Tüm çocuklar neden insanın içinde ne var? kitabını okumalılar?
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak açıklama yapıyor.
“Çocuk kitapları okumak, yaşama bir sanatçı duyarlılığıyla bakmaktır. Hayal gücü ön yargılardan arınmış, risk almayı becerebilen, saçmalamakta korkmayan bünyelerde hızla filizleniyor. Çocukluk dönemi en çok soru sorulan, merak edilen ve hayal gücünün etkin olduğu bir dönem.”
“Özgür ve yaratıcı düşünceler içlerinde filizlenirken onları sanatla, sporla, kitaplarla, gözlem ve deneyimlerle beslemek çok önemli. Her şeye sahip ve tüketim döngüsüne hızla giren bir çocuk sorun çözme becerisini kullanmaya gerek duymayacak ve yaratıcılığını geliştirmesi güçleşecektir diye düşünüyorum.

Eğitimci/yazar Saliha Demir ile çocuk edebiyatını ve kurucusu olduğu Kapadokya Edebiyat Buluşmaları’nı konuştuk.

Hocam Saliha Demir kimdir?
Ankara Gazi Anadolu Lisesinden mezun olduktan sonra lisans eğitimimi Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda tamamladım. Lise ve üniversite yılları boyunca edebiyat, tiyatro ve resim sanatıyla ilgilendim. Bu ilgi alanlarımın sürdürmekte olduğum öğretmenlik mesleğine önemli katkıları oldu. Gazi Üniversitesinde Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi ve Denetimi; Hacettepe Üniversitesinde Uzaktan Eğitimde Bilişim Teknolojileri alanlarında yüksek lisans yaptım. TED Ankara Kolejinde sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Hacettepe Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü Sınıf Eğitimi alanında doktora çalışmalarımın tez dönemindeyim. Çocuk edebiyatı alanında araştırmalarımı sürdürüyorum. Sanal Gerçeklik Defteri, Tersyüz ve Salyangoz, Şiirlerle Öykülerle Cumhuriyet (Bölüm yazarlığı: Begonvil öyküsü), Yaman’ın Tarhana Kavanozu, İnsanın İçinde Ne Var? kitaplarının yazarıyım. Yirmi yazar adayına altı ay boyunca çocuk edebiyatı eğitimi vererek Kendi Yolunda Öyküler kitabının geliştirici editörlüğünü yaptım. 2025 yılında yayımlanacak olan üç adet kitabımın hazırlık aşamasındayım. Şiirlerim, öykülerim Dil Derneği’nin Çağdaş Türk Dili Dergisi, Distopya Dergi ve Suaremag gibi dergilerde yayımlanmaktadır. Eğitimcilere, üniversite öğrencilerine çeşitli konferans ve kongrelerde yaratıcılık, yaratıcı yazma, çocuk edebiyatı, çocuk kitaplarının ders içeriklerinde kullanılması üzerinde yüz yüze ve çevrim içi eğitimler vermekteyim. Köy öğretmenlerine yönelik sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktayım. Çocuklarla nitelikli çocuk edebiyatı eserleri çerçevesinde söyleşi ve atölyeler düzenlemekteyim. Temmuz 2025’te dördüncüsü düzenlenecek olan Kapadokya Edebiyat Buluşmalarının kurucusu ve koordinatörüyüm. Evli ve iki çocuk annesiyim.
Çocuk edebiyatı hayatınıza nasıl girdi?
Küçük yaşlardan beri sanatın farklı alanlarına ilgi duyuyorum. Yaşamın anlamını sanatta görüyor, sanatsız bir ömür düşünemiyorum. Bu durum zaman zaman yaptığım bir resme, dinlediğim bir müziğe, yazdığım bir yazıya yansıyor. Uzun yıllar tiyatro ile ilgilenmiş olmak da üretimlerimi olumlu biçimde etkiliyor. Çocuk edebiyatı bu sanatların çok önemli parçalarını bünyesinde barındırıyor. Sınıf öğretmeni olduğum için de çocuklar için okumak ve yazmak hem sorumluluk hem de keyifli bir uğraş haline geliyor. Bundan dolayı çocuk edebiyatının hayatıma nasıl girdiğini tanımlamaktan ziyade onu besleyen bütün sanat dallarıyla küçük yaşlardan itibaren kucaklaştığımı söyleyebilirim.
Okuyucuyla buluşan ilk kitabınız hangisi? Onu yazma fikri nasıl doğdu anlatır mısınız?
