Uğur Dündar, babalık davası sürecini anlattı: Bizi adeta gölgemiz gibi takip ettiler; söke söke bir tutam saçım koparıldı, kafamın o bölgesi hâlâ saçsız!
T24 kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Duygu Nebioğlu’nun ablası Dilara Gülatan’ın açtığı babalık davasında Uğur Dündar’dan alınan DNA örneğiyle yapılan testte biyolojik bağ tespit edilmedi. Dündar, bu süreçte yaşadıklarını Sözcü gazetesindeki köşesinde kaleme aldı. Karşı tarafın avukatı tarafından adeta “gölge” gibi izlendiğini anlatan Dündar, DNA eşleşmesi için kendisinden kan örneği ve saçından “söke söke bir tutan saç” alındığını söyledi. Dündar, “Kafamın o bölgesi hâlâ saçsızdır!” diye vurguladı. Sonuçların olumsuz çıkmasının ardından ise “kızılca kıyamet koptuğunu” söyleyen Dündar, ailesini hedef alan yayınlara sitem etti.
Gazeteci Dündar, bu süreçte "Dilara Gülatan’ı da aradığını ve iddiasının boş bir hayalden ibaret olduğunu, annesini hiç tanımadığını, gerçek babasını bulmak istiyorsa elinden geldiğince yardımcı olabileceğini, kendisini istediği zaman arayabileceğini” söylediğini ancak yanıtsız kaldığını anlattı.
“Şimdi sıra, bu iftirayı ortaya atarak bana ve aileme derin acılar yaşatanlardan yargı önünde ibret-i alem için hesap soracağımız süreci başlatmaya geldi” diyen Dündar, dava açacağını duyurdu.
Uğur Dündar, Sözcü gazetesinde kaleme aldığı yazısında süreci şöyle anlattı:
“Mahkeme Dilara Gülatan ve beni, DNA analizleri için hastaneye sevketti. Dilara Gülatan Antalya’daki hastanede gereken kan örneklerini verdi. Murat, bu işlem yapılırken Antalya’ya gitmeyi gerek görmedi. Ben ise önce Beykoz Adliyesi’ne sevk edildim. Adliyede karşı tarafın avukatını bizi beklerken bulduk. Adliyenin sevki üzerine Beykoz Devlet Hastanesi’ne giderken, avukat hanım, bizi adeta gölgemiz gibi takip etti. Onun sanki Türkiye’de ikinci bir Uğur Dündar varmış da, benim yerime örnek vermeye o gidecekmiş gibi düşünüyor olması, ağrımıza gitmişti. Neyse, tüm koridorları kameralarla görüntülenen hastanede kan örneğim alındı. Ayrıca söke söke bir tutam saçım koparıldı. (Kafamın o bölgesi hâlâ saçsızdır!) Bunlar yine Beykoz Adliyesi’nce İzmir Adli Tıp Kurumu’na analiz için gönderildi. Zira Dilara Gülatan’ın örnekleri de oraya gitmişti.
Bu tür davalarda “son söz” anlamına gelen DNA analiz raporunun çıkması 7 ayı buldu. Ve bu sürenin sonunda davanın başından itibaren söylediklerimizi doğrulayan rapor geldi. Değerli bilim insanlarından oluşan ilgili ihtisas dairesi “biyolojik babalık iddiasını kesin olarak” reddediyordu. İftiranın çökmesi üzerine kızılca kıyamet koptu. Yayın yasağı olmasına rağmen o saygın bilim insanlarını töhmet altında bırakacak yayınlar yapılmaya, tüm ailemize, çoluk çocuğumuza travmalar yaşatacak haberler yayımlanmaya başlandı. Sosyal medya trolleri eşi görülmedik linçlerle devreye sokuldu. Dilara Gülatan yandaş gazetelere ve televizyonlara çarşaf çarşaf açıklamalar yaparak suçlamalarda bulundu. Öyle ki yaklaşık 15 gün boyunca bir gazetenin birinci sayfasından inmedim. Bu süre içinde yargıya olan saygımız ve DNA analiziyle iftiradan ibaret hayali babalık iddiasının çökmüş olması nedeniyle sustuk. Bunlar yaşanırken, kendisinin gizleme gereği duymamasına rağmen hep D.G. diye söz ettiğim Dilara Gülatan’ı arayıp, iddiasının boş bir hayalden ibaret olduğunu, annesini hiç tanımadığımı, gerçek babasını bulmak istiyorsa, elimden geldiğince yardımcı olabileceğimi, beni istediği zaman arayabileceğini söyledim. Ama o bu girişimimi yanıtsız bıraktı.
Sonuca geliyorum; Önce Isparta Aile Mahkemesi bu iddiayı reddetti ve lehimize karar verdi. Karşı taraf bu karara Antalya Bölge Adliye Mahkemesi’nde (İstinaf) itiraz etti. Ama orası da yerel mahkemenin kararına uydu ve iddiayı reddetti. Sonuçta Yargıtay’a gittiler. Ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 25.06.2025 tarih 2025/4545 esas ve 2025/6464 sayılı kararıyla Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını onadı ve hüküm kesinleşti.
Şimdi sıra, bu iftirayı ortaya atarak bana ve aileme derin acılar yaşatanlardan yargı önünde ibret-i alem için hesap soracağımız süreci başlatmaya geldi. İftira davasının başından itibaren bana inanan avukatım, kardeşim Murat Ergün’e, değerli yargı mensuplarına ve unutulmaz desteğini esirgemeyen siz okurlarıma sonsuz teşekkürler ederim.
Yazının tamamını okumak içni .
TIKLAYIN -


