Üçüncü kez üçte üç: Galatasaray’ın yükselen gücü Okan Buruk! ‘Bu gidişle dördüncü de gelir, beşinci de’, ‘Oyuncudan önce oyun transferi yapması gerekiyor’
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Galatasaray, 2024-2025 sezonunu şampiyonlukla tamamlayarak Süper Lig’deki istikrarlı yükselişine bir yenisini daha ekledi. Ancak bu şampiyonluk, sadece bir sezonluk başarının ötesine geçerek, kulüp tarihine kazandırılan beşinci yıldızla taçlandı. Sarı-kırmızılılar, üst üste üçüncü kez mutlu sona ulaşarak bugüne dek kulüp tarihinde iki kez yaşanmış bir başarıyı yeniden gerçekleştirdi.
İLK SERİ: BRIAN BIRCH DÖNEMİ
Galatasaray, Süper Lig’de üst üste üç kez şampiyonluk sevinci yaşamayı ilk kez 1970’li yılların başında, İngiliz teknik direktör Brian Birch yönetiminde başardı. 1970-71, 1971-72 ve 1972-73 sezonlarında gelen şampiyonluklar, kulübün Türkiye’deki konumunu güçlendirdi.
Brian Birch, kısa sürede disiplini, saha içi organizasyonu ve taktik bilgisiyle fark yarattı. Takım sadece sonuçlarıyla değil, oyunu oynayış biçimiyle de öne çıktı. Bu başarılar, kulübün büyüme ivmesinde önemli bir dönüm noktası oldu.
İKİNCİ SERİ: FATİH TERİM VE ALTIN DÖNEM
Galatasaray’ın ikinci kez art arda şampiyonluk serisine imza attığı dönem ise Fatih Terim yönetiminde 1996-2000 yılları arasında yaşandı. Ancak bu başarı yalnızca yerel düzeyde kalmadı. 1999-2000 sezonunda kazanılan UEFA Kupası, bu sürecin zirve noktası oldu. Bu tarihi zafer, kulübün Avrupa’daki prestijini zirveye taşıyan UEFA Süper Kupa zaferiyle taçlandı.
Süper Lig tarihinde, Galatasaray dışında yalnızca iki kulüp üst üste üç sezon şampiyonluk yaşamayı başardı. Trabzonspor, 1978-79, 1979-80 ve 1980-81 sezonlarında üst üste şampiyonluklar kazanarak, Anadolu kulüpleri arasında bu başarıyı elde eden ilk takım oldu. Bu üç şampiyonluğun biri Özkan Sümer, diğer ikisi de Ahmet Suat Özyazıcı yönetiminde kazanıldı. Trabzonspor, bu zaferlerle İstanbul takımlarının hegemonyasını kırarak tarihi bir başarıya imza attı.
Beşiktaş ise teknik direktör Gordon Milne yönetiminde, 1989-90, 1990-91 ve 1991-92 sezonlarında üç yıl üst üste Süper Lig şampiyonluğuna ulaşarak benzer bir başarı gösterdi. Ayrıca Beşiktaş, 1991-92 sezonunu namağlup tamamlayarak Türk futbol tarihinde önemli bir yer edindi.
Ve şimdi… Bir başka Galatasaray efsanesi bu başarı zincirine kendi halkasını ekliyor: Okan Buruk. Terim döneminin genç ve enerjik orta sahası, bugün teknik direktörlük koltuğunda, takımını aynı tutkuyla yönetiyor. Futbolcu olarak parçası olduğu şampiyonlukların ardından, şimdi de teknik adam olarak Galatasaray’ı yeniden zirveye taşımaya devam ediyor.
Galatasaray, bu sezon Ziraat Türkiye Kupası’nın da sahibi oldu. Sarı-kırmızılılar, finalde Trabzonspor’u net bir skorla, 3-0 mağlup ederek kupayı müzesine götürdü. Bu zaferle birlikte Galatasaray, Türkiye Kupası’nı toplamda 19. kez kazanarak organizasyon tarihinin en başarılı takımı olma unvanını pekiştirdi. Ayrıca Okan Buruk, Türkiye Kupası tarihinde oyuncu (5) ve teknik direktör (2) olarak en fazla şampiyonluk yaşayan isim oldu.
‘ADNAN POLAT DÖNEMİNE BENZER ŞEKİLDE, YÖNETİMİN KRİZLERİ YÖNETTİĞİ VE TEKNİK DİREKTÖRÜN SAHA İÇİNE ODAKLANDIĞI BİR YAPIYA GEÇİLDİ’
Süper Lig’de birçok takımda görev yapan teknik direktör Cihat Arslan, Okan Buruk’un Galatasaray kariyerine giden yolda önemli duraklara dikkat çekti. “Okan Buruk’un Akhisarspor’da Türkiye Kupası’nı kazanması ve Başakşehir ile şampiyonluk yaşaması, aslında onu Galatasaray’a hazırlayan adımlardı” ifadelerini kullanan Arslan, şu yorumları paylaştı:
-- Başarılı bir geçmişle Galatasaray’ın başına geçen Okan Buruk, camiayla güçlü bir bağ kurarken, yönetimin de krizleri iyi yönetmesi sayesinde sadece saha içine odaklandı. Saha dışı problemlerle karşılamadı, arkasında güçlü bir idari destek vardı.
