Ülkenin başbelası: Hindutva! Nepal’de ABD/Hindistan parmağı
Halktv sayfasından alınan bilgilere göre, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Nepal’de olanlar gerçekten korkunç. Polisin ateşiyle onlarca öğrencinin ölmesi, ülkenin eski başbakanlarından birinin eşinin çıkarılan bir yangında yanarak hayatını kaybetmesi dahil ürkütücü olayların görüntüleri geliyor ülkeden. Buna bakarak öfkenin hayli büyük olduğunu düşünebilir kişi.
Kızgınlığın bu kadar büyümesinin nedeni sosyal medya platformlarının hükümetçe yasaklanması olamaz herhalde. Sadece iç kaynaklı olmayan bir kaos sözkonusu Nepal’de çok belli ki. Hükümetin birçok alanda başarısız olduğunu, yolsuzluklara yol açan beceriksizlikler yaptığını peşinen kabul edelim. Özellikle Z kuşağı olarak adlandırılan gençlerin sosyal medya olanaklarından mahrum bırakılmalarına karşı çıkmakta haklı olduklarını da.
Huzursuzluğa yol açan olumsuzlukların bir ülkeyi istikrarsızlaştırmak isteyen güçler açısından fırsatlar yarattığı bir gerçek. Örneğin ABD, benzeri nedenlerle başlayan gösterileri, destek verdiği kesimler aracılığıyla rejim değişikliği talebine yönlendirerek Bangladeş’de Şeyh Hasina yönetimini devirmişti. Nepal’de de yaşanan bunun bir tekrarı. Hasina’nın da Nepal’in görevi bırakmak zorunda kalan Başbakanı K.P. Sharma Oli de Çin’le siyasi/ticari ilişkileri geliştirmiş figürlerdi, anımsayalım.
Dolayısıyla Nepal’deki yönetime ABD’nin pek de sıcak bakmadığı söylenebilir. ABD’nin gelişen memnuniyetsizliği Nepal hükümetine karşı kullandığını ileri sürenler de var ki herhalde yanılmıyorlar. 8-9 Eylül tarihlerinde başkent Katmandu’da çıkan olaylarda yirmiden fazla kişi öldü, parlamento, hükümet binaları basıldı, dediğim gibi eski bir başbakanın eşi yakıldı. Bunlar artık “kontrolden çıkmış protestolar” değil, tasarlanmış şiddet eylemleri.
Nepal’in nasıl kaosa sokulduğuna bakalım:
Bu yılın Ocak–Şubat ayında Katmandu ile Pokhara kentinde monarşi yanlısı mitingler düzenlendi. Eski Kral Gyanendra'nın portreleri Hindu dini pankartlarla birlikte taşındı. Hindistan'daki gruplara bağlı sözde “kültürel gruplar”, sınır bölgelerinde faaliyetlerini sessizce artırdı, “Hindu birliği” etkinlikleri düzenledi. Başkent Katmandu'da düzenlenen büyük bir kraliyetçi mitinginde eski Kral Gyanendra ile Hindistan Başbakanı Yogi Adityanath'ın posterleri yan yana sergilendi. Bu Nepal'in kraliyet nostaljisi ile Hindistan'ın Hindu yayılmacılığı siyasetinin ilk kez açıkça bir araya gelişiydi.
Nisan–Mayıs’ta, Kraliyetçi gruplar çevrimiçi ortamda daha fazla seslerini duyurmaya başlayarak uygulanmakta olan federalizmi “başarısız bir deney” olarak nitelendirdiler. Haziran’da yolsuzluk skandalları, yönetimin başarısızlıkları gençler arasında hayal kırıklığını arttırdı. Reform talep eden hashtag'ler ilgi gördü. Ancak kraliyet yanlısı hesaplar bunları monarşinin yeniden kurulması taleplerine yönlendirdi. Temmuz–Ağustos’ta Nepal hükümeti, sosyal medya platformlarına daha sıkı düzenlemeler getirildiğini duyurunca, protestolar, çoğunlukla öğrencilerle kentli gençler öncülüğünde, küçük çaplı, barışçıl bir şekilde başladı.
Monarşi yanlısı olan, Hindistan’daki RSS'ye (ülkede 100’den fazla medya kuruluşunu barındıran medya tekeli) bağlı sesler, bu protestoları hızla büyüttü, daha geniş bir “medeniyet mücadelesi” olarak yeniden çerçevelendirdi. Katmandu, Biratnagar, Pokhara ile diğer şehirlerde eşzamanlı protestolar patlak verdi. Kalabalıklar Singha Durbar sarayını, parlamento ile başbakanın konutunu bastı. Olaylarda en az 19 kişi hayatını kaybetti.
Başbakan K.P. Sharma Oli baskı altında istifa etti., çok sayıda milletvekili iktidardaki Rashtriya Swatantra Partisi'nden ayrıldı. Monarşi yanlıları bu fırsatı değerlendirerek Kral Gyanendra'nın tahta geri dönmesini açıkça talep etti.
Şimdi olan ise şu: Kargaşa içindeki hükümet protestoların önünü almaya çabalarken, demokratik güçler zayıfladı, kraliyet yanlıları ise cesaret kazandı. Hindistan'ın büyük medya tekelleri Nepal'de otoriter bir Hindu monarşisini yeniden kurmak amacıyla krizin arkasındaki ideolojik mimar olarak ortaya çıktı.
Tüm bu yaşananlar birden ortaya çıkmış değil. Bu yılın başlarındaki protesto gösterileri kraliyetçilerle, Hindistan'ın kültürel kimliğini Hinduizm açısından tanımlayan, Hindistan'ı açıkça Hindu bir ulus devlet haline getirmek isteyen sağcı etno-milliyetçi siyasi ideoloji olan Hindutva bağlantısını ortaya çıkardı. Hindutva'nın çoğunluk modelini Nepal'in kırılgan demokrasisine sokmak için kasıtlı girişimlerdir yaşananlar.
Hindutva’nın Nepal’de kazanması demek ABD ile Hindistan için Çin'e karşı stratejik bir tampon oluşturmak demek. Bu nedenle haklı taleplerle sokağa dökülen Nepal’in Z kuşağı gençleri büyük bir ideolojik oyunun piyonları haline geldi maalesef. Öfkeleri Hindistan ile ABD tarafından monarşiyi yeniden kurmakiçin bir silah olarak kullanıldı. Çünkü gençlerin talepleri arasında monarşiyi istemek yoktu. Gençlerin meşru talepleri sadece hükümetin elbette vahşi olan yöntemleriyle değil, “dışarıdan” gelen ideolojik bir güçle bastırıldı esasında.
Gençler her türden baskıya karşı çıkmakta haklılar. Ama ülkelerinde Hindistan kaynaklı, ABD tarafından desteklenen etno-milliyetçi Hindutva belasını da fark etmeliler.
Bir zamanların barış/barışçı ülkesi Hindistan’ın Başbakanı Narendra Modi denen çağdışı, ilkel adam artık tüm değerleri, kültürleri, renkleri Hinduizmle ezmeye niyetli azılı bir Güney Asya Hitler’idir.
Nepal’de olanlarda ABD ile birlikte bu Hindu Hitler’in “parmağı” vardır.


