Tanzimat’tan günümüze Türkiye’nin isim yolculuğu... ‘Nilgün’ 50’den önce hiç yoktu
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Gürpınar, Tanzimat Dönemi ile başlayan modernleşme süreci sonrasında, insanların çocuklarına koydukları isimlerdeki değişimi irdeledi. Araştırma sonuçlarını “Türkiye’de Özel İsimlerin Tarihi” adıyla kitap olarak yayımlayan Gürpınar, ulaştığı bazı renkli detayları şöyle anlattı: “Bize çok alışıldık, geleneksel isim gibi gelen Necdet, Nilgün, Kemal, Zeki ezel ebet var olan isimler değillerdi. Örneğin, ‘Nilgün’ü direkt 1950 ile tarihlendirebiliyoruz. Çünkü Refik Halit Karay’ın romanından çıkma bir isim ve 1950’den önce ‘Nilgün’ diye bir isim yoktu.
FUNDA ASLINDA ERKEK İSMİYDİ
’Nilgün’ Refik Halit Karay’ın aynı adlı romanından, ‘Nalan’ Kerime Nadir’in Hıçkırık romanından çıktı. ‘Funda’ da Kerime Nadir’in bir romanındaki karakterdi. İlginç bir şekilde çalılık anlamına gelen ‘Funda’ bir erkek çocuğuna verilmiş, fakat kız ismine dönüşmüş.
ROMANLARDAN DİZİLERE...
O dönemde romanların etkisi, bugünkü dizilerle kıyaslanabilir. Son yıllarda televizyon dizileri isim modasına yön veriyor. Tarihi diziler bazı eski isimlere yeniden dönülmesine yol açıyor. Bazıları da kötü etkiliyor.
‘İNEK ŞABAN’IN TALİHSİZLİĞİ
Geçmişte yaygın olarak kullanılan ‘Şaban’ adı da bu talihsizliği yaşadı. Hababam Sınıfı filmindeki ‘İnek Şaban’ karakteri nedeniyle 1970’lerden sonra bu isim çok azaldı.”
ZAMANA DİRENENLER: ABUZER, ŞEYHO, ÖKKEŞ
Türkiye’de yaygın birçok ismin bölgesel kökenli olduğunun altını çizen Gürpınar, “Diyarbakır ve Mardin’de Şehmus, Adıyaman’da Abuzer ve Şeyho, Kahramanmaraş’ta Ökkeş, Hatay’da Bestami... Bunlar aslında türbelerden kaynaklı isimler ama her zaman böyle olmak zorunda değil. Adana civarında Cumali, Vahap isimleri kullanılır. Bazı isimler ulusallaşmadan, hep yerel kalıyor” diyor.
TÜRK İSİMLERİ MODASI: METE, ATİLLA, ALPARSLAN
Türkiye’de Cumhuriyet sonrası Türkleştirme ve sekülerleşme politikaları gereği çocuklara konulan isimlerin de değişmeye başladığını vurgulayan Gürpınar, bu dönemde Mete, Atilla, Alparslan, Yavuz gibi eski Türk büyüklerinin yanı sıra Erman, Erkut, Ertuğrul gibi “er” (asker) ile başlayan isimlerin çok kullanıldığını hatırlatıyor. Siyasetçiler, futbolcular gibi tanınmış şahsiyetlerin isimlerine öykünmenin de yaygın olduğuna dikkati çeken Gürpınar; Metin Oktay, Can Bartu, Ogün Altıparmak gibi futbolcuların isimlerinin bir dönem çok tercih edildiğini söylüyor.
‘ADOLF’UN KÖTÜ ŞÖHRETİ
Gürpınar, bazı isimlerin kötü şöhretli kişiler veya karakterlerle özdeşleştiği için kullanılmaz hale geldiğini söyledi: “Bununla ilgili en açık örnek ‘Adolf’ ismi. Tabii ki Hitler sebebiyle artık kimse bu ismi koyamıyor. 20. yüzyılın başlarında yaygın bir Amerikan ismi olan ‘Donald’ da yavaş yavaş kayboldu. Şu an Donald Trump bir istisna. Çünkü 1930’larda Walt Disney karakteri ‘Donald Duck’ çıkınca kimse çocuğuna ördekle ilişkilendirecek bir isim koymak istemedi.”