-- Erden Timur’un ardından İbrahim Hatipoğlu’nun süreci başarılı şekilde yürütmesi, kulüp içinde istikrarı sağladı. Okan Buruk’tan önceki dönemlerde, özellikle Fatih Terim’in görevde olduğu zamanlarda teknik direktörün kulüp içindeki ağırlığı daha fazlaydı. Ancak Galatasaray, son yıllarda Adnan Polat dönemindekine benzer şekilde, yönetimin krizleri yönettiği ve teknik direktörün saha içine odaklandığı bir yapıya geçti. Bu organizasyon yapısı, kulübe hem başarıyı hem de istikrarı getirdi.
‘CESARETİNİ HİÇ KAYBETMEDİ’
Hürriyet gazetesi spor yazarı Koray Durkal da Okan Buruk’un teknik adamlığa başlangıç noktasına değinerek, “Okan Buruk’un dününü ve bugününü ele alırsak, yarattığı farkın yürüdüğü zorlu yolların bir sonucu olduğunu söyleyebilirim. Futbolu bırakır bırakmaz kestirme yolu seçip herhangi bir Süper Lig takımı çalıştırmak yerine; Elazığ’dan Gaziantep’e, Sivas’tan Göztepe’ye, Akhisar’dan Rize’ye, Başakşehir’den Galatasaray’a uzanan bir futbol yolculuğuna çıktı. Bu yolculuğu boyunca kafasındaki oyun sistemini geliştirmek için çalıştı” dedi ve ekledi:
“Kazandı, kaybetti, küme düştü, kupalar kazandı ama cesaretini hiç kaybetmedi. Her zaman göze hoş gelen futbol oynatmaya çalıştı. Ve tüm çabaları ile çalışmaları, hayalini kurduğu Galatasaray ile birleşince ortaya üç yıllık önemli bir tablo çıktı. Sahanın içi kadar dışını da iyi yönettiğini söylemek lazım. Icardi gibi egosu yüksek bir oyuncuyu, yaşadığı sıkıntılı dönemlerde ne kadar rahat ettirdiğini ve sahada nasıl verim aldığını biliyoruz. Hem işin taktik kısmında hem de oyuncularla iletişimde başarılı olması, onu diğer teknik direktörlerden farklı bir noktaya taşıdı.”
‘LİGİN SANTRFOR ODAKLI BİR YAPIYA SAHİP OLDUĞU DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE, OKAN BURUK’UN ELİ FAZLASIYLA GÜÇLÜYDÜ’
Uzun yıllar pek çok kulübün akademisinde görev yapmış teknik sorumlu ve spor yorumcusu Semih Sezerli ise “Okan Buruk’u taktiksel düzlemde güvenli bir alanda tutan en önemli unsur, oyuncularıyla kurduğu güçlü bağ oldu. Zira futbolcuların oyun planına ve stratejiye bağlılık göstermesi, doğrudan teknik direktöre ve kulübe duydukları aidiyet duygusuyla şekillenir. Buruk’un şampiyonluk yarışında diğer teknik adamlardan bir adım öne çıkmasını sağlayan temel etken; yüksek iletişim becerileri ve Süper Lig’in dinamiklerine hem hâkim hem de son derece alışkın oluşu” dedi.
Ayrıca Sezerli, “Bu ligin santrfor odaklı bir yapıya sahip olduğu düşünüldüğünde; tüm unsurların sahada karşılık bulmasını sağlayacak, baskın karakterli bir yıldıza sahip olmak da teknik direktörün elini fazlasıyla güçlendiriyor” ifadelerini kullandı.
‘BU GİDİŞLE DÖRDÜNCÜ DE GELİR, BEŞİNCİ DE’
Galatasaray’ın daha önce dört kez üst üste şampiyon olduğunu hatırlatan Cihat Arslan, bu başarının tekrarlanabileceğini ifade etti: “Muhtemelen bu başarı dört ve beşinci şampiyonlukla da devam eder. Eğer kulüp içinden bir parçalanma olmaz, büyük sorunlar yaşanmazsa Galatasaray bu istikrarı sürdürür.” Arslan, diğer kulüplerin mevcut durumda Galatasaray’la rekabet etmesinin kolay olmadığını da sözlerine ekledi.
‘BEŞİNCİ YILDIZLA PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜĞÜ TAMEMEN ELE GEÇİRDİLER’
Koray Durkal da ligde çıtanın yükseldiğine dikkat çekerek, “Son yıllarda ilk iki sırada yer alan takımlar, diğerleriyle arasındaki farkı giderek açıyor. Galatasaray’ın performansı, normal değerlerin çok üzerinde. Fenerbahçe, ikinci sırada olmasına rağmen sergilediği performans, başka bir ligde şampiyonluk getirecek kadar yüksek. Ancak Galatasaray’ın üst üste üçüncü şampiyonluğunu kazanması ve beşinci yıldızı takması, psikolojik üstünlüğü de tamamen ele geçirmeleri anlamına geldi" dedi.
