Üstünde Beşiktaş forması var diye yalan söyleyemedi kırmızı kartı gördü
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
15 yıl şampiyonluk görmeyen Beşiktaşlılar kuşağındanım ben.
Ama her geçen yıl sevdam eksilmedi, daha da arttı.
Çocukluktan Beşiktaşlıyım yani.
Ankara'da oturuyorduk o yıllarda; Aydınlıkevler'de.
Küçük evimizin bana ait köşesinde bir Beşiktaş posteri asılıydı. Bir yanında Vedat Okyar'ın, diğer yanında da Zekeriya Alp'in fotoğrafları yer alıyordu.


Bir gün rahmetli babam;
- Kim bunlar oğlum, asmışsın resimlerini, deyince cevap vermiştim:
- Adam bunlar baba. Bak şu Vedat, şu da Zekeriya. Beşiktaşlı adamlar.
Yıllar sonra İstanbul'a taşınıp, Milliyet gazetesinin genç bir çalışanı olunca... Ne mutlu ki Tanrım bana onlarla tanışma şerefini bahşetti.
Zekeriya abiyi de Vedat abiyi de yakından tanıma fırsatı buldum.
Çocukluktan yanılmamıştım, sahiden de ikisi de ADAMDI.
Birlikte çalıştık. Onların yazılarını daktiloya almam benim için büyük zevkti.
Zekeriya abi sağ... Tanrım uzun ömürler versin. Hala bir beyefendi, hala adam gibi adam.
Vedat abi ise ölümsüzler arasındaki yerini aldı çoktan; beni anılarıyla baş başa bıraktı. Kendisizliğine mahkum edeli bizi 16 yıl olmuş.
Onlarla yaşadıklarım zaman zaman bir film şeridi gibi geçer gider gözümün önünden.
Mesela Vedat abinin anlattığını bir olayı aktarayım size. "Bir Beşiktaşlı nasıl olmalı?" sorusunun cevabı da var içinde. Vedat abinin ağzından anlatıyorum:
"Rakip takımdan biri, adını anmayacağım şimdi. Sürekli vuruyor bana dan dan. Hele bir tanesinde canım o kadar yandı ki; ağzımdan küfürlü bir laf çıktı. Etmemeliydim ama ettim işte. O arkadaş hemen koştu hakeme, hocam bana küfür etti diye şikayet etti.
Doğan hoca (Babacan) babacan bir adamdı, yanıma geldi. Ettin mi, diye sordu. Ettim, dedim. Kırmızı kartını çıkardı, attı beni. Soyunma odasına giderken takım arkadaşlarımdan ne diye küfür ettiğini söylüyorsun diyenler oldu. Ne yani, üstümde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim?"
Çok günler, sabahın olmasını hiç istemediğim geceler geçirdik Vedat abiyle.
En güzel rakı içen adamlardandı, karşısına defalarca oturmak benim için ne büyük şanstı.
Seni unutmayan insan çok be abi... En azından ben...
Senin en sevdiğin olayı yapıyorum şu anda; öğle rakısı!
İki bardak rakı koydum önüme... Biri benim, biri senin...
Şerefe diye kaldırıyorum, bir yudum alıyorum.
Sonra diğer tarafa geçiyorum, kendimi senin yerine koyup, "Şerefe güzel adam" diye bir yudum daha içiyorum.
(Vedat Okyar)
Seni anıyorum.
Unutmuyorum.
Senin gibi adamı tanıdığım için ne kadar şanslıyım yarabbi, bunu biliyorum.
Ölümsüzler arasındaki yerinde sana huzur diliyorum.
Ve Zekeriya abi... Seni de daha çok görmek istiyor, uzun ömürler diliyorum.
Çocukluğumun kahramanları, sizleri çok ama çok seviyorum.

(Zekeriya Alp)


