olmasın” noktasındaydı. Ancak henüz buna hazır değiller.
SURİYE’DE KAOSA GÖZ YUMMAYIZ
(“Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak, kıblesini şaşırıp kendilerine yeni patronlar arayanlar kaybedecek” sözleriniz İsrail’de büyük tedirginlik yarattı.) Komşumuz Suriye’de kalıcı refah ve huzurun sağlanmasını istiyor, birlik ve beraberliğini önemsiyoruz. Yakın geçmişte yaşananlar göstermiştir ki; Suriye’deki huzursuzluk, en fazla bize yansıyor. Suriye topraklarında karışıklık çıkartmak isteyenlere ne biz göz yumarız, ne de Şam yönetimi buna rıza gösterir. Biz, Suriye’nin bütün renkleriyle bir ve bütün olmasını ve öyle kalmasını isteriz. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve yönetimi bizim gibi düşünüyor. Fakat böylesine uzun bir savaş yaşamış bütün coğrafyalarda olduğu gibi, Suriye’de de kaos çıkarmak isteyenler çok ama çok fazla. Bunların kim oldukları malumdur.
YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
Onun için biz Suriye’yi yalnız bırakmayacağız. Devamlı onların yanında duracağız. Suriye’nin yeniden ayağa kalkmasını inşallah kimse engelleyemeyecek. Kaosa yatırım yapan savaş baronları bu sefer kaybedecek. Arap, Kürt, Türkmen, Nusayri, Sünni, Hıristiyan fark etmeksizin tüm kesimleri ile Suriye halkı kazanacak. Şunu da çok net ifade etmek isterim: Her kim bu süreci baltalamaya çalışırsa bunun faturasını öder. Kürtler nerede yaşarsa yaşasın bizim kardeşimizdir. Kimse bizi birbirimizden ayıramaz. Kimse bizim ebedi kardeşliğimize pusu kuramaz. Kararlıyız, azimliyiz. Nasıl ki et kemikten ayrılmaz, aynen bizim bu kardeşliğimiz de birbirinden ayrılmaz. Basiret, feraset ve sağduyu ile hareket edilirse, her sorun çözülür. Ama hüsnü niyet olmazsa, en basit konular bile kördüğüm haline gelir. Biz huzur ve sükûnet ortamının güçlenmesinden yanayız, bunun için de çalışmaya devam edeceğiz.”
MAHMUT ABBAS’A VİZE İPTALİ
FİLİSTİN’İN SESİ KISILAMAZ
(ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, BM Genel Kurulu’na katılacak Mahmud Abbas ve 80 Filistinli yetkilinin vizelerini iptal etmesi) Amerika’nın bu kararı, BM’nin varoluş nedenine uygun düşmüyor. Kararın bir an önce gözden geçirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Filistin heyetinin Genel Kurul’da olmaması sadece İsrail’i memnun eder. Bu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nu nasıl gerçekleştireceğiz bunu Genel Kurul tarihine kadar telefon diplomasisiyle değerlendirelim istiyoruz. BM Genel Sekreteri’nin bu konudaki düşüncelerini de öğrenmek istiyorum. Çünkü bu gelişmeler ani gelişmeler değil.
BM’YE DAMGA VURANLARDAN BİRİ DE BU FAKİR OLUR
Her şeyden önce İsrail’in bu soykırımı hiçbir zaman unutulmayacak. Filistin’in sesinin kısılması doğru değildir. Bu sesi kısmak, susturmak mümkün değildir. Amerika’dan beklenen, İsrail’in katliamlarına, zulümlerine “dur” demesidir. Bazı Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok ülke, BM Genel Kurulu’nda Filistin’i devlet olarak tanımaya hazırlanıyor. Bu yıl BM Genel Kurulu’na muhtemelen Filistin meselesi damga vuracak. Bu damgayı vuranlardan bir tanesi de herhalde bu fakir olur. Filistinli yetkililer BM Genel Kurulu toplantısına katılmasa dahi Filistinli mazlumların sesi orada yankılanacaktır. Allah rahmet eylesin Sezai Karakoç’un dediği gibi “Biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak.
