SonTurkHaber.com
close
up
Tek partili yıllarda futbol: Galatasaray dan Ateş Güneş e Gündem Haberleri

Tek partili yıllarda futbol: Galatasaray dan Ateş Güneş e Gündem Haberleri

SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.

Ateş-Güneş sadece bir spor kulübü değil, aynı zamanda dönemin siyasal atmosferinde şekillenen özel bir projeydi. Sivil inisiyatiflerin zayıf kaldığı bir dönemde, kulüp daha çok liberal görüşlü siyasi elitlerin desteğiyle hayat buldu. Bu kulüp, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yekpare görüntünün ardında saklı derin fay hatlarının da simgesiydi. Peki, 1933’te Galatasaray’dan koparak doğan bu yeni yıldız, nasıl bu kadar hızlı parladı ve neden bir anda sönüp gitti?

Bugün adını bilen pek az kişi olsa da bir zamanlar İstanbul semalarında Galatasaray’a kafa tutan, Beşiktaş ve Fenerbahçe’yi geride bırakıp şampiyon olan; Atatürk’ün isim babası olduğu, Celal Bayar’ın desteklediği ve sonunda İsmet İnönü’nün sert çıkışıyla tarihe karışan bir spor kulübü vardı: Ateş-Güneş.

Yalnızca futbolun değil, siyasetin, ideolojilerin ve güç mücadelesinin de sahaya indiği tek parti yıllarında kurulan bu sıra dışı kulüp, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yekpare görüntünün ardında saklı derin fay hatlarının da simgesiydi.

Peki, 1933’te Galatasaray’dan koparak doğan bu yeni yıldız, nasıl bu kadar hızlı parladı ve neden bir anda sönüp gitti?

Galatasaray’daki bölünme ve Ateş-Güneş’in doğuşu

Ateş-Güneş’in doğuşu, 1930’ların başında Galatasaray Kulübü’nde yaşanan ve kulüp tarihinin en dikkat çekici kırılmalarından biri olarak görülen büyük bir ayrılığın sonucunda gerçekleşmişti. Resmi anlatıya göre bazı üyeler profesyonel futbolu savunuyor, mevcut yönetim buna karşı çıkıyor, tartışmalar büyüyor ve sonunda profesyonellikten yana olanlar kulüpten ihraç edilip Ateş-Güneş adında yeni bir kulüp kuruyordu. Ancak işin aslı bu basitlikte değildi. Arka planda çok daha derin siyasal ve ekonomik dinamikler vardı.

1930’lar Türkiye’si, devletin hayatın her alanında ağırlığını artırdığı bir dönemdi. 1929’daki Büyük Buhran’ın ardından Kemalist kadrolar, toplum mühendisliği misyonunu sadece din, siyaset ve eğitimle sınırlı görmüyor, sporu da bu dönüşümün önemli bir parçası olarak değerlendiriyordu. Özellikle beden terbiyesi anlayışıyla spor, gençliği disipline etmenin ve toplumu savaş koşullarına hazırlamanın bir aracı olarak anlaşılıyordu.

Futbol ise bu çerçevenin dışında kalmaya direnen bir alandı. Kimi yöneticilere göre rekabetçi ve agresif yapısıyla zararlıydı; kimileri içinse geniş kitlelere ulaşmanın ve Türkiye’yi uluslararası alanda temsil etmenin en etkili yollarından biriydi. Bu nedenle devletin futbola bakışı net bir çizgiye oturmamış, çelişkilerle dolu bir tutum sergilemekteydi. Galatasaray’daki bölünme de bu genel siyasi ve ideolojik iklimden bağımsız ele alınamaz. Ayrışma temel olarak İnönü’ye yakın yönetimdeki “eskiler” kanadı ile Celal Bayar’a yakın muhalif “şahsi teşebbüsçü” kanat arasında yaşanmaktaydı.

Muhalif grubun öncüsü, kulüp tarihinin en etkili isimlerinden biri olan Yusuf Ziya Öniş’ti. 1920’lerde Galatasaray’ı dağılmaktan kurtaran, İsviçre’de edindiği modern kulüp anlayışını Türkiye’ye taşıyan Öniş, “profesyonellik” kavramını ilk kez gündeme getiren kişiydi. Ona göre kulübün yaşadığı kriz aslında köklü bir yeniden yapılanma fırsatıydı.