‘DİĞER TAKIMLARIN GELİŞİM GÖSTERMEYEN DEĞİŞİMLERDEN SIYRILIP İSTİKRAR VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE YÖNELMELERİ ŞART’
Semih Sezerli de “Dört sene üst üste şampiyonluk hedefi gerçekçi. Zaten daha önce Galatasaray bu başarıya ulaştı” dedi ve şöyle devam etti:
-- Zaten genlerinde var; bu başarıya bir yenisinin eklenmesi de sürpriz değil. Ancak benim odaklandığım yer, büyük resim. Çok takımlı, yoğun rekabetin yaşandığı bir şampiyonluk yarışı izleyemiyoruz. Sadece Fenerbahçe’nin bu yarışa eşlik ettiğini, onların da belli bir noktadan sonra geri düştüğünü görüyoruz. Ligin rekabet seviyesi ve izlenebilirlik açısından geriye gittiği bir dönemden geçiyoruz.
-- Oysa yarışan takım sayısı arttığında ve mücadele son haftalara kadar yüksek tempoyla sürdüğünde, Türk futbolu için gerekli olan eşik aşılacaktır. Bu nedenle özellikle Beşiktaş ve Trabzonspor’un yarışa sıcak temasla dahil olmalarına ihtiyaç var. Ancak bunun için onların da gelişim göstermeyen değişimlerden sıyrılıp istikrar ve sürdürülebilirliğe yönelmeleri şart.
‘BU TAKIM ZATEN ŞAMPİYON OLMALIYDI VE OLDU, ÖNEMLİ OLAN AVRUPA’
Galatasaray’ın bu yıl Süper Lig’deki performansı genel olarak takdir toplasa da eleştirilerin odaklandığı nokta Avrupa oldu. Teknik direktör Cihat Arslan da bu konuya dikkat çekerek, “Galatasaray Avrupa Ligi’ni ciddi şekilde hedeflemeliydi. Aslında bu hedefi koydular ama süreç iyi yönetilemedi, sonu da istedikleri gibi bitmedi. Daha iyisi yapılabilirdi” dedi.
Süper Lig şampiyonluğunun önemli bir başarı olduğunu vurgulayan Arslan, ancak bu kadro kalitesi ve organizasyon yapısıyla zaten şampiyon olunmasının beklendiğini belirterek, “Bu takım zaten şampiyon olmalıydı ve oldu. Asıl odaklanmaları gereken yer Avrupa olmalıydı. Galatasaray, kendisinden kadro olarak çok daha zayıf takımlara puan kaybetti. Öte yandan daha önce Manchester United ve bu yıl Tottenham’ı yendi, ki bu iki takım şu an Avrupa Ligi’nde finalde. Galatasaray da orada olabilirdi” ifadelerini kullandı.
‘OYUNCU TRANSFERİNDEN ÖNCE ‘OYUN TRANSFERİ’ YAPMASI GEREKİYOR’
Semih Sezerli de Avrupa vurgusu yaparak, “Galatasaray bu sezon AZ Alkmaar ile üç kez karşılaştı. Yani analiz edilen değil, doğrudan sahada tecrübe edilen bir rakip söz konusu. Ancak 23 yaş ortalamasına sahip ve yaklaşık 90 milyon Euro piyasa değeri olan bu genç takıma karşı üstünlük kurulamadı ve Avrupa’ya veda edildi” dedi ve ekledi:
“Bu da gösteriyor ki, oyuncu transferinden önce ‘oyun transferi’ yapması gerekiyor. Yani sadece bireysel yeteneklerle değil, oyun kültürüyle gelişmek şart. Tüm bunlara ek olarak; ligimizdeki antrenman kalitesi, oyun temposu ve fiziksel seviye yükselmeden, Şampiyonlar Ligi seviyesinde rekabet etmemiz mümkün değil. Aksi takdirde her sezonu, sadece bir kerelik Tottenham maçı örneğiyle avutmaya devam ederiz.”
Şampiyonlar Ligi’nin yeni formatı hem oldukça keyifli hem de sürprizlerle dolu. UEFA ve Süper Kupa zaferlerinin üzerinden çeyrek asır geçti. Artık Barcelona taraftarları için lig şampiyonluğundan çok, Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak daha önemli. Oyun kültürüne sahip takımlar, yerel başarıların ötesini hedefler.
Galatasaray da artık daha fazlasını istemek zorunda. Her ne kadar dördüncü şampiyonluk önemli bir hedef olsa da, asıl olan istikrarlı bir şekilde Avrupa’da ilerleyebilmek. Bunu başarmak için çok büyük paralar harcamaya da gerek yok. Kuzey Avrupa ülkelerinin her yıl Avrupa’da nasıl üzerine koyarak ilerlediklerini ve ne denli etkili bir oyuncu izleme ağına sahip olduklarını örnek almak yeterli olabilir.


