Türkiye yanarken “ateş kuşları” nerede? THK eski Başkanı Kürşat Atılgan anlattı
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
halktv.com.tr / Nilay Abdal - ÖZEL HABER
Türkiye’nin birçok noktasında çıkan orman yangınlarıyla mücadele çalışmaları devam ederken Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 16 Şubat 1925 tarihinde kurulan Türk Hava Kurumu’na (THK) ait yangın söndürme uçaklarının, yangın söndürme çalışmaları sırasında kullanılmaması büyük bir tartışma yaratıyor. 2019 yılından bu yana kayyum heyeti tarafından yönetilen asırlık kurumun 8 yangın söndürme uçağı, geçtiğimiz aylarda UYAP üzerinden satışa çıkarılmıştı. CL-215 tipi 8 uçaktan 3’ünün faal durumda olduğu öğrenilirken 8 uçak için 1 milyar 457 milyon 715 bin 800 TL bedel istenmişti.
UÇAKLAR “HURDA” DENİLEREK HEDEF ALINMIŞTI!Eski Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, uzun yıllar boyunca başarıyla görev yapan Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçaklarını devre dışı bırakmıştı. İhale şartnamesine “5 bin litre” şartının konulmasıyla birlikte, 4 bin 900 litre su alabilme kapasitesine sahip olan THK uçakları, 100 litre için ihaleye kabul edilmemişti.
Pakdemirli, THK uçaklarının “hurda” olduğunu ve uçamayacağını ileri sürerek "Bizim THK ile sorunumuz yok. Bu uçaklarla ilgili problem var. Bu uçak, uçabilecek kapasitede değil. Uçsa bile performans verebilecek kapasitede değil. Hala antikacı dükkanı gibi 1960’lardan kalma uçakları kullanalım tarzı açıklama yapılıyor. THK ile problemimiz yok, olmaz da. Elindeki uçakla ilgili problem, uçabilecek kapasitede değil, uçsa da performans verecek kapasitede değil. Bu uçaklar hurda, uçamaz. Kim uçmak istiyorsa uçsun bunlarla. Benim teşkilatım bunlarla uçmak istemiyor, nokta" ifadelerini kullanmıştı.

2015 yılından 12 Ekim 2019 tarihine dek Türk Hava Kurumu Başkanı olarak görev yapan Kürşat Atılgan, THK’nın sürüklendiği duruma ilişkin halktv.com.tr’ye açıklamalarda bulundu. Atılgan, yangın söndürme uçaklarına yönelen iddialar hakkında “O uçakların yaşı önemli değil. Dünyada hala bakımı iyi yapılan uçaklar, yangın söndürmede gayet etkili olarak kullanılmaktadır. Bu uçakların bakımı, motor bakımları Kanada'da veya Amerika'da yapılmaktadır. Bununla ilgili geçmişte onlarla bir anlaşma vardı ve her sene yangın mevsiminden önce, aşağı yukarı uçakların bakımı ve yedek parçalarıyla ilgili belli bir bütçe ayrılır ve 6 tanesi faal edilir, beş bölgede beklerdi. Bir de yedek olarak alınırdı. Bu uçaklar manevra kabiliyeti iyi, derin vadilere inip atabilecek kabiliyette olan bir uçaklardır ve yangın söndürmede de uzun yıllar kullanıldı. Ama daha sonra kayyumdan önceki genel başkan, uçakların bakımı için harcanan, benim zamanımda ayrılmış olan paraları başka taraflara harcadı. Faal edemedi uçakları, üç dört tanesi faal edildi. O sene de daha iyi fiyat verdikleri için kullanamadılar. Ondan sonraki sene kayyuma devredildi Türk Hava Kurumu.” sözlerini sarf etti.
“UÇAĞIN YAŞI DEĞİL BAKIMI ÖNEMLİDİR”Atılgan, sözlerinin devamında “Daha sonra gelen kayyumlar bu uçakların faal edilmesiyle ilgili sanıyorum ki çok ciddi bir gayret göstermediler. Uçağın yaşı önemli değildir, bakımı önemlidir. Dolayısıyla o uçakları eğer bakımını düzgün yapsalardı, mutlaka altı tanesi uçabilecek pozisyondaydı. Durum budur. Şimdi anladığım kadarıyla uçaklar gayri faal olduğu için kullanamıyorlar. Faal hale getirilmesi için ne suret düşünülüyorsa, ciddi bir para gerekebilir yani birkaç milyon dolar gerekebilir. Bilmiyorum durumları nedir uçakların. Bir ara satışa çıkardılar uçakları. Ama kimse almadı. Tekrar uçakların daha düşük fiyattan satılması için mahkemeye başvurdular. Karar verici kayyum mahkemedir. Mahkeme de bu sefer o fiyata müsaade etmedi. Ellerinde duruyor bu şekilde.” açıklamasında bulundu.
“Mutlaka kullanmak gerekir. Yani ülkenin ormanları, milli servetimiz, ülkenin ciğerleri olan ormanlarımız yanarken orada birkaç milyon dolarla faal edilecek uçakların atıl kalması doğru değil. Yani o bir iktisas meselesidir. Baştaki kayyumların bu işi çok takip etme ve iyi niyetle faal etmek için gayret göstermeleri, bir de tabii dediğim gibi bir bunların bakımına ayrılacak para meselesidir.” ifadelerini kullanan Atılgan, “Bunların hepsi aşılamayacak problemler değildir, halledilecek problemlerdir. Problemleri halletmek de baştaki kayyum olan arkadaşın görevidir.” sözlerini sarf etti.

