TİHV ve İHD den iktidara kolluk şiddeti çağrısı
SonTurkHaber.com, T24 kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
T24 Haber Merkezi
26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü nedeniyle açıklama yapan insan hakları örgütleri, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ile Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasına ilişkin protestoların Türkiye’de 'sokağa taşan işkenceyi' bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladılar. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), endişe verici boyuta varan kolluk şiddetinin cezasız kalmaması için iktidarı ve toplumu göreve çağırdı.
Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme’nin kabulünün yıldönümü olan 26 Haziran, İşkence Görenlerle Dayanışma Günü olarak kutlanıyor. İHD ve TİHV konuyla yaptıkları açıklamada, savaş tehdidi ve otoriterleşmeyle tehdidi altındaki dünyada işkenceye hayır demenin büyük önem taşıdığına dikkat çektiler.
İşkencenin Türkiye’nin de tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerle hiçbir istisnası olmayan mutlak bir yasak olduğuna dikkat çeken insan hakları örgütleri, buna karşın işkence ve kötü muamelenin Türkiye’nin başat insan hakları sorunlarından biri olmaya devam ettiğini belirtiler. Artan otoriterleşmenin, keyfiliği, yasa, kural ve norm tanınama halini devletin her kademesinde yaygınlaştırdığına dikkat çeken TİHV ve İHD, işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının cezasız kalmasının, hatta yetkililerin söylemleriyle teşvik edilmesinin durumun vehametini arttırdığı vurguladılar.
İstanbul ve Van örneğiİnsan hakları örgütleri açıklamalarında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına ve Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasına yönelik protestolara yönelik kolluk şiddetine de şu ifadelerle dikkat çektiler:
“Protestolar sırasında ve sonrasında yaşanan gözaltılarda yakınlarına, avukata ve hekime erişimde kısıtlılık, hakim önüne çıkarılmakta gecikme, gözaltı süresini keyfi bir şekilde azami sınırına kadar uzatma vb. hukuki güvencelerde yaşanan ihlaller bu hakikatin son örneği olmuştur. Kolluk güçlerinin barışçıl toplanma ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları daha önceki dönemlerde görülmeyen bir boyuta varmıştır. Kolluk güçlerinin, evrensel hukukta ve ülke yasalarında tanımlanan zor kullanma yetkisinin çok ötesine geçen, kural dışı, denetlenmeyen, cezalandırılmayan, siyasal iktidar tarafından görmezden gelinen, hatta teşvik edilen bu şiddeti, sıradanlaşmış, gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir.”
"Hakkını arayan şiddet gördü"“Toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini kullanmak isteyen kadınların, LGBTİ+’ların, işçilerin, öğrencilerin, yaşam savunucularının, gasp edilen iradelerine sahip çıkmak isteyen seçmenlerin, siyasi partilerin, meslek örgütlerinin üye ve yöneticileri, insan hakları savunucuları, farklı dini cemaat ve gruplar, mülteci ve sığınmacılar bu zalimane kolluk şiddetine maruz kalmışlardır.”
"Kuyu tipi hapishaneler kabul edilemez"Hapishanelerin de işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının yoğun olarak yaşandığı mekanlar olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Son dönemde mimari yapısı ve gündelik uygulama rejimi ile izolasyon koşullarını daha da ağırlaştıran S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli yeni hapishanelerin açılması, bilhassa da Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporlarında da yer verildiği üzere, İmralı Hapishanesinde uygulanan izolasyonun özel biçimi kabul edilemezdir” denildi.
"Karşı çıkmak insan olmanın gereği"İşkencenin bu boyutta olmasının en temel nedeninin Türkiye’de uzun yıllardır süren cezasızlık politikası olduğu belirtilen açıklamada, iktidara cezasızlık politikalarına derhal son verme çağrısı yapıldı. Açıklamada, işkencenceyi önlemenin insan onuruna sahip çıkmanın, insan ve yurttaş olmanın bir gereği olduğu vurgulanarak, işkenceye karşı mücadele çağrısı yapıldı.
