Türkiye de sahte kayısı şoku Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Malatya’da don felaketi kayısı, badem, ceviz ve kiraz ağaçlarını tamamen yaktı. Etkilerinin 2026’da da süreceğini belirten CHP’li Veli Ağbaba, “Sahte kayısı furyası başladı; Özbekistan ve İran’dan gelen düşük kaliteli ürünler Malatya kayısısı etiketiyle piyasaya sürülüyor, bu da hem iç piyasayı hem ihracatı vuruyor” dedi.
TÜRKİYE BÜYÜK TEHLİKE ALTINDATürkiye'nin büyük tehlikede olduğunu söyleyen Ağbaba, "Türkiye'de kayısının ithalatı yasak. Özbekistan, İran gibi ülkelerden Türkiye'ye kaçak yollardan kayısı getirildiği söyleniyor. Üzerinde Malatya kayısısı yazıyor ama bakınca kalitesinden anlaşılıyor. Bu iş umarım atlatılır ve eğer 1 yıl kayısı tutmazsa ihracatımız darbe alır." dedi.
Sahteciliğe karşı bakanlıkla iletişime geçtiklerini ifade eden Ağbaba, "Ticaret Bakanlığı'yla iletişime geçtik, durumu izah ettik. Başka ülkelerden gelip kalitesiz kayısılar, Malatya kayısısına darbe vuruyor. Tüm dünyaya Malatya kayısısı diye gönderiliyor. Bu durum imaj açısından kötü. Türkiye pazarında da yer alıyor. Bu ürünler kontrolsüz şekilde piyasaya sürüldüğü için sahtecilik artış durumda.
Sadece kayısı değil, diploması sahte, köftesi sahte. Adeta sahtekârların yaşadığı bir Cumhuriyet’e dönüşmüş durumda. Bunun önünde denetimsizlik, başıboşluk yer alıyor. Kendini muhafazakâr olarak ifade eden ülkede domuz eti tüketimi hiç olmadığı kadar artmış durumda. Nereye gidiyor bu? Kim yiyor bunları? Köfteye katılıyor, et ürünlerine katılıyor. Malatya kayısısı da böyle sahtelikle karşı karşıya. Sadece lafta muhafazakârlık, lafta dürüstlük." değerlendirmesinde bulundu.
KAYISI İTHALATININ YÜZDE 80'İ MALATYA'DANMalatya'daki kayısının yüzde 100'ü donda etkilendi. Badem, ceviz ve kirazı da yaktı. Ağaçların dalları yanmış durumda, donun etkileri 2025'te değil, 2026'da da devam edecek.
Malatya kayısısı don vurmadan önce 150 liraydı. Dondan sonra bir anda 450 liraya yükseldi. Bu fiyatların çiftçiye etkisi olmadı. ABD'den Brezilya'ya kadar ihracat yapıyoruz. Dünya kuru kayısı ihracatının yüzde 80 ila yüzde 90'ını Malatya karşılıyor. Malatya kayısısının kalitesi yüksek ve raf ömrünün uzun olması artı avantaj sunuyor.
ÇİFTÇİ SAYISI 24 YILDA 3 MİLYON AZALDIÇiftçi sayısındaki düşüşe dikkat çeken Ağbaba, "2001 yılında 65 milyon nüfus varken, çiftçi sayısı 7,5 milyon civarındaydı. Şimdi nüfus 85 milyon civarında, neredeyse 20 milyon arttı. Oransal olarak baktığımızda çiftçi sayısı düşüyor. Bunun sebebi, genç nüfus artık tarım yapmıyor. Fidan pazarlarını gezdiğimizde ortalama müşterimizin 60 yaş ve üstü olduğu söylendi. Gençler tarımdan kopmuş durumda. Çünkü daha önceden insanlar arpadan, buğdaydan evini geçindirip, traktörünü, evini alırken; şimdi 500 dönüm ekin ekerek yaşamasını sürdürmesi mümkün değil.
Genç nüfus şehirlere göç ediyor. Bunun sebebi tarıma bakış. Tarım ülke üzerinde yük gibi gözüktü. Saman bile ithal. Hayvancılıkta öyle oldu. Türkiye artık eti başka ülkelerden satın alır oldu." ifadelerini kullandı.
Çiftçi açısından fiyatların düşük, tüketici açısından yüksek olduğuna vurgu yapan Ağbaba, "Şeftali yemeyen, kiraz yemeyen insanlar var. Niye? Fiyat pahalı olduğu için. Üreten için pahalı değil, ama alan pahalı. Satan için ucuz. Bir gıda kriziyle karşı karşıya Türkiye. Ne yapılmalı? Derhal çiftçiye destek olunması lazım. TARSİM'in kapsamının genişletilmesi lazım. Borçların ertelenmesi lazım.
Gelişmiş ülkelerde çiftçiye devlet destek verir. Bizim devletimiz de destek vermeli, krediler faizsiz olmalı. Mazottan vergiyi kaldırması lazım. Tarım Bakanlığı'nın en önemli görevlerinden birisi çiftçiyi yönlendirmesi. Böyle birkaç yıl daha giderse, o 4,5 milyon çiftçimiz yarı yarıya düşer ve her yıl çiftçi sayımız azalmaya devam eder." dedi.
YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM KALMADIEskiden tarımda kendine yeten ülkelerden biri olduğumuza vurgu yapan Ağbaba, "Bu siyasetle ilgili bir durum. AKP bunu siyaset olarak gördü. İneği Çek Cumhuriyeti'nden ithal ediyoruz, eti Brezilya'dan Arjantin'den alıyoruz. Sen çiftçiyi kendi üzerinden yük olarak görürsen, çiftçiyi desteklemezsen olacağı bu. Sadece tarıma yönelik değil, Türkiye'nin tamamında bir plansızlık var. Çiftçi bilgilendirilmiyor. Bu yaşadıklarımız sürpriz değil. Dışa bağımlı, her şeyini dışarıdan ithal eden, kendi çiftçisini desteklemeyen, tarımı yok etmeye çalışan bir siyasetin ürünü bu yaşadıklarımız." dedi.
Ekili alanlara vurgu yapan Ağbaba, "Çiftçi sayısı düşerken, ekili alan sayısı da düştü. Malatya'da bir yılda 2 milyon kayısı ağacı kesildi. İnsanlar tarımda gelecek göremediği için kesmek zorunda kaldı. Büyük bir tehlike. Bu sadece kayısı değil, fındık, üzüm her şey tehlike altında." dedi.
ÇİFTÇİNİN MALİYETİ ARTTIHasat zamanının eskiden köylerde bayram olduğunu söyleyen Ağbaba, "Artık insanlar petrole küçük bidonlarla gidip mazot alabiliyor. Çok mecbur olmadıkça traktörü dışarı çıkaramıyorlar. Sadece mazot değil, ilaç maliyetleri, gübre fiyatları artmış durumda. Tarımda girdi maliyetlerini karşılaştırdığımızda dolara vurun, mazota vurun, hangisine vurursanız vurun, çiftçinin alım gücü düşmüş durumda. Eskiden Malatya'da kayısı tuttuğu zaman çarşı şenlenirdi. İnsanlar daire alırdı, traktör alırdı. Şimdi müteahhitler sorun, bir tane ev alan yok. İlk kez kayısı Malatya'da para etti, o da çiftçinin cebine girmedi." ifadelerini kullandı.
ÇİFTÇİ BORÇLA EKİYORÇiftçilerin borçlanmasına dikkat çeken Ağbaba, "Çiftçi yıllardan beri borç ödüyor. Neredeyse tüm çiftçiler borçlu durumda. Bizim Anadolu'da sadece bankadan borç alınmaz. Komşudan borç alırsın, esnafa borçlanırsın, bunu iki kat düşünün. Yakın zamanda çiftçinin borçları ertelenmezse evlerine haciz gelecek. Maalesef çiftçi borçla yaşıyor." dedi.
İNSANLAR ETİ KURBAN BAYRAMI'NDA YİYEBİLİYORİnsanların eti, Kurban Bayramı'nda ya da hayırseverlerin et dağıtınca yediğine dikkat çeken Ağbaba, "Emekli artık pazara çıkamıyor. Sadece emekli değil, dul ve yetimler, hak sahipleri de zor durumda. Kimisinin maaşı 10 bin, kimisinin maaşı 7 bin. Maalesef bunların kira ödeme şansı yok. Yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışan milyonlar var. Aile ve Sosyal Yardımlar Bakanlığı verilerine göre 5 milyon kişi yardımlarla yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Asgari ücretli, emekli, herkes derin bir yoksulluk yaşıyor.
Beyaz yakalılar da yoksulluk yaşıyor. Mühendis de, doktor da, öğretmen de artık yoksul. Eskiden bir doktor, bir-iki yıl çalışıp evini, arabasını alırdı. Şimdi bir doktor bir maaşla çocuğunu üniversite okutamaz. Mühendis ev almayı hayal bile edemez. Türkiye'de yoksulluğun sınırları artık genişledi. Toplumun büyük kısmı Bangladeş gibi yaşıyor, yüzde 5'i ise Lüksemburg, İsveç gibi yaşıyor. Derin bir yoksulluk var. Toplumun geniş kesimleri yoksullaşmış durumda. Her şey çok pahalı. Türkiye'deki sorun maaşların düşüklüğü değil, alım gücünün düşüklüğü!" dedi.
2025, 2026'DAN DAHA UCUZEkonominin düzelmediğini söyleyen Ağbaba, "TÜİK rakamlarıyla enflasyonu düşürmeye çalışıyorlar. Daha kötü günler bizi bekliyor. Ekonominin düzelme olasılığı yok. Türkiye'de hukuk yerle bir edilmiş, yargı bağımsızlığı yok, yabancı yatırımcı gelmiyor. Türkiye’deki tekstil üretimi Mısır’a göç etmeye başladı. 2026’nın bugünden daha kötü olacağı her halinden gözüküyor. Alım gücü düşmüş durumda. Esnaf mutlu değil, sanayici mutlu değil, üreten mutlu değil. Malatya'da onlarca fabrika kapanmış durumda.
Onlarca tekstil fabrikası üretimi durdurmuş durumda. Sadece asgari ücretli ile esnaf perişan değil, büyük sanayiciler de zor durumda. Maalesef önümüzdeki dönemde Türkiye'yi daha büyük kriz bekliyor. Bu siyaset değişmediği sürece, bu iktidar değişmediği sürece, halka güven verilmediği sürece bu olumsuzluklar devam edecek. 2025 her haliyle 2026'dan iyi gözüküyor." ifadelerini kullandı.


