Türk aktivistler hafızalara kazındı: Zulme karşı canlarını ortaya koydular Dünya Haberleri
Yenisafak sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
İsrail’in Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü abluka ve soykırıma karşı dünyanın dört bir yanından gelen tepkiler, insanlık vicdanının ölmediğini gösterdi. Sözleriyle, direnişleriyle gündeme gelen Türk aktivistler, bazı eylemlerin sembolü oldu. Kimisi uluslararası sularda yardım taşıyan bir gemideydi, kimisi işgal altındaki topraklarda zulme uğrayan Filistinlilerin ardında duruyordu, kimisi de kalemiyle zalimi ifşa etti. Onların ortak bir amacı vardı, zulme karşı durmak. Bu cesur isimler ise İsrail ve destekçileri tarafından baskıya, gözaltına ve hatta şehadete maruz kaldı. Ancak yaşadıkları tüm zorbalıklara rağmen hak bildikleri yoldan dönmedi. Onlar Filistin halkının onuru ve özgürlüğü için adaletin timsali oldu.
BARIŞ GEMİSİNDE DİRENİŞİN SESİ
Almanya doğumlu 37 yaşındaki insan hakları savunucusu Yasemin Acar, yıllardır ırkçılığa, mülteci karşıtlığına ve adaletsizliğe karşı aktif mücadele veren bir isim. Ukrayna savaşında 15 bin mülteciye yardım sağlayan Acar, şimdi de Filistin için yola çıktı. Gazze’ye insani yardım taşıyan Madleen gemisinde yer alarak İsrail ablukasını kırmak isteyen Acar, İsrail ordusunun müdahalesine maruz kaldı. Madleen’in barışçıl yolculuğu zorbalıkla engellenmeye çalışılsa da Acar gibi aktivistlerin cesareti dünya vicdanını uyandırdı.
“BU BİR İNSANLIK GÖREVİ”
Madleen gemisinde bulunan bir diğer Türk ise Osmaniye kökenli Hüseyin Şuayb Ordu idi. Almanya’da yaşayan, sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol alan Ordu, gönüllülük ruhuyla hareket etti. Eşiyle birlikte Özgürlük Filosu’na katılan Ordu, “Çocuk cesetlerini görmek dayanılmaz. Bu bir insanlık görevi” sözleriyle yola çıktı. Hedefi, Gazze’ye insani yardım koridorunun açılmasıydı. Ancak İsrail’in müdahalesiyle o da diğer gönüllüler gibi engellemelere maruz kalarak gözaltına alındı.
FİLİSTİN YALNIZ DEĞİL
Antalya doğumlu, Washington Üniversitesi mezunu Ayşenur Ezgi Eygi ise zalime karşı en büyük bedeli ödedi. Psikoloji ve Orta Doğu Dilleri alanlarında eğitim alan Eygi, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilere destek verirken İsrail askerleri tarafından katledildi. Filistin’in hakkını savunmak için gittiği topraklarda canını veren Ayşenur, adalet uğruna şehit düşen bir onur abidesi olarak tarihe geçti. Arkasında bıraktığı mesaj ise, Filistin’in Yalnız olmadığıydı.
SOYKIRIMI YAZDI GÖZALTINA ALINDI
ABD’de Tufts Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Rümeysa Öztürk ise Filistin’de yaşanan soykırımı dile getirdiği için hedef alındı. Kaleme aldığı bir destek yazısı nedeniyle ICE ajanları tarafından Boston’da gözaltına alınan Öztürk, Fulbright bursuyla ABD’ye gitmişti. Evinden iftara gitmek üzere çıktığı sırada yüzleri maskeli ajanlar tarafından durdurulan Rümeysa, hakikati yazmanın bedelini zorbalıkla ödedi. Gazze’de yaşanan zulmü dile getiren Öztürk de adaleti savunmaktan geri adım atmadı ve bunun bedelini ağır bir şekilde ödedi.
ZORBALIKLAR ONLARI YILDIRMADI
Filistin’deki adaletsizliğe ve işgale karşı ses çıkaran bu isimler, dünyanın görmezden geldiği zulme karşı vicdanlarıyla direndi. Onlara gözdağı vermek isteyen İsrail ve destekçileri, kimi zaman gemileri durdurdu, kimi zaman hayatlarını söndürdü, kimi zaman kelepçeyle susturmaya çalıştı. Ancak hiçbiri yaşadıkları bu zorluklardan geri adım atmadı. Çünkü inandıkları bir hakikat vardı ve vicdanları onları harekete geçirmişti. Onlar susturulmak istenen bu hakikatin gür sesleri oldu.