İHD ve TİHV, 26 Haziran 2025 itirariyle Türkiye’de Değişik Boyutlarıyla İşkence Gerçeği başlıklı bir de bilgi notu yayınladılar. Bilgi notundan kimi başlıklar şöyle:
-2024 yılında TİHV’e işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı gerekçesiyle toplam 722 kişi başvurdu. Türkiye’de doğrudan işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı için TİHV’e başvuran 697 kişiden 481’i (%69) 2024 yılı içinde işkence gördü.
-2024 yılında TİHV’e başvuran 697 kişiden 399’u (%57,2) emniyet müdürlükleri, 35’i (%5,0) polis karakolu, 70’i (%10) jandarma birimleri gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kaldıklarını belirttiler.
-TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin tespitlerine göre 2024 yılında en az 1 kişi gözaltında şüpheli şekilde yaşamını yitirmiştir.
-İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre, 2024 yılında 14’ü çocuk, 15’i gazeteci, 101’i mülteci (60’ı Geri Gönderme Merkezleri’nde) en az 501 kişi resmi gözaltı merkezlerinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldı.
- 2024 yılında TİHV’e başvuranlardan (kişilerin birden fazla birimde işkence gördüğü dikkate alınmak kaydıyla) 271’i (%38,9) açık alan ve gösteri sırasında, 214’ü (%30,7) araç içinde, 159’u (%22,8) ise ev ve iş yeri gibi mekânlarda işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldıklarını beyan
-TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2024 yılında kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu en az 3059 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış, 69 kişi ise yaralanmıştır.
-2025 yılının ilk beş ayında ise kolluk güçlerinin barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu en az 2939 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış, 119 kişi ise yaralanmıştır.
-İHD Dokümantasyon Biriminin tespitlerine göre, kolluk güçlerinin müdahale ettiği en az 191 barışçıl toplantı ve gösteride, 27’si çocuk, 46’sı gazeteci en az 2651 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz bırakılarak gözaltına alındı.
-TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin verilerine göre 2024 yılında sokakta ve açık alanda en az 126 kişi, ev baskınları sırasında en az 38 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır. 2025 yılının ilk beş ayında ise sokakta ve açık alanda en az 17 kişi, ev baskınları sırasında en az 6 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır.
- İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre, 2024 yılında resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki yerlerde 31’i çocuk, 1’i engelli en az 102 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır.
-6 Ağustos 2019 tarihinde Ankara’da kaçırılan Yusuf Bilge Tunç’tan halen haber alınamamaktadır.
-İHD’ye yapılan başvurular ve elde edilebilen diğer verilere göre 2024 yılı içinde en az 38 kişinin ajanlaştırma, kaçırılma ve tehdide maruz kaldığı tespit edilmiştir.
-İHD tarafından tespit edilebildiği kadarıyla 28 Nisan 2025 tarihi itibariyle hapishanelerde 230’u tek başına yaşamını devam ettiremeyecek durumda, 105’i desteğe ihtiyacı olan toplam 335’i ağır olmak üzere en az 1412 hasta mahpus bulunmaktadır.
-TİHV Dokümantasyon Merkezi’nin tespit edebildiği kadarıyla 2024 yılında hapishanelerde en az 51 mahpus hastalık, intihar, şiddet, ihmal vb. gerekçelerle yaşamını yitirmiştir. 2025 yılının ilk beş ayında ise aynı gerekçelerle 3 kişi yaşamını yitirmiştir.
-İHD Cezaevi Komisyonu’nun tespit edebildiği kadarıyla 2024 yılında hapishanelerde en az 13’ü intihar olarak kayıtlara geçen, en az 20 şüpheli ölüm yaşanmıştır. Ayrıca 1 mahpus yanma, 1 mahpusta hapishanede yaşanan kaza sonucu ölmüştür.
- İHD Dokümantasyon Birimi’nin tespitlerine göre söz konusu yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı 2021 yılından 11 Ekim 2024 tarihine kadar en az 501 mahpusun koşullu salıverilmeleri ‘Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nın kararlarıyla ertelenmiştir.