Okurlarla buluşan ilk kitabım “Sanal Gerçeklik Defteri”. 2013 yılında “Sihirli Defter” adında bir öykü yazmıştım. Öykünün resimlemelerini de yapmıştım ancak “sihir” sözcüğünü kullanmak istemediğim için bu projeyi hayata geçirmemiştim. Öyküdeki karakterler kendi resim defterlerinin içine dalıp resimlerin içindeki olayları yaşıyorlardı. Kurgunun bu hali bana yeterli gelmemişti. Şimdi geriye baktığımda iyi ki bu öykünün üstünü kapatmışım, diyorum. 2021 yılında pandeminin olduğu sene teknolojik araçlarla ilgili bir eğitimdeyken birdenbire kafamda bir ampul yandı. Çalışma defterime “Sanal Gerçeklik Defteri” yazdım. Sekiz yıl önce yazdığım öyküyü yeniden ortaya çıkarıp kurgusunu teknolojik gelişimlere uyarlayarak ütopik olmaktan çıkarmaya karar verdim. Çünkü bizim hayale, büyüye, sihre dalan çocuklara değil teknolojiyi etkili kullanan, teknolojik araçlarının üreticisi olabilen lider çocuklara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Öykünün içine dronlarla alışveriş yapma, sanal gerçeklik teknolojilerini kullanma gibi durumlar koyarak günümüz çocuklarının ilgisini çekebilecek ögelere yer vermeye çalıştım. Okurlarla yaptığımız söyleşilerden bunun isabetli bir karar olduğunu görüyorum.
Kitabınızın çocuklara ve ailelere nasıl katkı sağlayabileceğini düşünüyorsunuz?
Teknolojinin bu kadar hızlı geliştiği bir zamanda bireylerin birbirini anlaması ve empati kurması daha çok önem kazanıyor. “Dijital yerli” olarak tanımlanan günümüz çocuklarının teknolojik gelişmeleri anlayış biçimleri, içerikleri sorgulamadan hızla yaşamlarına entegre etmeleri olumlu ve olumsuz birçok sorunu beraberinde getiriyor. Teknolojiyi kullanan değil, teknoloji ile var olan bir nesil ile karşı karşıya olma durumu ebeveynler açısından kaygılar doğurabiliyor. Kimi ebeveynler dijital platformlara sınırsız ve kontrolsüz erişim hakkı sunarken kimileri de çocuklarını izole etme eğilimi gösteriyor.
Kitapta teknolojik gelişmeler, karakterler aracılığı ile nesnel bir tutumla ele alınmaya çalışılıyor. İso karakteri duygusal zekâyı temsil eden, sanatla ilgilenen, hayal gücü gelişmiş, risk alabilen bir karakter olarak yer alıyor. Meri karakteri ise mantığı, matematiği temsil eden, yaşamdaki tat alma, duyma gibi daha somut ögeler üzerinde ilgileri olan bir karakter olarak tasarlanıyor. Ailenin zaman ve mekân ile ilgili durumlarda gerçekçi sorgulamalarına yer veriliyor. Bilinçli bir ebeveyn yapısında oldukları olay örgüsünde didaktik olmayan yollarla gösterilmeye çalışılıyor.
Günümüzde ihtiyacımız olan yargılayıcı veya komplo teorisyeni olmak yerine portallar arasında kol kola girip çocuklarıyla birlikte yolculuk edebilecek ebeveyn tutumudur. Teknolojinin imkânlarından yoksun bırakılan çocukların zamanın gerçekliğini algılaması zor olduğu düşünülmektedir. Bunula beraber oyunlara, videolara, dijital platformlara küçük yaşlardan itibaren fazlasıyla maruz kalan çocuklarda duyuşsal, bilişsel ve psiko-motor becerilerin gelişimi noktasında önemli sorunlar ortaya çıkabileceği de belirtilmektedir. Her yaş grubuna göre farklı tedbirler alınması kaçınılmazdır. Bir yandan da ebeveynlerin bilinçli olması bu durumda tek başına yeterli olmamakta çocukların da teknolojinin salt tüketicisi olmaktan çok üreticisi konumuna geçmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Bunun nasıl olabileceği konusunda öykünün kurgusunda çocukların yaratıcılığına güvenme vurgusu yapılmaktadır.
Kitabınızda hayal gücü çok önemli bir yer tutuyor. Çocukların hayal güçleri hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Hayal gücü ön yargılardan arınmış, risk almayı becerebilen, saçmalamakta korkmayan bünyelerde hızla filizleniyor. Çocukluk dönemi en çok soru sorulan, merak edilen ve hayal gücünün etkin olduğu bir dönem. Sınıf öğretmeni olarak çocuklarla birlikte fazlasıyla zaman geçirme şansım oluyor. Onların yaratıcılık süreçlerini gözlemlemek, temiz zihinleri ve her şeyi, herkesi sevmeye hazır kalpleriyle ürettiklerine şahit olmak eşsiz bir duygu. Ebeveyn ya da eğitimci olarak onların bu önemli yıllarında etkili bireyler olmak büyük sorumluluk gerektiriyor.
