SonTurkHaber.com
close
up
Türkiye eğitim planlamasında mesleki ve teknik eğitim

Türkiye eğitim planlamasında mesleki ve teknik eğitim

Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.

Bugün köşemi çok önemli bir yazı için Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabri Çelik’e bıraktım.

Planlama, gelecekte karşılaşılacak olası durumların öngörüsünü, ulaşılması hedeflenen eylemleri ve makul bir maliyet stratejisini kapsamaktadır. Bu bağlamda planlama hedeflere ulaşmak için kaynakların doğru bir şekilde organize edilerek geleceğin kontrolünü ele almaya çalışmaktır. Aggarwal ve Thakur,da planlamayı; örgütlerin ve bireylerin gelecekleri için karar verme süreci olarak tanımlamıştır. Bu bakımdan eğitim örgütleri, belirli bir zaman diliminde gerçekleştirmek zorunda oldukları hedefler için kapsamlı ve çok çeşitli planlar hazırlamak zorundadır (Ergen, 2013).

İkinci Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan eğitimde fırsat ve imkân eşitliği, demokratikleşme ve toplumun tabanına eğitimi yayma çabaları sonucu ortaya çıkan eğitim planlaması, gelecekte ortaya çıkabilecek seçenekleri değerlendirerek eğitim sisteminin değişen amaç ve hedeflerini belirlemeyi ve süreç içerisinde ortaya çıkan sorunlar için çözüm öngörmeyi kapsamaktadır. Dolayısıyla küreselleşmeyle beraber öğrenci sayılarında, nitelikli eğitim taleplerinde ve eğitim maliyetlerindeki artışlar ve kıt kaynakların verimli bir şekilde kullanımının sağlanması gibi hususlar eğitim planlamasını zaruri kılmıştır (Adem,1981,Kurul, 1994). Çünkü eğitim planlaması, eğitim hizmeti alan öğrenicilerin ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayarak daha gerçekçi, verimli ve düzenli bir şekilde analiz tekniğinin tüm eğitim sürecine uygulanması durumudur Coombs, (1973).

Eğitim planlamasının bazı temel ilkeleri bulunmaktadır. Öyle ki eğitim planlaması, bir birim ya da örgüt dâhilinde sürekliliği devam eden ve iş birliği gerektiren disiplinler arası bir süreçtir. Ayrıca bilimsel yöntemlerle oluşturulan eğitim planlaması, ekonomik ve toplumsal planlamanın önemli bir bileşenidir. Bu bağlamda eğitim planlaması yapılırken insangücü ve finansman kaynakları gerçekçi bir şekilde değerlendirilmeli ve önceden kestirilemeyen durumlara uyum sağlayacak düzeyde bir esneklik tasarlanmalıdır.

Eğitim örgütlerinde planlama üç düzeyde yapılmaktadır. Bunlar; ekonomik düzeyde eğitimin planlanması, yönetimsel düzeyde stratejik planlama ve program düzeyinde öğretimin planlamasıdır. O halde eğitim planlamasının çok çeşitli amaçlara sahip olduğunu söylemek mümkündür. Öyle ki Mintzberg (1994) de eğitim planlamasının siyasi, hukuki, ekonomik, teknolojik, demografik, kültürel ve sosyolojik açıdan amaçları olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda eğitim planlaması; siyasi anlamda toplumun her kesiminden görüşü içinde barındırmalı, yasal bir zeminde oluşturulup uygulamaya konulmalı, ekonomik olarak istihdama yönelik tedbirler içermeli, teknolojik düzeyde bireylerde bilgi ve beceriyi geliştirmeli, demografik verilere göre özellikle çağ nüfusa yönelik tedbirleri kapsamalı ve sosyal değer sistemiyle ve toplumla uyumlu olmalıdır. Öyleyse eğitim planlaması, bir ulusun topyekûn kalkınmasıyla doğru orantılı bir kavramdır(Hesapçıoğlu,1989,Ereş, 2020).