Kayyum yönetiminin de ayrı bir sorun barındırdığını ifade eden Atılgan, “Tabii o da ayrı bir problemdir. Yani bir kurum 6-7 sene kayyumda kalmaz. Atatürk'ün kurduğu, Cumhuriyet’ten 16 ay sonra kurulmuş olan, 1925'te kurulmuş olan 16 Şubat'ta, bir kurumun, aynı zamanda kamu yararına bir dernek ve aynı zamanda çok önemli bir sivil toplum örgütüdür. Toplumun her kesiminden insanları barındıran bir kurumu bu kadar uzun sürede kayyumda tutmak da doğru değildir.” açıklamasını yaparak “Delegenin iradesine bırakıp delege, bir başkan seçip ona göre, seçilmiş olan başkanın o kurumu imkanlarıyla, varlıklarıyla nasıl düze çıkaracağını, planını ortaya koyup delegeden, vekalet alıp o doğrultuda gitmesi gereken, bu alanda dünyada eşi benzeri olmayan bir kurumdur. Dolayısıyla bir an evvel, kayyumların da seçime gitmesi gerekir. Bu işleri madem artık halledemiyorlar. Seçilen başkan halledebilir” söyleminde bulundu.
“TAMAMININ YILLIK OLARAK MASRAFI 1 VEYA 1.5 MİLYON DOLAR CİVARINDADIR”THK Eski Başkanı Kürşat Atılgan, başkanlık yaptığı dönemde uçakların bakımının nasıl yapıldığına ilişkin “Bu uçakların, Ocak ayından itibaren kendi teknisyenlerimiz bu uçakları faal etmek için onlara ben bir tarih verdim. Yani nisanın sonunda uçakların tamamı faal olacak şekilde. Bu arada yurt dışındaki firmayla temas ederiz. Getirilmesi gereken parçaları getirtiriz. Motor bakımları varsa, onlar daha önceden motor bakımı için yurt dışına gönderilir ve geri getirilirdi. Bunların tamamının yıllık olarak masrafı 1 veya 1,5 milyon dolar civarındadır. Yangın sezonunun sonundaki en son hak edişi de bu uçakların bir sene sonraki bakımları için ayırırdık. Ve bu şekilde bu uçakları etkin olarak kullandık biz ve Orman Bakanlığı da çok memnundu Türk Hava Kurumunun o yangın söndürme faaliyetlerinden.” İfadelerini kullandı.

Atılgan, 2011 yılından 2015 yılından bu yana Türk Hava Kurumu Üniversitesi rektörü olarak görev yapan, daha sonra Borsa İstanbul’da manipülatif işlem yapıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Ünsal Ban ile ilgili ise, “Ünsal Ban benden önceki dönemdeki üniversite rektörü. Ben geldiğimde üniversite rektörü yoktu. Dolayısıyla üniversiteye onun yerine gelen rektör, onun hakkında birçok davalar açtı Türk Hava Kurumu olarak. Ben de müsaade ettim. Üniversitenin içine düşmüş olduğu mali krize çok büyük bir etkisi olan bir şahıs. Doğru dürüst üniversiteyi yönetmediğini biliyorum. Dolayısıyla yapmış olduğu usulsüzlüklerle ilgili davalar açıldı. Davaların bir kısmı düştü, bir kısmı devam ediyor. Bir kısmından ceza aldı. Ünsal Ban'ın o üniversiteye ve Türk Hava Kurumuna verdiği zarar kamuoyunda ve medyada yeteri kadar tartışıldı, hepimiz biliyoruz.” sözlerini sarf etti.
Atılgan, sözlerinin devamında, “Türk Hava Kurumu milletin en büyük varlıklarından biri. Bu millet sahibi, kimse sahibi değil. Hiçbir şahıs sahibi değil. Dolayısıyla o milletin malına, bir şekilde çökmek isteyenler, zulmedenler veyahut da yolsuzluk yapanlar sonunda Allah tarafından belasını buluyor.” ifadelerini kullandı.