EKONOMİ
YENİDEN OLUMLU DÖNGÜYE GİRDİK
(Ekonomideki gelişmeler planladığınız şekilde ilerliyor mu? Bu çerçevede faiz, enflasyon düşüşü ve vatandaşın cebine yansıması) Ekonomideki gelişmeler olumlu. Özellikle son 2-3 aydır tekrar güçlü, olumlu döngüye girdik. Mart-Haziran döneminde hem içeride hem dışarıdaki birtakım gelişmeler tabii ki etkiledi. Ama bunlar geride kaldı. Hemen hemen bütün alanlarda tekrar güçlü, olumlu döndük. İkinci çeyreğe ilişkin büyüme rakamları açıklandı. Yüzde 4,8 oldukça güçlü bir büyüme. Don ve kuraklıktan etkilenen tarım sektörü hariç bütün sektörlerde, bütün alanlarda çok güçlü bir büyüme var. İşsizlik oranları tek hanede, rezervlerimiz rekor düzeyde, enflasyonda düşüş devam ediyor. Tabii ki enflasyondaki düşüşle birlikte finansal koşullarda da iyileşme devam edecek. Bizim beklentimiz bu olumlu döngünün, trendin devam etmesi yönünde. Kişi başı milli gelirde muhtemelen bu sene Dünya Bankası tanımına göre üst gelirli ülkeler grubuna girmemiz oldukça muhtemel. Ülkemiz kişi başı milli gelirle sınıf atlamış olacak. Biz tabii ki reel sektördeki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Reel sektörün de rahatlaması, özellikle ihracatın, yatırımların artması için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Enflasyonda yılı hedeflerimize uygun bir rakamla tamamlayacağımızı düşünüyoruz. Hayat pahalılığıyla olan samimi mücadelemiz gerçekten sonuç veriyor ve bu güçlü şekilde sürecek. Yani bir taraftan büyüyoruz bir taraftan işsizlik ve enflasyon düşüyor. Finansal anlamda kaygılar, endişeler geride kaldı. Hem hazinenin borçlanma faizleri iniyor, hem risk primimiz düşüyor, hem rezervlerimiz gerçekten rekor düzeyde. Cuma günü itibarıyla rezervlerimiz 178 milyar doların üzerinde. Dolayısıyla güçlü bir irade, sabırla, kararlılıkla biz tekrar bu olumlu döngüye döndük.
MECLİS KOMİSYONU
MENZİLİMİZİ BELİRLEDİK
(Terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası Meclis’te kurulan komisyon) Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu geniş katılımla çalışmalarına devam ediyor. Komisyon çalışmaları ile ilgili Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş ile bir telefon görüşmesi yaptım. İnanıyorum ki sonuçta Türkiye, 40 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracak ve geleceğe bir ve bütün şekilde yürüyecektir. Böylesi bir meselede dedikodulara, tevatürlere değil, devlet ciddiyeti içinde yapılan ve yapılacak açıklamalara odaklanmak en doğrusudur. Biz yol haritamızı da, menzilimizi de net bir biçimde belirledik. Terörle mücadeleye ayrılan kaynaklar artık kalkınmaya, üretime, yatırıma, istihdama harcanacak. Terörsüz Türkiye’nin kazananı tüm Türkiye, terörsüz bölgenin kazananı ise bölgemizdeki tüm kardeş halklar olacak.
EMİNE ERDOĞAN’IN GAZZE MEKTUBU
KIZLARIM İSTEDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan eşi Emine Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump’ın eşi Melania Trump’a gönderdiği Gazze’deki insani krize ilişkin mektup için şöyle dedi: Şair ne diyor, benim de şiir kasetlerimden bir tanesinde bu mısralar yer alır, ‘İçimde kaynayan bir mahşer var. Bu mahşer bir de annelerin kalbinde kaynar.’ Anne kalbi hem narindir hem güçlüdür. Anneler bu tip zor konuların çözümünde devreye girdiklerinde iklimi değiştirebilirler. Hele katledilen binlerce bebek ve çocuk varsa, toprağa düşen her yavruyu kendi çocukları gibi sahiplenirler. Kızlarım da annelerinden bu mektubu kaleme almasını istedi. Ben bu girişimi, bu bakımdan çok önemli buluyorum. Mektup, Türkiye’nin Gazze diplomasine yeni bir boyut ekledi ve resmi girişimlerin yanı sıra, insani ve vicdani bir dilin de uluslararası ilişkilerde etkili olabileceğini aynı zamanda gösterdi.

