Tarihin ilk pandemisinin sırrı bin 500 yıl sonra çözüldü Sözcü Gazetesi
Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Bugüne dek sadece tarihsel metinlerden bilinen bu salgının kaynağı, Ürdün'deki Jerash antik kentinde bulunan bir toplu mezarda ortaya çıkarılan kalıntılar sayesinde gün yüzüne çıktı.
ANTİK BİR HİPODROMUN ALTINDAKİ TOPLU MEZARAraştırmacılar, Jerash’taki antik Roma hipodromunun altındaki bir mezarda yer alan sekiz insana ait dişleri ileri DNA analizine tabi tuttu. İncelemeler sonucunda, bu bireylerin neredeyse aynı Yersinia pestis suşlarını taşıdığı belirlendi. Bu da, bakterinin MS 550-660 yılları arasında bölgede aktif olduğunu ve hızlı, ölümcül bir salgınla yayılmış olabileceğini ortaya koydu.
Florida’daki Güney Florida Üniversitesi ve Florida Atlantik Üniversitesi’nden uzmanların yer aldığı ekip, böylece Justinianus Vebası’nın merkez üssünü doğrudan tespit etmiş oldu.
YÜZYILLAR SONRA GELEN İLK GENETİK PENCEREÇalışmanın başyazarı ve USF Halk Sağlığı Koleji’nden doçent Rays HY Jiang, bulguların önemini şöyle açıklıyor:
“Yüzyıllar boyunca yazılı anlatılara güvendik, ancak vebanın varlığına dair somut biyolojik kanıt yoktu. Bu çalışma, pandeminin imparatorluğun kalbinde nasıl ortaya çıktığına dair ilk doğrudan genetik pencereyi sunuyor.”

Jerash antik kenti, Roma döneminde görkemli yapılarıyla bilinen önemli bir ticaret merkeziydi. Jiang, bir zamanlar eğlence ve sivil gurur için inşa edilen hipodromun, acil bir durumda toplu mezara dönüşmesinin şehirlerin bu tür salgınlar karşısında nasıl çaresiz kaldığını gösterdiğini belirtiyor.
Araştırmacılar, bu vebanın sorumlusunun 1346’daki Kara Ölüm dahil olmak üzere sonraki büyük salgınların da faili olan Yersinia pestis olduğunu düşünüyor. Bu bakteri kemirgenler aracılığıyla, özellikle de onlarla yakın yaşayan farelerden yayılan pirelerle taşınıyor. Ayrıca bakterinin pnömonik formu insanlar arasında da doğrudan bulaşabiliyor.
İlgili bir çalışma, Y. pestis’in Justinianus Vebası’ndan çok daha önce insan toplulukları arasında dolaştığını öne sürüyor. Bu da vebanın farklı zamanlarda, farklı bölgelerde hayvan rezervuarlarından bağımsız olarak ortaya çıkabileceğini gösteriyor.
GÜNÜMÜZE UZANAN BİR TEHDİTJiang’a göre, veba geçmişte olduğu kadar bugün de bir tehdit. “Birkaç bin yıldır veba ile mücadele ediyoruz ve bugün hâlâ insanlar vebadan ölüyor. COVID-19 gibi, o da evrim geçirmeye devam ediyor. Kontrol önlemleriyle tamamen ortadan kaldırılamayacağı açık. Bu nedenle dikkatli olmalıyız.” diyor.