Ulusal kalkınma amaçları doğrultusunda eğitime ayrılan kıt kaynakların dağıtımı, eğitimin planlamasında büyük bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda çok yönlü ve bileşenli fırsat maliyeti kavramı karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki fırsat maliyeti, kullanılan tüm reel kaynakları kapsamaktadır ve parasal maliyet ya da harcamadan çok daha geniş bir anlamı karşılamaktadır. Yani fırsat maliyeti satın alınan ürün ya da hizmet dışında satın alınamayan ürün ya da hizmetleri de kapsamaktadır. Bu da fırsat maliyetinin bir ekonomik değeri olduğu anlamına gelmektedir.(Kurul,1994). Örneğin; okula giden bir öğrencinin para kazanmak yerine derse girmeyi tercih etmesi ve sürece dâhil olması bu konuda verilebilecek en güzel örneklerdendir. Bu bakımdan eğitimde fırsat maliyeti hem toplumsal hem de bireysel açıdan maliyetleri içinde barındırmaktadır. Çünkü eğitimin öğrenciler ve ailelerine maliyeti; okul taksitleri, ders kitapları, yemek, ulaşım ve vazgeçilen kazançlar iken eğitimin topluma maliyeti ise yönetici, öğretmen ve yardımcı personelin maaşları, binayla ilgili harcamalar, faturalar, ısınma ve temizlik giderleri gibi maliyetler dışında öğrencilerin vazgeçtiği kazançların toplamıdır (Woodhall, 1999).

Eğitimde fırsat maliyeti kapsamında değerlendirilebilecek şekilde bazı tercihler söz konusudur. Bu bağlamda reel kaynakların aktarımı konusunda örgün eğitim ile yaygın eğitim arasında yapılacak bir tercihin örgün eğitim yönünde olması, örgün eğitime devam edememiş yetişkinlerin eğitimini olumsuz etkileyecektir(Harbison ,1973).Yine öğretim düzeyleri (ilköğretim-ortaöğretim-yükseköğretim) ve öğretim türleri arasında kıt Kaynakların aktarımı sırasında yapılacak bir tercihin doğurabileceği eşitsizlikleri önceden planlamak gereklidir. Diğer taraftan kıt kaynakların aktarımı sırasında nicelik ve nitelik arasında yapılacak bir tercihin nicelik tarafında kalması da eğitimde niteliği olumsuz bir şekilde etkilerken nitelik yönünde yapılacak bir tercih de eğitimde yığılmalara neden olacaktır. Bu bakımdan eğitim planlamasının ülkenin ekonomik kalkınma sürecine katkı sağlaması, toplumun sosyal refah düzeyine olumlu bir etkide bulunması ve nitelikli eğitime erişimi ve istihdamı kolaylaştırması gerekmektedir. O halde eğitim planlaması çoğunlukla mesleki eğitimle birebir ilişkilidir, denilebilir. (MEB, 2020).