Bu süreçte sesini en çok duyuranlardan biri de gazeteci Eşref Şefik Atabey oldu. Galatasaray’ın kötü gidişatını doğrudan yönetime bağlayan Atabey, takımın bu haliyle “uluslararası düzeyde mücadele edemeyeceğini” açıkça dile getiriyordu. Atabey, zamanla muhalif grubun simgesi haline geldi. Kulüp içindeki gerilimler artarken yönetim sık sık değişti, olağanüstü kongreler düzenlendi. Ve sonunda, Eşref Şefik’in sert eleştirileri onun kulüpten ihraç edilmesine yol açtı. Bu karar basında büyük yankı uyandırdı.

Ateş-Güneş isminden önce “Sarıkırmızı” ismi gündeme gelmişti

Galatasaray’daki yönetimi değiştirme çabaları sonuçsuz kalan Yusuf Ziya Öniş ve beraberindeki 27 kişi kulüpten istifa etti. Kısa bir süre sonra muhalif grubun diğer öne çıkan ismi Eşref Şefik, Akşam Gazetesi’nde ses getiren bir öneriyle ortaya çıktı: Ülkeye gelecek yabancı takımlarla mücadele edecek özel bir “seçme takım” kurulmalıydı. Bu takım, profesyonel anlayışla yönetilecek, yurtdışından yetkin bir antrenör getirilecek ve oyuncular özenle seçilecekti.

Öneri büyük yankı uyandırdı. Takımın renkleri için sarı-kırmızı ve sarı-lacivert gibi seçenekler konuşuldu. Hatta başta “Sarıkırmızı” ismiyle bir kulüp kurulması planlandı, ancak bu isim alınamayınca, aynı renkleri çağrıştıran “Ateş-Güneş” adı tercih edildi. Böylece Ateş-Güneş Kulübü, 1933 yazında resmen sahneye çıktı.

Ateş-Güneş sadece bir spor kulübü değil, aynı zamanda dönemin siyasal atmosferinde şekillenen özel bir projeydi. Sivil inisiyatiflerin zayıf kaldığı bir dönemde, kulüp daha çok liberal görüşlü siyasi elitlerin desteğiyle hayat buldu. Kuruluş kadrosuna bakıldığında, o dönemde “aferistler” olarak anılan İş Bankası çevresinin (Aferistler ifadesi İş Bankası’nın Fransızca isminden türetilmiştir) belirgin etkisi hemen göze çarpıyor.

Sermayesinin bir kısmını Hilafete destek için gönderilen bağışlardan alan İş Bankası, tek parti döneminde devletin desteği ve Celal Bayar’ın öncülüğünde kurulmuş, siyasi kadrolarla sermaye dünyasını buluşturan kilit bir kurumdu. Ateş-Güneş’le bu bağ daha da somutlaşıyordu. Kulübün kurucularından Yusuf Ziya Öniş, İş Bankası İstanbul Şubesi Müdürüydü, Kulüp Başkanı Cevat Abbas Gürer ise bankanın yönetim kurulu üyesiydi. Celal Bayar ise hem genel müdürlük hem de İktisat Vekilliği görevleriyle kulübe en üst düzeyden destek veriyordu. Hatta kulübü kuranların neredeyse yarısı doğrudan İş Bankası çalışanıydı.

Devlet sermayesi ve Atatürk’ün desteği

Ateş-Güneş yalnızca sahada değil, sosyal hayatta da etkili bir kulüptü. Farklı şehir ve kulüplerden başarılı futbolcuları bünyesine katıyor, yurtdışı temaslar kuruyor, adeta dönemin en modern spor projelerinden biri gibi hareket ediyordu. Oyunculara İş Bankası’nda memuriyet gibi vaatlerle transfer teklif edildiği biliniyordu. Kulübün Galatasaray karşısında hızla güç kazanmasının arkasında da bu maddi ve siyasi olanaklar etkili olmuştur.

