Trump, 80 yıllık düzeni yıkıyor: ABD ve Avrupa arasında tarihin en zayıf bağı Dış Haberler
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
ABD Başkanı Donald Trump ile Avrupalı merkez sağ ve merkez sol liderleri arasında, Trump'ın özellikle ikinci Başkanlık döneminde ciddi bir mesafe oluştu. Geleneksel müttefik olan Kıta Avrupası ve ABD, güvensizlik içinde ince bir çizgi üzerinde dengede kalmaya çalışan iki ortağa dönüşürken, Avrupalı liderler, ABD'li yetkililerin kendi milliyetçilik görüşlerini ve geleneksel değerlerini destekleyen partilerin iktidara gelmesi için Avrupa siyasetine müdahale etmesinden endişe duyuyor.
Başkan Trump'ın ikinci Başkanlık döneminde Avrupa Birliği'ni "düşman", "ABD'den faydalanmak için kurulmuş bir yapı" ve ekonomik rakip olarak "Çin'den daha kötü" olarak nitelendirdi.
Vance, Avrupa Birliği karşıtı politikanın dümeninde
Başkan Yardımcısı JD Vance Avrupa demokrasisini, dini ifadeleri ve muhalefeti bastırmak, seçmenlerin rızası olmadan kontrolsüz göçü teşvik etmek, seçimleri iptal etmek ve aşırı sağı sansürleyerek siyasi tartışmaları sınırlamak gibi derin kusurları olduğu gerekçesiyle suçladı.
Vance daha da ileri giderek, dünya liderlerinin müttefiklerinin içişlerine karışmama geleneğinden farklı olarak, bu bahar yapılan seçimlerde Almanya'nın siyasetine karıştı. Şubat ayında Münih'te yaptığı bir konuşmada Avrupa demokrasisine sürpriz bir şekilde müdahale etmesinin ardından, Nazi sempatizanı ve aşırı sağcı bir parti olan Almanya için Alternatif'in Başkanıyla bir araya gelerek bu partiyi destekledi.
Trump'ın göreve gelmesinden bu yana geçen aylar içinde, Trump'ın yönetiminden birçok yetkili de Birleşik Krallık, Çekya, Fransa, Macaristan, İtalya, Hollanda, Romanya, Slovakya ve İspanya dahil olmak üzere Avrupa'nın hemen her ülkesinde aşırı sağcı partilere destek verdiklerini açıkladı.
Trump yetkililerine göre bu partiler ulusal kimliği, güçlü liderleri, Yahudi-Hıristiyan değerlerini, geleneksel cinsiyet rollerini, göçmen ve İslam karşıtı politikaları destekleyen "medeniyet milliyetçiliğini" temsil ediyor.
"Liberalizme panzehir"Amerikalı muhafazakârlar, Batı'nın güvenliğini baltalayan bir tehdit olarak gördükleri liberalizme karşı en iyi panzehir olarak aşırı sağı görüyor.
Aktivist Charlie Kirk'ün öldürülmesi ve Trump yönetiminin son günlerde buna verdiği tepki ideolojik savaşı körükledi. Trump ve yetkilileri, sağ için ifade özgürlüğü talep ederken, soldan gelen ve nefret söylemi olarak adlandırdıkları söylemleri bastırma çabalarını artırdılar ve bu hafta ABD'nin önde gelen Demokrat sunucularından Jimmy Kimmel gibi popüler eleştirmenlerin programlarının yayından kaldırılmasını kutladılar.
Federal İletişim Komisyonu Başkanı Brendan Carr da düzenleyici kurumların yetkilerini Kimmel'in programını yayınlayan ABC kanalına ve programı yayınlayan yerel istasyonlara karşı kullanabileceklerini söyledi.
"Bu bir model olabilir" endişesiBazı Avrupalılar, Trump ve müttefiklerinin özellikle sosyal medyanın yönlendirdiği halk baskısı yoluyla liberal eleştirileri susturma çabalarının, Washington'dan aldıkları destekle daha inandırıcı hale gelen kendi aşırı sağcı ve popülist partileri için bir model olacağından endişe duyduklarını dile getiriyor.
