Üç ilçede her yerdeler! Uzmanlar İstanbul için uyardı: Sakın öldürmeyin
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuruda bulunuyor.
İstanbul'un kırsal ve yeşil alanlara yakın bazı ilçelerinde yılanların çok sık görülmesi vatandaşlar arasında tedirginlik yarattı. Son haftalarda Küçükçekmece, Arnavutköy ve Sultangazi gibi ilçelerde yılanların artması paniğe yol açarken uzmanlar ekosisteme sağladığı faydalar sebebiyle yılanların öldürülmemesi gerektiğine dikkat çekti.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Bölümü, Avcılık ve Yaban Hayatı Programı Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, yılan görülen ilçelerin ortak özelliğinin kırsala ve yeşil alana yakınlık olduğunu ifade ederek "Şu an haziran ayı sıcaklıkları gayet iyi, aşırı sıcak değil. Hayvanlar da yeni çıktılar. Üreme alanları, çiftleşecek dişileri ya da besin arıyorlar. O yüzden de en çok aktif oldukları zamanlar. Temmuz ve ağustosta da görülebilecekler ama aşırı sıcaklar olduğu zaman bazen dinlenirler. 35-40 derece sıcaklıktan onlar da etkilendikleri için birkaç gün dinleniyorlar. Daha soğuk alanlara geçiyorlar. Ancak temmuz ayı da böyle haziran sıcaklığında giderse o ayda da aktiviteleri devam edecek" sözlerini sarf etti.

Bacak, açıklamasının devamında "İstanbul'da sadece bir tür zehirli yılan var. Bu da burunlu engerek ya da boynuzlu engerek olarak bilinen Vipera ammodytes. O da çok büyük olmayan, boyu bir metreyi bile bulmayan, genelde yarım metrelik boylarda, çok yavaş hareket eden bir yılan. İnsanlar için öldürücü değil ama tıbbi önem arz ediyor.” ifadelerini kullanarak “Eğer herhangi bir sağlık probleminiz varsa sizi öldürebilir ya da küçük çocukları öldürebiliyor. İstanbul'daki yılanların çoğu su yılanları. Zaten sulak alanın kenarına giderseniz, pikniğe giderseniz o yılanları görebilirsiniz. Onlar zararsızdır. Yalnızca avcılarından korktuğu için kötü koku salgılar.” dedi.
Dr. Bacak, “Hazer yılanı, eskülap yılanı gibi yılanlar farelerle mücadele eder ve zararsızdır. Sarı yılan vardır, boyu 2,5 metreyi bulur, oldukça kalın bir yılandır ancak hiçbir zehri yoktur. Ev yılanı zehirsizdir. Bunların hepsi İstanbul'da görebileceğiniz yılanlar ama en çok karşılaşılan Hazer yılanıdır, genelde arabaların içerisine giriyor." açıklamasında bulundu.

Yılanla karşılaşan vatandaşların itfaiyeyi, belediyeyi, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü arayabileceğini ifade eden Bacak, "Yetkililer yılanı canlı bir şekilde alırlar, başka bir alana götürüp uzaklaştırırlar. Yılanları öldürerek ekosisteme çok büyük zarar veriyoruz. Yılanlar hastalık taşıyıcısı olan hayvanlarla bedavadan mücadele ediyor, tarım ürünlerimizi koruyor. Fare salgını olduğu zaman çiftçiler milyonlarca lira kaybediyor. Yılanlar bunlarla mücadele ediyor. Organik, sağlıklı beslenelim diyoruz ama tarıma fayda sağlayan, ilaç atmamızı engelleyen yılanları öldürüyoruz. Önce bilinçlenmek, zehirli-zehirsiz ayrımına bakmadan hiçbir yılanı öldürmemek lazım” uyarısında bulundu.

Zehirli ve zehirsiz yılanları ayırt etme noktasındaki ipuçlarına değinen Bacak, "Zehirsiz yılanlar daha gerginlerdir, hızlı hareket edip, daha çabuk saldırabilirler. Bir de hafif zehirli yılanlar vardır, onlar fare zehirler, insana zehir aktaramazlar. Olası zehirlenme anında en yakın tıp kuruluşuna gitmek lazım. Özellikle büyük araştırma hastanelerinde panzehirleri vardır. Zehirli yılanlar daha yavaş hareket ederler. Türkiye'deki zehirli yılanların göz bebekleri, kedilerin göz bebeği gibi dikeydir. Zehirsizlerinki insan gözbebeği gibi daha yuvarlaktır. Yılanlara karşı olan toplumsal ön yargıyı aşmak gerekir. Biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumamız lazım, o yüzden önce bir tanıyalım, tanıdıktan sonra korumaya çalışalım." ifadelerini kullandı.
Kediyle yılan arasında nefes kesen düello! Şehrin sessiz kahramanı sürüngeni böyle püskürttü


