UEFA nın Gazze ile dayanışma mesajları göz boyamadan ibaret
Sabah sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
İngiliz gazeteci Karl Hansen, Avrupa futbolunun son dönemde Gazze'nin yanında durduğunu gösteren mesajlar verip paylaşmasına karşılık İsrail'e veya İsrailli kulüplere herhangi bir yaptırım uygulamamasını iki yüzlülük olarak vurguladı.
İngiltere merkezli Tribune dergisinde spor ve siyaset yazıları kaleme alan Hansen, AA muhabirine, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırıma rağmen halen spor otoriteleri tarafından cezalandırılmamasına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Hansen, İsrail'in Filistinlileri katlettiği soykırımda 21 ayın geride kaldığını, uluslararası ve insancıl hukuk açısından tüm bilinen gerçeklerin bu süreç içerisinde ters yüz olduğunu, özellikle insan hakları adına Batılı ülkelerin İsrail'e söz geçiremediği ve Filistin'de öldürülen sivillerin haklarını savunamadıkları gerekçesiyle sınıfta kaldığını söyledi.
Bu süreçte BM, NATO, AB gibi oluşumların işlevsizlikleri bir tarafa İsrail'in sadece spor organizasyonlarında bile cezalandırılamadığını anlatan Hansen, Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) ve Uluslararası Futbol Federasyonu'nun (FIFA) tansiyonu yükseltmemek adına herhangi bir ihraç kararı almadığını ancak Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın henüz 10'uncu gününde Rusya'nın spor müsabakalarından men edildiği kararının hatırlatarak, burada İsrail aleyhinde bir kararın bile isteye verilmediğini vurguladı.
Bu kararın, her ne kadar ortamın daha da gerilmemesi adına alınmadığını varsayılsa dahi UEFA ve FIFA'ya bağlı oluşumlarca Filistin'e destek verdiği için cezalandırılan pek çok kulübün olduğuna dikkati çeken Hansen, "Gazze'deki soykırımın 21'nci ayına girmiş bulunuyoruz ve her gün insanların açlıktan öldüğü veya bombalarla öldürüldüğü görüntüleri izliyoruz. İsrail'in suçları nedeniyle İsrail Milli Takımı veya kulüplerine karşı henüz tek bir ceza bile verilmemiştir. Bu tam bir iki yüzlülüktür. Bu noktada UEFA ve FIFA'nın İsrail'in Gazze'deki suçları için herhangi bir ceza verme niyetinde olmadığı açıkça ortada. 21 ay geçti ve insanlığa karşı işlediği korkunç suçların kanıtları daha açık olamazdı. İsrail cezalandırılmak bir yana, İsrail'i eleştiren veya Filistinlilerle dayanışma gösteren herkesi cezalandırmak için büyük çaba sarf ediyor." diye konuştu.
"FİLİSTİN İLE DAYANIŞMA GÖSTERMEYE ÇALIŞANLARA KARŞI FARKLI BİR MUAMELE SÖZ KONUSU"
Hansen, özellikle İsrail karşıtı tezahürat yapan veya Filistin'e destek olmak amacıyla pankartlar veya Filistin bayrağı açanlara karşı, uluslararası futbol otoritelerinin farklı bir tutum sergilediğini ifade ederek, şunları dile getirdi:
"Filistin ile dayanışma göstermeye çalışanlara karşı farklı bir muamele söz konusu. Sadece geçen ay Paris Saint Germain, taraftarlarının Gazze ve soykırım kurbanlarıyla dayanışma için bir pankart açması nedeniyle para cezasına çarptırıldı. İsrail'in diğer ülkelerden farklı bir muamele gördüğü açıktır. Futbolcuların kendilerinden daha fazla dayanışma ve destek gösterisi görmememizin nedenlerinden biri, futbol otoritelerinin bunu yaptıkları takdirde onları cezalandıracağını bilmeleridir. Bunun iyi bir örneğini yakın zamanda gördük; Sri Lankalı bir oyuncu, milli takımı kazandıktan sonra üzerinde 'Özgür Filistin için dua edin' yazan bir tişörtü gösterdi. Bence bu oldukça zararsız bir insani mesajdı ancak Asya Futbol Konfederasyonu oyuncuya 2 bin dolar para cezası verdi. Bence bu soykırım sırasında cezalandırılanların, bunu işleyen ülke değil de kurbanlarına dayanışma ve destek gösterenler olması tamamen saçma."
