Tuncer Bakırhan dan muhalefete tepki: 3 günde itirafçı olacak kişi Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
DEM Parti Ankara İl Örgütünün, TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nın Kongre Merkezi'nde düzenlediği ''Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları'' programına DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan katıldı. Bakırhan, programın açılışında şunları söyledi:
'3 GÜN İÇERİDE KALSA İTİRAFÇI OLACAK KİŞİ'"- Direkt 'Gençlerin tabutları gelsin' denilmiyor ama 33 yıldır cezaevlerinde yatan insanlar niye çıktı deniliyor? Yahu, bu adaletsiz ve hukuk sistemi bu cezayı vermiş. 33 yıl dile kolay. 3 ayda tarumar olanlar bunu söylüyor. 3 gün içeride kalsa itirafçı olacak, salya sümük ağlayacak, 'beni kurtarın' diyecek olanlar; 33 yıl yatan insanlar 'neden bırakılıyor' diyor. Anlamakta gerçekten insan zorluk çekiyor.
- Dünyada en utanç verici şey nedir derseniz, barışa karşı çıkmaktır derim. Barışa karşı çıkmaktan daha utanç verici bir şey olabilir mi? İktidar medyasını da anlattım; onlar zaten yeni bir şey anlatıyorlar, ne anlattıklarını biz de anlamaya çalışıyoruz. Aynı dil, hiç bir değişim yok, hiç bir çaba yok. Barış sanki sadece Kürtlerin işidir gibi bir şey var. Bizim dışımızda sahada olan yok, kafa yoran yok. Yani haksızlık yapmak istemiyorum, sizin gibi dostlar bu parantezin dışındalar. Onlar da ekranlarda savaş seviciliği yapıyorlar. Suriye’de Süveydâ’da bir şey oluyor, aman ha buradaki gelişmeler Kürdün hak almasını sağlayabilir. Var yok Kürt. Varsa yoksa Kürdün elde edeceği haklar ve statü gibi garip bir ülkede yaşıyoruz."
'SAVAŞ SESİYLE MUTLU OLANLAR VAR'"- Barış dinen de helaldir, din barış üzerine kuruluyor. Dinde herhalde en fazla geçen kelimelerden birisi barıştır. Toplumsal olarak da halktır. Kürtlerin barış araması ya da başka bir toplumsal zeminin barış aramasından daha doğru bir şey olamaz. Ekonomik olarak da aslında gençlerimize geleceğimize yapacağımız en büyük yatırımdır barıştır. O yüzden biz bu barış sürecinde ısrar edeceğiz. Barışı konuştuğumuz kurucu unsur dediğimiz yüzyıl önce; aslında birçok şeyin tartışıldığı kararlaştırıldığı bu zeminde yüzyıl sonra maalesef savaş sesiyle mutlu olanlar var.
- Barışın mutsuz ettiği bir zemin var. Barış insanları niye mutsuz eder? Onu anlamakta insan zorluk çekiyor. Düşünün, cezasını yatmış, üstüne çok fazla kitap okuduğu ya da halay çektiği için birkaç yıl fazladan yatırılmış insanların bile tahliye edilmesini sindiremeyen bir yaklaşım var. Bunu muhalif olarak tanımlayacağımız çevrelerin yapması biraz garip. Neredeyse Kürt'ün dilinin onurunun yerle bir edildiği bir yarış var."
'MUHALİF MEDYANIN DURDUĞU YER YANLIŞ'"- Bu süreç öyle bir süreçtir ki; sadece siyasi partiler, siyasi parti başkanlarının bir araya gelmesiyle, TBMM’de kurulacak bir komisyonla yürüyecek bir süreç değil. Aksine bununla birlikte sivil toplumun, meclis dışındaki örgütlü zeminlerin de aktif katılacağı birlikte yürüteceğimiz bir süreçtir. Bu sadece Kürtlerin yürüttüğü ya da sadece Kürt sorunun konuşulduğu bir süreç değil.
- Haklısınız dışarıda başka bir algı var, kamuoyunda başka tartışmalar yürüyor. Medyanın bir kısmı ülke bölünüyor diye başlık atıyor, deyim yerindeyse öküz altında buzağı arıyorlar. 3 sayfalık bir metin içerisinde iki kelimeyi cımbızlayıp onun üzerinden bir algı oluşturuyorlar. Bizi çok şaşırttı. Muhalif medyanın durduğu yer gerçekten bu olmamalıydı. İktidar medyasını anlatmaya gerek yok. Onlar zaten sanki yeni bir şey icat edilmiş, dünyada ilk defa böyle bir süreç tartışılıyor gibi savaş seviciliği yapıyorlar. Henüz dilleri değişmedi. Henüz barış ve demokratik toplum çağrısına uygun bir dil kullanılmıyor.
- Ama biz bunu toplumla halkla, emekçilerle aşmaya çalışıyoruz. 2 bine yakın toplantımızda 10 binlerce insanla bir araya geldik. Çok rahat tartışabiliriz, konuşabiliriz, eleştirilerimiz çok rahat yapabilirsiniz. Yüz yüze direkt muhataplardan konuşmak bence değerini kıymetlidir."