Meslek için gerekli olan özel kültürü ve beceriyi kazandırmaya çalışan mesleki eğitim, aynı zamanda eğitim sistemi içerisinde genel eğitimi tamamlayan önemli parçalardan biridir (Alkan, Doğan ve Sezgin,1994).Mesleki eğitim, milli eğitim sistemi içinde özelikle tarım, sanayi ve hizmet sektörleri dahilinde her çeşit mesleki ve teknik eğitim hizmetlerinin planlanmasını, yönetimini, ar-ge çalışmalarını ve öğretim etkinliklerini kapsamaktadır. Öyleyse belli bir genel eğitim önkoşulu sonrasında başlayan mesleki eğitim, bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini belirlemede kullanılan en önemli ölçütlerden biridir. Çünkü bir ülkenin sahip olduğu potansiyel insan kaynağının niteliği, o ülkenin gelişmişlik durumunu da belirlemektedir (Kılıç ve Yılmaz, 2018). Bu doğrultuda 1923 yılından itibaren ülkemizde mesleki ve teknik eğitim konusunda çok önemli adımlar atılmıştır. Bu adımlar, daha çok ekonomik kalkınma amacıyla devlet eliyle sanayileşme adımları olarak görülse de (1923 İzmir İktisat Kongresi, 1927 Teşvik-i Sanayi Kanunu, Sümerbank-Maden Teknik Arama Enstitüsü-Etibank’ın kurulması vb.) ülkemizde mesleki ve teknik eğitim konusunda bir farkındalık yaratmış, mesleki ve teknik eğitime dayalı okullar, ülkenin dört bir tarafında açılmaya başlamıştır. Bu doğrultuda Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim bağlamında; 1923 yılında İstanbul’da Yüksek Ticaret Okulu ve İzmir’de Sepet-Çiçek-Şapka Mektebi, 1924 yılında Samsun’da İstiklal Ticaret Mektebi, Aydın’da Sanayi Mektebi, Adana’da Ticaret Mektebi, Trabzon’da Ticaret Mektebi, İzmir’de Ticaret Okulu, Ankara’da Âmelî Ticaret Mektebi ve Adliye Mektebi, 1925 yılında Ankara’da Tapu Kadastro Mektebi, Kızılay Hastabakıcı Mektebi ve Kızılay Hemşirelik Okulu, 1926 yılında yetim ve kimsesiz çocukların eğitimini sağlamak için ülkenin birçok yerinde Köy ve Şehir Yatı Mektepleri, 1927-1928 yıllarında kız çocuklarını, modern bir toplumun gerektirdiği bilgili ve becerikli birer anne ve ev kadını olarak geleceğe hazırlamak amacıyla Kız Enstitüleri ve Akşam Erkek/Kız Sanat Okulları, 1930’da Bölge Ziraat Okulları, 1931’de İnşaat Usta Okulları ve 1934’de Erkek Teknik Öğretim Okulları açılmıştır. Bu okulların bütçeleri ilk zamanlarda çevrelerinden karşılanırken 1933 yılında Meslekî ve Teknik Eğitim Umum Müdürlüğünün kurulmasıyla beraber 1935 yılından itibaren Maarif Vekaleti bütçesinden karşılanmaya başlamıştır. Dolayısıyla 1923-1940 yılları arasında ülkemizde mesleki ve teknik eğitimde özgün bir yapı oluşturulması, mesleki ve teknik eğitimin bir devlet politikası dahilinde eğitim sistemi içerisinde örgütlenmesi ve yasal zemin üzerinde (1938’de çıkarılan 3457 sayılı Kanun) temel amaç ve ilkelerinin belirlenmesi gibi çabalar ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de özelikle 1940’lı yıllarda her ilde bir meslek lisesi açma politikası benimsenmiştir. Bu doğrultuda 1942 yılında ilk çırak okulları, Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğünce Eskişehir ve Sivas illerinde açılmıştır. Öte yandan bu dönemde yapısal anlamda değişimler de devam etmiştir. Öyle ki 1941 yılında “Meslekî ve Teknik Eğitim Umum Müdürlüğü” yerine “Meslekî ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı” kurulmuş ve meslek okullarının teftiş işleri hariç tüm hizmetleri, Müsteşarlığın sorumluluğuna bırakılmıştır. Bu kapsamda Müsteşarlık ise “Erkek Teknik”, “Kız Teknik” ve “Ticaret Öğretim Müdürlükleri” ile “Teknik Büro”, “Yapı İşleri Müdürlükleri” ve “Muamelat Şefliği” gibi dairelere ayrılmış, ancak 1946'da çıkarılan kanunla öğretim müdürlükleri, genel müdürlüğe devşirilmiştir. Bu durum, ülkemizdeki mesleki ve teknik eğitimin oldukça hızlı bir şekilde gelişmesine ve yaygınlaşmasına sebebiyet vermiştir (MEB, 2019).

Türkiye’de 1970’li yıllarda mesleki ve teknik eğitim; ihtiyaçların belirlenerek ihtiyaca uygun programların geliştirilmesi ve uygulanması, kaynakların temini, mezun öğrencilerin izlenmesi ve sonuçlara göre planlamanın yeniden yapılması gibi prensipler üzerine organize edilmiştir. Bu bağlamda 1977'de çıkarılan 2089 sayılı “Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu” ile “Çıraklık Eğitimi Genel Müdürlüğü” kurulmuştur. Ancak 1982 yılında “Meslekî ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı” kaldırılarak tüm birimler tek bir Müsteşarlığa bağlanmıştır. 1986 yılında ise 3308 sayılı “Çıraklık ve Meslekî Eğitim Kanunu” ile çırak, kalfa ve ustaların eğitimi ile okullarda ve işletmelerde yapılacak meslekî eğitime ilişkin esaslar belirlenerek okul-iş hayatı ilk defa yasal bir dayanakla meşrulaştırılmış ve “Meslekî ve Teknik Eğitim Araştırma ve Geliştirme Merkezi” ile “Çıraklık, Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme ve Yaygınlaştırma Fonu” kurulmuştur (MEB, 2025).