Özgür ve yaratıcı düşünceler içlerinde filizlenirken onları sanatla, sporla, kitaplarla, gözlem ve deneyimlerle beslemek çok önemli. Her çeşit kursa yönlendirip zamanlarını sürekli planlıyor olmaktan asla bahsetmiyorum. Hayal gücünün gelişmesi ve yaratıcı eylemlere dönüşebilmesi için çocukların sıkılacak zamana ihtiyacı var. Biraz da ihtiyaç duymak, bir şeylerden yoksun olmak hayal etmeyi teşvik eden durumlardan diyebilirim. Her şeye sahip ve tüketim döngüsüne hızla giren bir çocuk sorun çözme becerisini kullanmaya gerek duymayacak ve yaratıcılığını geliştirmesi güçleşecektir diye düşünüyorum.
Yazarken nelerden ilham alırsınız? Belirli bir yazma rutininiz var mı?
Zihnim sürekli üretim halinde ve bu durum bazen dalgın görünmeme sebep olabiliyor. Gördüğüm her nesne, tanıştığım her insan, incelediğim her sanat eseri, okuduğum her kitap aklımın içinde yeni sahneler açılmasını sağlıyor. En güçlü ilhamları öğrencilerimin konuşmaları, hareketler ve davranışlardan yakalıyorum. Çocuk karakterlerini şekillendirirken bu gözlemlerim çok yararlı oluyor. Küçük yaşlardan itibaren hem okuyup hem çalıştığımdan farklı karakterlerdeki insanları tanıma, farklı mekanlardaki yaşantıları deneyimleme şansım oldu. Yeni bir öykü, şiir ya da kitap fikri aklıma geldiğinde kurşun kalemle çizerek ve yazarak defterimde bir taslak oluşturuyorum. O taslaklar olgunlaşma zamanını bekliyor. Bilgisayara geçirmek için acele etmiyorum. Çok ilginç taslaklarım oldu. Örneğin bir kafenin servis kağıdına, kâğıt bir bardağa yazıp çizdiğim zamanlar oldu. Çok kalabalık yerlerde yazdığım da oldu. Ama taslakları ana metne dönüştürürken biraz yalnızlığa ihtiyaç duyuyorum. Öykü bitene kadar çalışmanın başından kalkmamayı tercih ediyorum. Bir de yazdığım öykünün konusu ile ilgili yazılmış bütün eserlere ulaşmayı, onları inceleyip okumayı ihmal etmiyorum. Çünkü okurların bir öyküye ayıracağı zamana saygı duymak gerektiğini, onların yeni bir öyküyle buluşturmanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Çocuk kitapları okumak tek bir cümle olsaydı ne olurdu?
Çocuk kitapları okumak, yaşama bir sanatçı duyarlılığıyla bakmaktır.

Kapadokya Edebiyat Buluşmaları kurucususunuz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve nasıl devam ediyor? Neler yapıyorsunuz?
Kapadokya Edebiyat Buluşmaları, edebiyat ve ilişkili olduğu disiplinler ile ilgili düşünen, emek veren, üretim yapan herkesi bünyesinde toplamayı amaçladığımız etkinlikler bütünüdür. Kapadokya tarihi değerinin yanı sıra her yönüyle sanatı çağrıştıran büyülü bir atmosfer sunduğu için buluşmalarımızın merkezinde yer alıyor. Buluşmalar çerçevesinde okur yazar buluşmaları, söyleşiler, atölyeler, sanat performansları, sergiler düzenliyoruz. Ülkemizin dört bir yanından katılımın sağlandığı buluşmalarda akademisyenler, yazarlar, çizerler, öğretmenler, yayınevi temsilcileri, sanatçılar bir araya gelerek okuryazarlık gelişiminin desteklenmesi ana amacıyla paylaşımlarda ve bilgi alışverişinde bulunuyor. Buluşmaların başka bir amacı da dezavantajlarından dolayı kitaba ulaşamayan çocukları nitelikli eserlerle buluşturmak, eğitim ve edebiyat fakültesi öğrencilerine öğrenme olanakları sağlamak. Her geçen gün büyüyen ailemizle daha nice festivaller ve kamplar düzenlemeyi diliyoruz.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