UEFA ve FIFA başta olmak üzere spor otoritelerinin açıkça İsrail ile dayanışma sergilediklerini, özellikle İsrail'i cezalandırmak yerine Filistin'e destek olan kitlelerin cezalandırılmasını, İsrail'in bir nevi ödüllendirilmesi olarak görülebileceğine işaret eden Hansen, "UEFA ve FIFA'nın davranışları hakkında düşündüğüm en korkunç şeylerden biri, son 21 ayda İsrail tarafından çok sayıda Filistinli futbolcu, antrenör ve menajer öldürülmüş olmasıdır. Bu insanların hayatları ellerinden alınmaktadır. Çok daha fazla genç Filistinli futbolcunun bacakları kesilmek zorunda kalacak ve bir daha asla futbol oynayamayacaklar ancak bu kuruluşlar bu konuda neredeyse tamamen sessiz kalmaktadır." şeklinde konuştu.
Özellikle son dönemde kendilerine yönelik yapılan eleştiriler nedeniyle uluslararası spor otoritelerinin de tavrını değiştirmeye başladığını, ancak İsrail'in açık bir şekilde kınanmaktan yine de geri durulduğuna vurgu yapan Hansen, "Filistinli Pele" olarak anılan Süleyman Al-Obaid'in İsrail tarafından öldürülmesi ile Paris Saint Germain ile Tottenham arasında oynanan Süper Kupa müsabakasında UEFA Başkanı Aleksander Čeferin'in Filistinli çocuklar ile sahaya çıkmasının bunlara birer örnek olduğunu belirtti.
Futbol otoritelerinin Filistinlilere karşı sergilediği kayıtsızlıklığı eleştiren Hansen, şöyle devam etti:
"Futbol otoritelerinin iğrenç ahlaki kayıtsızlığını gerçekten yansıtan bir olay var; UEFA'nın Gazze'de öldürülen ünlü Filistinli futbolcu Süleyman Al-Obaid'in ölümüne verdiği tepki. Al-Obaid öldüğünde, UEFA sosyal medyada onun ölümünü anan bir paylaşım yaptı ve sadece 'Elveda' dedi. Nasıl öldüğünü, onu kimin öldürdüğünü veya neden öldürüldüğünü söylemedi. Sanki birkaç haftalığına tatile gidiyormuş gibi, sadece 'Elveda' dedi. Onun ölümünü tüm bağlamından ve anlamından kopardı ve katillerinin sorumluluğundan kaçındı. Ve tabii ki Mısır Milli Takımı ve Liverpool oyuncusu Salah, bunu bir tweetinde kendisi de belirtti. Bu tweet çok hızlı bir şekilde viral oldu ve bir milyondan fazla beğeni ve yüz binlerce retweet aldı. Bence bu, öncelikle, futbol otoritelerinin Filistinlilere karşı sergilediği korkunç kayıtsızlık hakkında dünya çapında pek çok insanın ne düşündüğünü en iyi şekilde yansıtıyor."
"FİLİSTİN HALKINI GERÇEKTEN ÖNEMSESELERDİ, ÖNCELİKLERİ FİLİSTİN DEVLETİNİ SEMBOLİK OLARAK TANIMAK OLMAZDI"
UEFA'nın açıklamalarının ve verdiği mesajın, göz boyamak için atılmış birer adım olduğunu, özellikle Salah'ın ABD merkezli sosyal medya platformu X üzerinden paylaştığı mesajına gelen tepkileri yönetmeyi amaçladıklarını belirten Hansen, uluslararası spor otoritelerinin bu zamana kadar Filistin için çaba sarf etmiş, İsrail'in ise hem turnuvalardan men edilmiş hem de cezalandırılmış olması gerekeceğini vurguladı.
"Filistin halkını gerçekten önemseselerdi, öncelikleri Filistin devletini sembolik olarak tanımak olmazdı." diyen Hansen, kurumlardan bağımsız olarak kişiler ve taraftarlar bazında Filistin aktivizmi konusunun çok geniş kitlelerce benimsendiğini anlatan Hansen, şunları ifade etti:
"Futbol yetkilileri Filistin halkının acılarına açıkça kayıtsız kalırken ve İsrail'i sorumlu tutmak için harekete geçme niyetinde değilken, bu duygular dünya çapındaki taraftarlar tarafından açıkça ifade ediliyor ve bunu son zamanlarda Fortuna Düsseldorf'un İsrailli oyuncu Sean Weisman'ın transferini iptal etmesiyle görebilirsiniz. Düsseldorf taraftarları, Weisman'ın Gazze'nin haritadan silinmesini istediği ve orada masum insan olmadığını ilan ettiği açıklamalarını gördükten sonra bu transferi iptal ettiler. Düsseldorf taraftarları bu durumdan tiksindiler ve kulübü oyuncu transferini iptal etmeye zorladılar. Bence bu, Batı toplumlarında daha yaygın olarak gördüğümüz bir durumun göstergesidir. Güçlüler ve kurumlar İsrail'e çok destek veriyor ve Filistinlilerin acılarına kayıtsız kalıyor, ancak sıradan insanlar olanlardan dehşete düşüyor ve bununla hiçbir ilgisi olmak istemiyor."