1970’lerin sonlarından itibaren mesleki ve teknik eğitimde okul işletme iş birliği güçlenmeye ve merkezi yönetim ile paydaşlar arasındaki iletişim artmaya başlamıştır. Öyle ki MEB ile Ankara Üniversitesi tarafından 1977-1978 eğitim ve öğretim yılında pilot bölgelerde “Okul Sanayi Ortaklaşa Eğitim Projesi (OSANOR)” uygulamaya konulmuştur. Böylece sektörle okul ilişkilerinin güçlendirilmesi ve istihdamın artırılması konuları gündeme taşınmıştır. Diğer taraftan 1977’de köy kursları dâhil tüm kurslar, Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlanmış ve 2089 sayılı “Çırak, Kalfa ve Usta Kanunu” ile çırak, kalfa ve usta yetiştirme görevi Millî Eğitim Bakanlığı'na devredilmiştir (MEB, 2019).

1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimde yapılanma konusu öncelikli konu olarak gündemde kalmıştır. Öyle ki 1992 yılında yayımlanan 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Erkek Teknik, Kız Teknik ve Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlükleri ile Çıraklık, Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme ve Yaygınlaştırma Dairesi Başkanlığı ve Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı kurulmuştur.

2000’li yıllarda Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim alanında tek tipleşmenin ve tek çatı altında yapılanmanın başladığı ve MEB’in tüm mesleki ve teknik eğitim hizmetlerini üstlendiği bir yöne evrilmiştir. Bu bağlamda 2000 yılında Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) uygulamaya konulmuş ve bu projeyle mesleki eğitimde modüler eğitime geçilmiştir. 2001 yılında ise “Çıraklık Eğitim Merkezleri”, “Mesleki Eğitim Merkezleri” adıyla faaliyetlerine devam etmiştir. Bununla birlikte 2004 yılında sağlık, tapu kadastro, adalet ve tarım meslek liseleri Millî Eğitim Bakanlığına devredilmiş ve 2014–2015 eğitim öğretim yılından itibaren Endüstri, Kız, Sağlık ve Ticaret Meslek Liseleri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (MTAL) olarak ortak bir isimle nitelendirilmiştir (Demir, 2020). Yine 2006 yılında 5544 sayılı kanunla kurulan Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), ulusal düzeyde meslek standartlarının oluşturulması, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi ve belgelendirilmesi çalışmalarını yürütmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de meslek liseleri ise 4. seviyede meslek eğitim vermektedir. Diğer taraftan 2011 yılında yayımlanan 652 sayılı MEB Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile meslekî ve teknik eğitimin yürütülmesinden sorumlu tüm birimler, Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü (MTEGM) bünyesinde birleştirilmiştir. Ayrıca yaygın meslekî eğitim ve açık öğretim kurumları da Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü (HBÖGM) kapsamına alınmıştır. Yine 2016 yılında 6764 sayılı kanunla meslekî eğitim merkezleri zorunlu eğitim kapsamına alınarak Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesine dahil edilmiştir (MEB, 2025).

Son yıllarda devlet tarafından özel meslek lisesi inşaat yatırımı yapacak girişimcilere, farklı bölgelerde farklı oranlarda vergi muafiyeti sağlanmaktadır. Ayrıca MEB tarafından Organize Sanayi Bölgesi (OSB) içinde faaliyet gösteren meslek liselerine devam eden öğrencilere, meslek alanlarına ve sınıflarına göre değişen miktarlarda eğitim desteği ödemesi de yapılmaktadır (Demir,2020). 2019-2020 eğitim öğretim yılından itibaren mesleki eğitimde fikri mülkiyet farkındalığına ağırlık verilerek 29 patent, faydalı model, tasarım ve marka tescili yapılmıştır. Bu bağlamda MEB tarafından altyapısı ve üretim kapasitesi güçlü 43 Ar-Ge merkezi kurulmuştur. Ayrıca 2019 yılında meslek liseleri ile sektör arasında işgücü piyasası bağlarını güçlendirmek için “Türkiye Mesleki Eğitim Haritası” oluşturulmuştur. (Özer,2021).