Kulübün Atatürk’le olan ilişkisi de dikkat çekiciydi. Kulüp başkanının Atatürk’ün eski yaveri Cevat Abbas Gürer olması, kulübün isminin bizzat Atatürk tarafından “Güneş” olarak değiştirilmesi ve kulübe yaptığı ziyaretler bu ilişkiye sembolik bir güç kazandırdı. Kulüp belgelerinde sıkça Atatürk vurgusuna yer veriliyor, amblemlerinde güneş Atatürk’ü, altı ışın ise “altı ok”u simgeliyordu. Tüm bu bağlar, Güneş’in dönemin spor politikalarına aykırı duruşuna rağmen güçlü ve meşru bir kimlik kazanmasını sağladı.

Meşhur Ayva Olayı'nın yaşandığı maçın haberi (2 Aralık 1935).

Güneş’in şaibeli İstanbul ligi şampiyonluğu

Kuruluşunun hemen ardından, siyasi desteği arkasına alan Ateş-Güneş teamüllere aykırı olmasına rağmen “güçlü bir takım oluşu” gerekçe gösterilerek 1935’te doğrudan Birinci Küme’ye alındı ve ilk iki sezon sırasıyla beşinci ve ikinci olduktan sonra 1937-1938 sezonunda İstanbul Ligi’ni şampiyon olarak tamamladı.

Ancak bu şampiyonluk, tartışmaları da beraberinde getirmişti. Çünkü lig sonunda Fenerbahçe ve namağlup Beşiktaş’la aynı puanda olan Ateş-Güneş, federasyonun uyguladığı tartışmalı averaj kuralıyla birinci ilan edildi. Özellikle Beşiktaş’ın sezonu yenilgisiz kapatmasına rağmen şampiyon olamaması, spor kamuoyunda büyük tepki yarattı.

Ateş-Güneş ile Galatasaray arasındaki rekabet ise çok daha hararetliydi. 1 Aralık 1935’te oynanan ve Galatasaray’ın 6-2 kazandığı ilk maç, tarihe “ayvalı maç” olarak geçti. Tribünlerden sahaya ayva atılan karşılaşmada tansiyon hiç düşmedi. Sonraki maçlar da benzer şekilde olaylı geçti ve bu gergin atmosfer, sonunda devletin doğrudan müdahalesine yol açtı.

4 Temmuz 1937’deki karşılaşmanın ardından İsmet İnönü, iki kulübün yöneticilerini sert bir şekilde uyardı. Bu müdahale, devletin spor üzerindeki denetimini artıracağının açık bir sinyaliydi. Güneş Kulübü’nün kapanacağına dair söylentiler dolaşmaya başlamıştı. Hatta bir ara spor şubelerinin tamamen kapatılarak sadece sosyal bir dernek olarak devam etmesi bile gündeme geldi. Bu söylentiler sadece Güneş’le sınırlı değildi; benzer şekilde Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi büyük kulüplerin de hedefte olduğu, rekabeti sınırlamaya dönük genel bir devlet politikası izlenimi doğmuştu.

Atatürk’ün vefatıyla değişen dengeler

Güneş’in varlığını sürdürebilmesi, büyük ölçüde arkasındaki siyasal desteğe bağlıydı. Ancak bu destek Atatürk’ün hastalığıyla birlikte zayıflamaya başladı. Onun 1938’deki vefatıyla siyasi dengeler hızla değişti. Devletçi kanat güç kazandı. Atatürk’ün ölümünden henüz bir ay önce, Yusuf Ziya Öniş kulübün futbol, atletizm, güreş ve denizcilik şubelerinin kapandığını açıkladı. Bu da aslında sona çoktan yaklaşıldığını gösteriyordu.

İnönü’nün Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte, devletin spor politikalarında da yön değişti. Bu yeni ortamda Güneş Kulübü’nün ayakta kalması mümkün değildi. Nitekim 1938 sonrası kulüpten bir daha ses çıkmadı. Hatta Atatürk’ün ölümünden sonra Celal Bayar ve çevresine yönelik yolsuzluk soruşturmaları başlatıldı, İş Bankası yöneticileri -Yusuf Ziya Öniş dâhil- tutuklandı. Tüm bunlar, kulübün kapatılmasının aynı zamanda siyasi bir hesaplaşma olduğu izlenimini güçlendirdi. Öniş ve arkadaşlarının daha sonra beraat etmesi ve 1950’de Demokrat Parti iktidarıyla çeşitli görevlere dönmeleri Güneş’in başına gelenlerin aslında o dönemki büyük bir siyasi çatışmanın parçası olduğunu düşündürmektedir.