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, mayıs ayında Polonya'nın Cumhurbaşkanlığı kampanyası sırasında başkent Varşova'da muhafazakarlara "Toplumlarımızı tehdit eden tehlikelerin etrafında dans edecek vaktimiz yok" demişti. Avrupa'nın liderleri "zayıf" diye uyaran Noem, "Korkuyla yönettikleri için ülkelerimizi mahvettiler. Korkuyu insanları kandırmak için kullandılar ve korkuyu özgürlükle ilgili olmayan bir gündemi desteklemek için kullandılar" ifadesini kullanmıştı. Sonuç olarak da Polonya'da Trump'ın desteklediği, AB şüphecisi aday seçimleri kazanmıştı.
Trump, Polonya'nın seçilen Cumhurbaşkanı Nawrocki'yi hem kampanyası sırasında hem de bu ay tekrar Beyaz Saray'da ağırladı.
"Avrupa siyasetine baskı yapıyorlar"
Trump yönetiminin Avrupa'nın liberallerine karşı açtığı cephe kültür, ideoloji ve ticaret üzerine öylesine şiddetli bir savaşa dönüştü ki bazı Avrupalı liderler ve yetkililer Başkan'ın yardımcılarının Avrupa'da rejim değişikliği için baskı yaptığına inanmaya başladı. Amerikalıların merkez sol ve merkez sağ hükümetlerin yerine kendi ulus, din, toplumsal cinsiyet ve kültürel değerler anlayışlarına uygun aşırı sağ koalisyonları getirmeyi hedeflediklerini düşünüyorlar.
Sadece Amerika'nın seçimlere müdahalesini değil, Trump'ın müttefiklerinin kendileri gibi düşünen Avrupalı yasa koyucularla yaptıkları toplantıları, Avrupa'daki düzenlemelerin altını oyma çabalarını, NATO müttefiki Danimarka'nın toprağı olan Grönland'a müdahalelerini ve aşırı sağcı başkan adaylarının aleyhine kararlar veren Fransız ve Rumen mahkemelerine saldırılarını da örnek gösteriyorlar.
Avrupalı yetkililer yine de güvenlik nedeniyle Washington'u yanlarında tutmak istiyor. İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan üst düzey bir Avrupalı yetkili, Trump ve Vance'i kamuoyu önünde pohpohlayan Avrupalı liderlerin içişlerine müdahalelerinden dolayı özel olarak öfkelendiklerini belirtiyor.
Chatham House'un eski direktörü Robin Niblett, "Vance ve takipçileri, gerçek bir devrimin öncüsü olduklarına inanıyorlar. Avrupa'da rejim değişikliği peşindeler" düşüncesinde.
Hollandalı tarihçi ve eski bir siyasetçi olan Luuk van Middelaar, "Avrupalılar ABD'deki muhafazakar ekosistemin gücünü hafife alıyor. İdeologlar yerlerini aldılar ve bu gücü yeni bir Batı düzeni inşa etmek için kullanmak istiyorlar" dedi.
Bir 'medeniyet ittifakı'Trump yönetiminin Avrupa hakkındaki duyguları, yanlışlıkla bir gazetecinin de dahil olduğu özel bir sohbet grubundan gelen mesajların ortaya çıkmasıyla açığa çıktı. Savunma Bakanı Pete Hegseth, Vance'in Yemen'deki saldırılara atıfta bulunarak "Avrupalıları tekrar kurtarmaktan nefret ediyorum" diye yazmasının ardından Avrupalıları "Acınası" olarak nitelendirdi.
Ancak Trump'ın yardımcıları ve takipçileri amaçları konusunda pek de utangaç değil.
Dışişleri Bakanlığı'nın Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışma Bürosu'nda kıdemli danışman olarak görev yapan Samuel D. Samson, mayıs ayı sonunda Avrupa'da siyasi olarak benzer düşünen ittifaklara çağrıda bulunan bir makale yayınladı.
