Tarihin yeniden yazıldığı yer: Göbeklitepe nin insanlık tarihini değiştiren sırrı neydi?
Haberturk sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Medeniyetin, dinin ve tarımın doğduğu yer… Kim düşünürdü ki, Şanlıurfa’nın küçük bir köyünde 56 yıl önce başlatılan bir arkeolojik kazı, insanlık tarihini kökten değiştirecek? Göbeklitepe, yalnızca arkeolojinin değil, tüm insanlık tarihinin en önemli keşiflerinden biri olarak kabul ediliyor. Dahası, hâlâ sırlarını açığa çıkarmaya devam ediyor!
TARİHİN KIRILMA NOKTASI
Anadolu'dan Mezopotamya’ya uzanan topraklar, insanlık tarihinin en kritik dönüm noktasına ev sahipliği yaptı. Bu kırılma noktası, iki kelimeyle özetlenebilir: yazı ve altın. Şanlıurfa'nın belleğine kazınan bu tarihsel miras, yalnızca ticaretin değil, uygarlıkların da geçiş noktası oldu. Ancak Göbeklitepe keşfedilmeden bu hikâyenin yarısı bile anlatılamazdı.
GÖBEKLİTEPE NASIL KEŞFEDİLDİ?
Şanlıurfa'nın 17 kilometre doğusunda, Örencik (eski adıyla Karaharabe) köyünde yer alan Göbeklitepe, İngilizce'de "Potbelly Hill" (Göbekli Tepe) olarak bilinir. Alan ilk kez 1963 yılında Chicago Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi'nin ortak çalışması olan "Güneydoğu Anadolu Projesi" kapsamında tespit edildi.
Ancak o dönem bu alanın potansiyeli tam olarak anlaşılmadı. 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi Müdürü, alanı tekrar gündeme taşıdı ve 1996’da Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Klaus Schmidt ile birlikte kazılara başlandı.
Schmidt, 2014’teki ölümüne dek çalışmalarını sürdürdü. 2019’un "Göbeklitepe Yılı" ilan edilmesiyle birlikte bölge, dünya çapında ilgi odağı hâline geldi.
12 BİN YILLIK BİR TAPINAKLAR DÜNYASI
Göbeklitepe'nin en çarpıcı özelliği, yaklaşık 12 bin yıl önce inşa edilmiş olması. Mısır piramitlerinden 4 bin, Stonehenge’den ise 6-7 bin yıl daha eski. Bu, yerleşik hayata geçilmeden önce inşa edilen, bilinen en eski tapınak kompleksi olduğu anlamına geliyor.
O dönem insanlarının yalnızca avcı-toplayıcı yaşam sürdüğü düşünülürken, bu yapıların inşası, dönemin insanlarının organize bir sosyal düzene sahip olduğunu gösteriyor.
DİNİN VE YERLEŞİK HAYATIN DOĞDUĞU YER
Pek çok bilim insanı, Göbeklitepe’yi dinin, yerleşik hayata geçişin ve şehirleşmenin ilk izlerinin görüldüğü yer olarak kabul ediyor. Neolitik dönem öncesine tarihlenen bu alan, terazzo tarzı zeminler, ilk heykeller ve baskılar gibi birçok “ilk”e ev sahipliği yapıyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe, insanlığın dini ve sosyal yapılar kurma sürecine dair yepyeni bir bakış açısı sunuyor.
3 BİN YIL BOYUNCA KULLANILDI, SONRA GÖMÜLDÜ
Göbeklitepe yaklaşık 3 bin yıl boyunca kullanıldıktan sonra, bilinmeyen bir nedenle terk edildi. Ancak terk edilmeden önce, tapınaklar ve yapılar bilinçli şekilde gömüldü. Bu durum, arkeolojik kalıntıların bugüne kadar oldukça iyi korunmasını sağladı. Neden böyle yapıldığıysa hâlâ gizemini koruyor.
TAŞLARIN DİLİYLE YAZILAN TARİH
Göbeklitepe’de kullanılan taşların yapısı da oldukça dikkat çekici. Bölgede üç ana taş türü bulunuyor:
Bazalt: Dayanıklılığı ve homojen yüzeyiyle hem yapısal hem de dekoratif öğelerde kullanıldı.
Kireçtaşı: Kolay işlenebilirliği ve doğal oluşumuyla, sütunlar ve duvarlarda tercih edildi.
Çakmaktaşı: Kesici aletler ve oyma işlerinde kullanıldı. Binlercesi kazı alanında bulundu.
Ayrıca nadir bulunan obsidyen taşları da bulundu ve bunların farklı bölgelerden getirildiği anlaşıldı. Bu da Göbeklitepe'nin bir tür hac merkezi olarak kullanıldığını düşündürüyor.
MÜHENDİSLİK VE TASARIM HARİKASI
Yapıların merkezinde yer alan sütunlar 20 ila 60 ton ağırlığında. Üzerlerinde ise yılan, akrep, aslan gibi hayvan figürleri yer alıyor. Bu sütunları şekillendirmek ve taşımak için yüksek düzeyde teknik bilgi ve insan gücü gerektiği açık. Bu da bize o dönemde düşündüğümüzden çok daha gelişmiş bir mühendislik anlayışı olduğunu gösteriyor.
Kaynak: Natura, Google Arts and Culture, BBC, Turkish Museums


