Toprakla sanatın buluştuğu köy İmece usulü yapıldı, Türkiye nin en büyük çömleği bu köyde
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Bilecik'in Pazaryeri ilçesinde ‘toprağın sanata dönüştüğü’ Kınık Köyü’nde yaşayan çömlek ustası 83 yaşındaki Salim Yaşar, Bulgaristan’dan göç eden Şakir Usta’nın köye öğrettiği bu zanaatı babasından öğrendiğini anlattı.
Salim Yaşar, “Bulgaristan'dan dört aile buraya yerleşiyor. Bir müddet kaldıktan sonra Bulgaristan'a tekrar eşyalarını almak için dönüyorlar. Bu mesleği orada yapan Şakir Usta diye bir varmış. Şakir Usta'ya diyorlar, ‘biz gittik gördük, orada çömlekle ilgili maden var. İstersen beraber gidelim’. Rahmetli de geliyor buraya ve kalıyor. O günden bu yana yaklaşık 160 yıldır bu köyde çömlekçilik devam ediyor” dedi.
"BABAMIN ÇAMURLU ELLERİYLE ENSEME VURDUĞU TOKADI HALA UNUTMUYORUM"
Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan 2022 yılında 'Yaşayan İnsan Hazinesi' ödülü alan Yaşar, mesleğe ilk başladığı zamanları şöyle anlattı: “Okuldan mezun olup rahmetli babamın yanında çalışmaya başladım. O zamanlar 40 litrelik küpler yapıyorduk. Rahmetli gözünün ucuyla bakıyor bana, beğenmiyorsa iniyor tezgâhtan, güya tarif edecek bana. Çamurlu elleriyle enseme bir şaplatıyor. Ama o çamurlu el hala duruyor burada onu unutmuyorum.”
"BU TEZGÂH 1946 YILINDA KURULDU, O GÜNDEN BU YANA ATÖLYENİN DUMANI ÇIKIYOR"
Yurt dışında Almanya'da, Vietnam'da da mesleğiyle ilgili çalışmalar yapan ödüllü çömlek ustası Salim Yaşar, "1969 yılında Almanya'ya işçi olarak girdim. Orada 14-15 yıl kaldım. Bu meslekle ilgili, porselen bir marka vardı. 1984 yılında döndüm. Bu tezgâh 1946 yılında babam tarafından kuruldu. O günden bugüne kadar rahmetlinin atölyesinin dumanı çıkıyor. Bir dönem çömlekçilik çok iyiydi. 1984 yılında ülkemize plastik girdi. Plastikten sonra bizim işimiz düştü. Hep yenilik peşindeydik, değişik şeyler yaptık. Saksı yapamadık, küp yapamıyorduk, ufak aksesuara dönüştük. Bana bir imkân doğdu, 1991 yılında talep geldi bana 'Vietnam'a gider misin?' diye. Hiç düşünmeden 'giderim' dedim. Caminin minaresinden anons yaptım. 'Tayland'a işçi alınacak' diye. Bu köyde herkes çömlekçi. 6-7 kişi geldi. Almancam iyiydi, tercümanlık yapıyordum. Orada çömlekçiliği öğrettim" diye konuştu.
Çömlekçilikle ilgili birçok organizasyona katılan Salim Yaşar, anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitelere de çömlek çarkıyla giderek öğrencilere mesleğin inceliklerini aktarıyor. Yaşar, "Sağlığım elverdiği müddetçe mesleğime devam edeceğim. Yaşım ilerlemesine rağmen yorulmuyorum. Çocuklarımızın mutluluğu yorgunluğumu alıyor" dedi.
"İMECE USULÜ YAPILDI... DÜNYADA İKİNCİ, AVRUPA'DA BİRİNCİ"
Kınık Köyü, aynı zamanda Türkiye'nin en büyük çömleğine ev sahipliği yapıyor. Dünyanın ikinci, Avrupa’nın ise en büyük çömleği köye gelen ziyaretçilerin ilgilisini çekiyor. Salim Yaşar, dev çömleğin yapım hikayesini ise şöyle anlatıyor:
"Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Öğretim Görevlisi olan Ergün Arda, öğrencilik yıllarında bu köye staj yapmak için gelmişti. Atölyede bir hafta kaldı, diğer atölyede 2-3 gün kaldı derken bir ayı doldurdu. Bir ay sonra köyden gitti, okumuş, üniversiteyi kazanmış, öğretim görevlisi olmuş, 2002 yılında çıktı geldi. Çanakkale Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olmuş, dört öğrencisiyle köye geldi. Dedi ki 'Benim bu köye borcum var onu ödemeye geldik' dedi. '1989'da geldim siz bana kapınızı açtınız. Ben burada stajımı gördüm. Bir yıldan beri çalışıyorum. Burada bir küp yapalım, bu köyün simgesi olsun' dedi. Uzun sürdü yapımı. Ve bunu başardık. 3 metre 33 santim yaptık. Dünyadaki en büyük küp, 4 metre 85 santimetre. Köyün simgesi haline geldi. Köye gelenler burada fotoğraf çektiriyorlar. 6 ton çamur var ve 6 ton odun da var. Yapımı iki yıla yakın sürdü. Kınık'taki tüm çömlekçi ustaların emeği var. Biz bunu imece usulü yaptık."