Ateş-Güneş’in hikâyesi tek partili yılların hikâyesi mi?

Ateş-Güneş’in hikâyesi erken Cumhuriyet döneminde siyasi elitlerin perde arkasında yaşadıkları ayrışmanın, idare tarzlarının ve müdahale alanlarının genişliğinin canlı bir yansımasıdır. Kulübün yükselişi ve çöküşü, devlet içindeki güç dengelerinin zamanla nasıl değiştiğini gösteren iyi bir örnektir. Bayar’la temsil edilen ve Atatürk’ün desteğini arkasında alan liberal kanat zayıfladıkça, Güneş’in de sahadaki varlığı silindi. 1938’de bu siyasi desteğin tamamen kaybolması ve Atatürk’ün vefat ettiği andan itibaren İnönü’nün mutlak otoritesini tesis etmesiyle kulüp de tarihe karıştı. Türk futbolundaki profesyonelleşme ise çok partili hayata geçiş ve Demokrat Parti’nin iktidarı sonrası gerçek anlamda hayat bulabildi.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:18
embedKaynak:https://www.yenisafak.com
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 18 Mayıs 2025 07:33 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Didim’deki tabut binaları SABAH gündeme getirmişti! CHP’li belediyeden kaçak itirafı

16 Mayıs 2025 23:33see199

Simge Sağın’dan yürek burkan veda

16 Mayıs 2025 15:25see190

Amatöre kadar düşen Süper Lig efsanesi namağlup şampiyon

17 Mayıs 2025 10:44see150

İçişleri Bakanlığı ndan 19 il için sağanak ve fırtına uyarısı Son dakika haberleri

17 Mayıs 2025 00:45see123

Temizlik artık daha kolay: Adım adım etkili ev temizliği planı

17 Mayıs 2025 09:40see121

Saraya bütçe dayanmıyor!

17 Mayıs 2025 05:57see120

İstanbul elektrik kesintisi olan yerler: 17 Mayıs 2025 Cumartesi İstanbul AYEDAŞ BEDAŞ elektrik kesinti sorgulama ekranı

17 Mayıs 2025 02:08see120

İstanbul da yapılan barış müzakereleri sonrası Ukrayna dan ilk açıklama

16 Mayıs 2025 13:26see114

Okan Buruk tan UEFA Kupası sözleri: Umarım tekrar nasip olur!

17 Mayıs 2025 18:32see114

Afyonkarahisar da 3 şampiyona birden başladı

17 Mayıs 2025 16:50see113

Hindistan da facia: Yıldırım isabet eden 15 kişi öldü

17 Mayıs 2025 19:04see113

İran: Uranyum zenginleştirmenin durdurulması kabul edilmeyecektir

16 Mayıs 2025 17:22see113

Zülfü Livaneli konserden seslendi: İmamoğlu nu ziyaret ettim hepinize selamları var

16 Mayıs 2025 23:11see113

2025 Eurovision u kazanan Avusturya oldu Sözcü Gazetesi

18 Mayıs 2025 03:03see113

İstanbul da dehşet! Doktor ile taksicinin yol kavgası cinayetle bitti! Son dakika haberleri

17 Mayıs 2025 13:47see112

Sahte pasaport ve perukla kaçış son buldu!

16 Mayıs 2025 18:15see112

Peru da 6 büyüklüğünde deprem Sözcü Gazetesi

17 Mayıs 2025 15:36see110

Meloni nin Erdoğan a hareketi fotoğraf çekimine damga vurdu

16 Mayıs 2025 15:09see109

Galatasaray camiası UEFA Kupası zaferinin 25. yıl dönümünde buluştu

17 Mayıs 2025 19:19see109

Gece Müzeciliği ne bir antik kent daha: Haziranda başlıyor

17 Mayıs 2025 21:15see109
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları