Ünlü oyuncu çocuklarını kır evinde büyütüyordu... Bahçemize bahar geldi
Hurriyet sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Üstelik onları kırmızı halıda en şık halleriyle görenleri bile şaşırtacak şekilde toprakla iç içe yaşıyor bu ünlüler...
Arazilerinde sebze ve meyve yetiştiriyorlar, hayvanlarını besliyorlar... Tabii bu arada ruhlarını da dinlendiriyorlar.
İşte bunlardan biri de Amanda Seyfried…
BAHÇESİNDE BAHAR POZU
Hollywood'un son dönemdeki en başarılı yıldızlarından biri olan 39 yaşındaki iki çocuk annesi Seyfried, mesleği gerektirdiği zaman büyük kente gidiyor.
Onun dışında bütün zamanını, kocası Thomas Sadoski ve iki küçük kızıyla yaşadığı çiftlikte geçiriyor.
Elbette doğanın huzurlu kollarında sürdürdüğü yaşamdan kesitleri de zaman zaman sosyal medya sayfasından gözler önüne seriyor Amanda Seyfried. Bunun son örneklerinden birini de geçtiğimiz hafta sergiledi.
Köpeğiyle birlikte çekilen bir pozunu paylaştı Seyfried… Çiçek açmış bahar dallarının altındaki bu pozunu "Benim yaşlı adamım" notuyla paylaştı.. Ünlü oyuncunun "yaşlı adam" dediği uzun yıllardır kendisiyle birlikte olan ve belli ki artık iyice yaş almış olan köpeği.
YAŞADIĞI BÜTÜN STRES BURADA BİTTİ
Amanda Seyfried epey zamandır New York yakınlarındaki bir çiftlikte yaşamını sürdürüyor.
Ünlü yıldızın çiftliği isterse otomobiliyle kısa sürede ulaşabileceği kadar yakın büyük şehre. Ama aynı zamanda büyük kentin karmaşasından kaçıp doğanın tadını çıkarabilme imkanı da sağlıyor. Her fırsatta söylediğine göre de çiftliğinde bulduğu huzur onun bazı psikolojik sorunlarına da çözüm oldu.
Bir emlak sitesine konuşan Amanda Seyfried çiftlikte sürdürdüğü hayatın anskiyetesine ve obsesif kompülsif bozukluğuna da derman olduğunu anlattı.
Daha önce "Çiftliğe taşınmak hayatımda verdiğim en iyi karardı" diyen Amanda Seyfried yaptığı oyunculuk mesleğinin stresinin fazla olduğunu saklamadı. Onun yarattığı olumsuzluklardan da çiftliğinde doğayla baş başa kalarak kurtulduğunu söyledi.
Güzel oyuncu anlattığına göre çocukluğunda amansızca gürültülü, enerjik ve ilgiye ihtiyaç duyan bir kişiliğe sahipti. Sahneye çıkmak onun biraz daha durulmasını sağladı.
Ama sonra oyunculuk kariyerinde ilerledikçe durum değişti. Şöhreti arttıkça bu defa da başka türlü bir stres yaşamaya başladı. Kendisini sürekli meslektaşlarıyla kıyaslayarak farklı bir kaygı sahibi oldu.
İşte çiftliğe taşınmak onun bütün bu kaygılarından kurtulmasını sağladı söylediğine göre. Zaten çekime ya da galaya katılmayacaksa eğer Amanda Seyfried çiftliğinden dışarı adım bile atmıyor.
KENDİLERİNE GÖRE BİR MUTFAK EKLETMİŞLER
Özel hayatını fazla gözler önünde yaşamayan hatta hamile kalıp anne olduğunu bile herkesin sonradan öğrendiği Seyfried'in hayatının merkezi de doğanın kollarında.
Güzel oyuncu kocası Thomas Sadoski ve iki çocuğuyla birlikte New York yakınlarındaki Cat Skills dağlarında 1930'larda inşa edilen bir çiftlikte yaşıyor.
Seyfried anlattığına göre evi ilk gördüğünde özellikle de rustik taş işçiliğine hayran olmuş. Aslında ev küçükmüş başlarda. Ama sonra kocasıyla birlikte bir mutfak yaptırmışlar. Böylece biraz genişleme sağlanmış.
Özetle Amanda Seyfried ve kocası, bu evi satın aldığında öyle çok da yaşanılacak bir yer değildi. Ama sonradan bir güzel restorasyondan geçti ve ünlü oyuncu ile ailesinin yaşayabileceği bir duruma getirildi.
Tabii ki çiftlik denilince hayvanlar da olmazsa olmaz... Atları, ördekleri, tavukları, keçileri ve diğer hayvanları için de özel barınakları bulunuyor arazilerinde.
Söylediğine göre hala anskiyetesi ve takıntıları var Seyfried'in. Ama yaşlanmakta olan hayvanları sayesinde, hayatta bazı şeyleri çok da kafaya takmamak gerektiğinin de farkına varıyor. Özellikle de Cliff adlı yaşlı atını kendisine verilmiş büyük bir hediye olarak görüyor.
ÇİFTİN ÇOCUKLARI DA DOĞANIN KUCAĞINDA BÜYÜYOR
Şimdi Seyfried vi Sadoski'nin yedi yaşındaki kızları Nina ile üç yaşındaki oğulları Thomas doğanın kollarında rahat bir şekilde oynayarak büyüyorlar.
Amanda Seyfried'in evinin kalbinde yani salonda da iki küçüğün oynaması için özel bir alan yaratılmış durumda,.
Güzel oyuncunun kocası, iki çocuğu ve annesiyle birlikte yaşadığı bu kırsal alandaki evde aynı zamanda Finn adlı köpeğiyle birlikte birçok hayvan da onlarla hayatı paylaşıyor. Ayrıca birkaç tane tavuk, atlar ile Gus adında bir maymun da ailenin üyelerinden.
Amanda Seyfried, anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk gibi sorunlarından çiftlik hayatı sayesinde kurtulduğunu söylüyor.
Güzel oyuncu, çiftlikteki hayvanlarına karşı da büyük bir sevgi besliyor.
MENAJERİ BU İSTEĞİNE PEK SICAK BAKMADI
Seyfried'e sorarsanız böyle bir ortamda yaşamak çok başarılı bir filmde oynamaktan daha fazla mutluluk verici bir durum. Aslında güzel oyuncu Los Angeles'tan yani sinema dünyasının kalbinden bu kadar uzakta yaşamak istediğinde menajeri bundan çok memnun kalmadı.
Ama Seyfried daha yavaş ve daha fazla doğayla baş başa kalacağı bir ortak istiyordu Bu yüzden menajerine "Hayır Mark... Burası benim öleceğim yer" diye yanıt verdi. Sonuç olarak çiftlikte yaşama hayalini gerçekleştirmekten asla vazgeçmedi.
Amanda Seyfried için böyle bir yerde yaşamak yani gösteri dünyasının bütün o gürültüsünden ve ışıltısından uzakta kalmak bir oyuncu için de bulunmaz bir nimet. Seyfried'e göre doğanın kollarında olmak ruhen ve bedenen yenilenmesini de sağlıyor aynı zamanda.
Seyfried boş kaldığı dönemde çiftliğinde sadece doğanın keyfini çıkarmıyor. Bunun yanı sıra halı dokuyup yorgan dikiyor bazen de nakış işliyor.
ÖZEL HAYATINI GÖZLERDEN UZAK YAŞIYOR
Kendisi böyle meraklı gözlerden uzakta kalmayı seviyor olsa da Amanda Seyfried 12 yaşından bu yana gösteri dünyasının içinde.
Modellik yaparak kariyerine başlayan Seyfried, 15 yaşında da oyunculuğa adım attı Ardından da Mean Girls, Veronica Mars, Big Love; Mamma Mia, Mank gibi yapımlarda kamera karşısına geçti.
Amanda Seyfried özel hayatını öyle çok göz önünde yaşamayı tercih etmeyen bir ünlü. Öyle ki iki çocuğunu da sessiz sedasız hatta neredeyse kimsenin haberi bile