Avrupa hükümetlerinin ABD'ye karşı saldırgan bir kampanya yürüttüğünü, bu kampanyanın "ulus, kültür ve gelenek bağlarını" zayıflattığını ve "Amerikan güvenliğini giderek daha fazla etkilediğini" yazan Samson, Vance'den ilham aldığını söyledi.
Trump yetkilileri Avrupalı milliyetçi sağın liderleriyle, Samson'un ifadesiyle, "ortak kültür, inanç, aile bağları, savaş zamanlarında karşılıklı yardımlaşma ve hepsinden önemlisi ortak bir Batı medeniyet mirası" üzerine kurulacak bir "medeniyet ittifakı" kurmak istiyor.
Diğer yönetim yetkilileri de Fransa'nın aşırı sağcı Ulusal Ralli partisinin lideri Marine Le Pen'in suçlu bulunmasını kınadı. Ayrıca Birleşik Krallık ve diğer Avrupa ülkelerinin nefret söylemini düzenlemeye yönelik çabalarını da sert bir dille eleştirdi. Elon Musk, Trump'a danışmanlık yaparken Almanlara merkez partileri bir kenara bırakıp Almanya için Alternatif'i seçmeleri çağrısında bulundu.
"Avrupa Birliği de Trump'ın hedefinde"İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan üst düzey bir Alman yetkili, bu partinin şubat ayında Vance ile yaptığı görüşmenin güvenilirliğini arttırdığını ve seçimi kıl payı kazanan merkez sağ aday Friedrich Merz'i özel olarak kızdırdığını söyledi.
Bazı Avrupalı yetkililer, Vance ve onun daha genç, daha muhafazakar ve ideolojik takipçilerinin Cumhuriyetçi Parti'yi devralacaklarını düşündüklerini söylüyor.
Avrupa Birliği'nin kendisi de Trump destekçilerinin başlıca hedeflerinden biri. Heritage Foundation'ın başkanı ve Trump yönetiminin müttefiklerinden Kevin D. Roberts, Avrupa Birliği'ni düzenli olarak "dünyanın herhangi bir yerindeki ulus-devletin en saldırgan ve tehlikeli düşmanı" olarak nitelendiriyor.
Liderlerini demokratik yönetişimi geçersiz kılmakla ve refah harcamaları ve düzenlemeler lehine kasıtlı olarak yavaş büyümeyi tercih etmekle suçluyor.
Heritage Vakfı Margaret Thatcher Özgürlük Merkezi Direktörü Nile Gardiner, "Trump'ın Avrupa'ya yönelik stratejisi devrim niteliğinde. Büyük resim Batı medeniyetinin kendisini savunmaktır ve bu Avrupa projesine meydan okuyan ilk yönetimdir. Trump, ABD'nin ilk Avrupa şüphecisi Başkanı" ifadesini kullandı.
Trump'ın gümrük vergisi talepleri ve Avrupa'nın Rusya-Ukrayna Savaşı ve Ukrayna'nın geleceği konusunda sorumluluk alması yönündeki ısrarı, zaten yüksek borç ve yavaş büyümeden etkilenen Avrupa ekonomilerine zarar veriyor.
Avrupa Birliği ticaret yetkilisi Sabine Weyand, Avrupa'nın ticaret konusunda verdiği tavizlerin müzakereye değil korkuya dayandığını söyledi:
"Rusya Ukrayna'da savaş yürütürken ABD ile güvenlik işbirliğini sürdürme ihtiyacı hayati. Avrupa kıtasında bir kara savaşı var ve biz tamamen ABD'ye bağımlıyız. Üye devletler, Avrupa'nın karşı tedbirleri sonucunda daha fazla gerilmin tırmanması riskini almak istemediler. 1945 sonrası ekonomik düzen sonsuza kadar yok oldu."
ABD'nin artık güvenilir bir müttefik olduğuna inanmayan Avrupalı yetkililer, Avrupa'nın rehavetten kurtulması gerektiğini belirtiyor.
Avrupalı liderler, "Avrupa, 1945 sonrası düzenin yerini alacak sistemi şekillendirme şansını kaybediyor. Evrensel hak ve değerlerin izini kaybetmeyecek bir vizyona ihtiyaç var" yorumunda bulunuyor.