Toplumun sahip olduğu en önemli sermaye beşeri sermayedir. Onun için insangügücünün planlanması ve eğitimi çok önemlidir. Yukarıda belirtilen bütün etkinliklerdeki başat güç mesleki teknik eğitimdeki yetiştirilen öğretmendir, 2010’lu yıllar itibariyle yapılan düzenlemeyle, mesleki ve teknik eğitime öğretmen yetiştiren: Teknik Eğitim, Mesleki Eğitim, Ticaret Turizm Eğitimi ve Endüstriyel Sanatlar Eğitimi fakültelerinin kapatılması sonucu yeni bir evreye geçilmiştir. Real sektörün ihtiyaç duyduğu yetişmiş insangücünü sunan bu okulların kapatılması, eğitim kurumlarının bıraktığı boşluğu kapatma yollarını tartışmaya açık hale getirmiştir.

Önemli haberleri ve güncellemeleri kaçırmamak için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:45
embedKaynak:https://halktv.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 02 Ağustos 2025 05:11 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Justin Timberlake, hastalığını İstanbul da açıkladı

31 Temmuz 2025 22:37see188

Belediye aracıyla alkollü kaza

02 Ağustos 2025 07:06see159

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç müjdeyi verdi! Bankalar Birliği’nden çıkmamıza ramak kaldı!

01 Ağustos 2025 16:10see157

Son dakika: Tarihe çimento bulaştı mı? Çimento yapıda değil analizde çıktı Son dakika haberleri

01 Ağustos 2025 13:50see153

2 Hayat bizi bıraktı Fatma Barbarosoğlu

01 Ağustos 2025 04:13see120

Fareli köyün kavalcısı Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 05:02see114

Silah kaçakçılarına eş zamanlı operasyon: 7 gözaltı

01 Ağustos 2025 01:21see114

YÖK ve Rekabet Kurulu nda atama kararları

01 Ağustos 2025 01:28see114

Beşiktaş ın Konferans Ligi nde rakibi belli oldu

31 Temmuz 2025 23:38see113

Adana da korkunç olay! İki aile arasında kan aktı: 2 kardeş öldürüldü, 4 yaralı

31 Temmuz 2025 23:37see113

Dublör kullanarak 10 milyon TL dolandıran 5 şüpheli tutuklandı

01 Ağustos 2025 00:37see113

Putin in gizli haritası ortaya çıktı! Her zaman Rus topraklarının bir parçası diyerek o bölgeleri işaret etti

01 Ağustos 2025 17:27see112

Endonezya da yanardağ patlaması: 10 kilometre kül püskürttü Sözcü Gazetesi

01 Ağustos 2025 21:16see112

Trump tan Rusya Ukrayna Savaşı nın halen sürmesi nedeniyle Moskova ya tepki

01 Ağustos 2025 01:04see111

Kadıköy de su borusu patladı: Tazyikli su metrelerce havaya fışkırdı

31 Temmuz 2025 20:01see111

Cumhurbaşkanı Erdoğan a özel koreografi: Bir yanda Ayasofya, diğer yanda Kubbetü s Sahra

01 Ağustos 2025 20:42see110

İşte Osimhen in Galatasaray a maliyeti

31 Temmuz 2025 22:40see110

İsrail ile ticaretini yasakladı: Kapısından dahi geçirmeyecek

01 Ağustos 2025 02:24see109

Güney Kore, vatandaşlarına Kuzey Korelilerle kısıtlamalar olmadan görüşme izni vermeye başladı

31 Temmuz 2025 20:47see108

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Filistin devletini tanıma adımlarını memnuniyetle karşılıyoruz, Macron u arayarak tebrik ettim

31 Temmuz 2025 20:03see108
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları