Tehlikede olan bir tek zeytinlikler değilmiş! CHP li Sarıbal büyük ÇED skandalını açıkladı

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda zeytinlik alanlarda madencilik yapılmasına olanak tanıyacak yasa teklifinin görüşmeleri sert tartışmalara ve fiziki arbedeye sahne oldu.

Muhalefet milletvekilleri, teklifin geri çekilmesini isterken CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, yaşanan gerginlik ve teklifin içeriğiyle ilgili Halk TV’ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Komisyon toplantısı öncesi AKP ve muhalefet vekilleri arasında arbede yaşandı. CHP’li Orhan Sarıbal ile Komisyon Başkanı AKP'li Mustafa Varank arasındaki tartışma, AKP’li Nebi Hatipoğlu’nun Sarıbal’ı itmesiyle büyüdü. Sarıbal’a dokunan Varank’a CHP’li vekil “Sen bana dokunamazsın, çek elini” diyerek karşılık verdi. Arbede sırasında Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu üyesi Avukat Yakup Şekip Okumuşoğlu’nun yerde sürüklendiği görüldü.

Muhalefet milletvekilleri, komisyona maden şirketlerinden temsilciler alınırken köylülerin, çiftçilerin ve çevrecilerin içeri alınmamasına da sert tepki gösterdi. Sarıbal, yaşanan gerginliğin “halkla iktidar arasındaki derin ayrışmayı” gözler önüne serdiğini belirtti.

Orhan Sarıbal, söz konusu düzenlemeyi sert sözlerle eleştirdi: “İktidarın geleneksel bir kanun yapma yöntemi var. Torba kanun adı altında birçok kanunda değişiklik yaparak maalesef nereden geldiğini bilmiyoruz ama sonucunda altında AKP milletvekilinin imzasıyla hızlıca komisyonlara bir yasa geliyor.”

"MADEN ŞİRKETLERE ÇIKAR İÇİN YASA HAZIRLANIYOR"

Yasaya dair hiçbir meslek örgütünün görüşünün alınmadığını vurgulayan Sarıbal, “Bu yasa sivil toplum örgütleri, akademik odalar, meslek odaları... Yani bu yasanın muhatapları yok sayılarak çıkarılıyor. Ülke için çıkar, toplum için çıkar olması gereken yasa; madencilere, şirketlere çıkar sağlamak için hazırlanıyor” dedi.

"SADECE ZEYTİN DEĞİL"

Sarıbal, teklifin yalnızca zeytinlikleri değil tüm doğal kaynakları tehdit ettiğini belirterek şöyle konuştu:

“Mesele sadece zeytin değil. Bu ülkenin ormanı, suyu, toprağı ve yeraltı, yerüstü kaynakları. Peki niye yapar bu adamlar bunu? Artık ülkeyi öyle hale getirdiler ki ellerinde tek şey doğal kaynaklarımız. Bunları da yağmalamak, peşkeş çekmek yandaşlarına bunun için yapmaktalar.”"MADEN ŞİRKETLERİ İÇERİDE KÖYLÜLER DIŞARIDA"

Toplantıya maden şirketlerinin temsilcileri alınırken halkın dışarıda tutulduğunu vurgulayan Sarıbal, şunları söyledi:

“Bugün madenlerden para kazananları getirmişler. Onların adamlarını getirmişler. Köylüler dışarıda. Meslek odaları dışarıda. Tema dışarıda. Tarım birlikleri dışarıda. Akbelen köylüleri dışarıda. Salonu tamamen tecrit etmişler.”

Sarıbal, TBMM'deki arbedenin de bu yüzden yaşandığını açıkladı.

Komisyon başkanını “faşizan bir yöntemle” davranmakla suçlayan Sarıbal, “Komisyonu kendi şirketini iter gibi yönetmek isteyen bir anlayışla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

BÜYÜK ÇED SKANDALI

Yasa teklifindeki en büyük tehlikelerden birinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin etkisizleştirilmesi olduğunu açıklayan Sarıbal şunları anlattı:

Özellikle ÇED, ÇED raporu dediğimiz çevreye etki, etki değerlendirilme raporu denen bir rapor var. Bir firma, bir yerde maden işi yapacaksa o ÇED raporunu almak zorunda. ÇED raporunu aldıktan sonra diğer işlemlerini ruhsat ve diğer girişimleri yapmak zorunda.Şimdi diyor ki size ÇED alma zorunluluğu getirmiyoruz. ÇED alma sürecine siz müracaat edin ama öbür taraftan da işinize devam edin.Yani ruhsat işlemlerine devam edin, diğer yatırım işlerine devam edin. Biz ÇED'i nasıl olsa bu yöntemle, bu kafayla geçiririz diyerek birincisi en önemlisi bu."ÇED OLMADAN DEVAM EDİN DEMEK""At alan Üsküdar'ı geçsin. Biz onu hallederiz" diyorlar. Çünkü ÇED dediğimiz şey madende var, HES'te var, RES'te var, JES'te var. Yani bütün her türlü doğaya karşı, tarım alanlarına karşı yapılan projelerde aşağı yukarı ÇED var. Yani ÇED bu, kanunun en önemli maddesi ve birinci maddesi. Dolayısıyla burada, dolayısıyla burada ÇED meselesi, ÇED'e, ÇED zorunluluğu olmadan siz işlerinize devam edin. Ruhsatlaşmalarınıza devam edin. Arama çalışmalarınıza devam edin. İşletme çalışmalarınıza devam edin. Biz nasıl olsa bu süreç içerisinde ÇED'i hallederiz diyorlar."ÜÇ AY İÇİNDE CEVAP YOKSA ÇED GEÇERLİ SAYILIR"İkincisi izin meselesi. Eğer bir kurumdan izin alınacaksa işte örneğin Devlet İşleri, Karayolları, Tarım İl Müdürlüğü ilgili kurum neyse diyor ki "3 ay içerisinde cevap ver." 3 ay içerisinde cevap vermezsen biz hemen onu o ÇED geçerli sayarız, o izin geçerli sayarız. O izin oluşmuş sayılır. Olumlu kabul eder geçeriz.Yani ya itiraz et ya cevap verme. Örneğin Tarım İl Müdürlüğü ya da Devlet Su İşleri bir projeye olur vermeyecekse hiç sesini çıkarmaz, reddi vermez.

Teklifte yer alan bir diğer tehlikeli düzenlemeye de dikkat çeken Sarıbal, “Eğer orada stratejik ve kritik bir maden varsa bu tespit edilme o bölgede hiçbir şeye ihtiyaç duymadan acele el atmayla kamulaştırma yapabilecekler” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, artık ormanların yönetiminin Tarım Bakanlığı ya da Orman Bakanlığı’ndan alınarak Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne devredildiğini belirtti.

"ZEYTİNLİKLERİ BAŞKA YERE TAŞIYIN DEMEK KANDIRMACA"

Sarıbal, yasa teklifinin zeytinlikleri tehdit ettiğini şu sözlerle dile getirdi:

“Nerede maden arama ruhsatı varsa o maden arama yerinin içinde zeytinlikler varsa kaldırılacak. Başka yere taşıyın diyor. Ya da başka yerde bu zeytinlik kadar yeni zeytin bulun diyor. Eğer başka yer olmazsa biz size kamudan arazi vereceğiz diyor ama 10 yıla kadar sonra kira ödeyeceksiniz.”

Bir ziraat mühendisi olarak bunun imkânsız olduğunu belirten Sarıbal, “O zeytinlerin kaldırılıp başka bir yere aktarılıp orada yeni bir zeytin bahçesi oluşturmak mümkün değil, hayal. Bu tamamen kandırmaca” dedi.