TBB Başkanı Adalet Bakanı’nın önünde hukuki usulsüzlükleri sıraladı
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Adli Yıl açılış programı kapsamında konuştu. Türkiye’de Sağkan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da bulunduğu izleyicilerin önünde hukuk dışı uygulamaları tek tek anlattı.
2025-2026 Adli Yılı Açılış Töreni, Yargıtay İsmail Rüştü Cirit Konferans Salonu’nda düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, yüksek yargı organları üyeleri katıldı.
Yargıtay'daki törende, Yargıtay Başkanı Kerkez konukları karşıladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sağkan, bugün, adalet mekanizmasında yaşanan sorunları bir kez daha dile getirmenin mesuliyetini taşıdığını belirtti.
Sağkan, Can Atalay’ın hukuksuz şekilde görevinden alıkonulduğuna dikkat çekti. Tutuklu belediye başkanları, İstanbul Barosu’na yönelik baskılar ve Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’a yapılan hukuksuzluklara da değinen Sağkan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
TUTUKLU BELEDİYE BAŞKANLARINA DA DEĞİNDİ"Yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, yargıçları baskı altına alan ya da mahkeme kararlarını uygulamayan bir yaklaşım, yalnızca hukuk devletini değil, demokrasinin varlık nedenini de ortadan kaldırır.
Bu kapsamda, yasama organında bulunması gerekirken cezaevinde bulunan Avukat Can Atalay özelinde Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmayarak ve yine tutukluluk tedbirinin 'politik amaçlı' olduğu gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18’inci maddesi kapsamında ihlal tespiti yapılan bazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının gerekleri yerine getirilmeyerek yaratılan hak ihlallerinin anayasal demokrasi anlayışına verdiği ağır zararın altını çizmek isterim.”
MEHMET PEHLİVAN’IN ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLDİ"Bazı il ve ilçelerin seçilmiş belediye başkanları hakkında yürütülen soruşturmalardaki hukuka aykırı uygulamalar ve yine kayyum uygulamaları, sadece ilgililerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmekle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda sahip oldukları halk iradesi temsili nedeniyle anayasal demokrasiye de ağır zarar vermektedir. Bu durum, demokratik hukuk devleti ilkeleri açısından endişe veren bir tablo ortaya koymaktadır."
if (!$ISMOBILE) : ?>include(__DIR__.'/320x100.php');?>
İSTANBUL BAROSUNA MÜDAHALE SAVUNMA MAKAMINI HEDEF ALMAKTIRTutuklama tedbirinin istisna olmaktan çıkıp cezalandırmaya dönüşecek şekilde ölçüsüz uygulanması, masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkını ve gizlilik ilkesini ihlal eden görüntü ve bilgi paylaşımı, makul süre içerisinde iddianamelerin hazırlanmaması, ciddi sağlık sorunu bulunanlar bakımından adli kontrol hükümlerinin uygulanmaması gibi hukuka aykırı uygulamalar, ceza adalet sistemine karşı derin ve yaygın bir güvensizlik oluşturmaktadır.
Bu süreçte, Avukat Mehmet Pehlivan’ın mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturmaya konu edilerek tutuklanması ise bağımsız savunmayı etkisiz kılma çabasının yanında savunma hakkının ve haliyle adil yargılanma hakkının açık ihlalidir"
Başkan Erinç Sağkan, hukuk devletinde, düşünce ve ifade özgürlüğünün önemine işaret ederek, hukuk sisteminde, ifade özgürlüğünün hukuka uygun şekilde sınırlandırılmasının da bir 'sınırlama rejimi' olarak düzenlendiğini hatırlattı. Sağkan, şunları söyledi:
"Ancak bu kapsamda yürütülen bazı hukuki süreçlerdeki açık hukuka aykırılıklar, yargıya güveni zedelemektedir. Hukuk tarihimizde ilk defa yaptıkları bir açıklama nedeniyle bir baromuzun başkan ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin sonlandırılmasına karar verildi, ceza davası ise devam etmekte.
Bu ülkenin en köklü hukuk kurumlarından biri olan İstanbul Barosunun seçilmiş başkan ve yönetimine yargı eliyle yapılan müdahale, sadece İstanbul Barosu Genel Kurulunun meşru ve özgür iradesini hedef almamaktadır, bu hukuka aykırı müdahale, yargının kurucu unsurlarından olan savunma makamını hedef almış olup baroların ve avukatlık mesleğinin bağımsızlığı açısından son derece kaygı vericidir.
Bu kaygıyı ağır şekilde hissetmemizin kaynağı ise yapılan müdahalenin nihayetinde yurttaşların hak arama hürriyetini tehdit etmesidir.”


