Uzmanından tatil uyarısı: Çocuğun canı sıkılsın ki gelişsin
SonTurkHaber.com, Trthaber kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
Yaz tatili, özellikle çalışan anne-babalar için çocukların evde geçirdiği uzun saatleri yönetme sürecine dönüşüyor. Bu süreçte çocuklardan sıkça duyulan “canım sıkılıyor” cümlesi ise birçok ailede endişeye neden oluyor. Ancak Çocuk Gelişimi Uzmanı Emine Ergün, sıkılmanın çocuk gelişiminde önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor.
“Sıkılmak normaldir, hatta gereklidir”Emine Ergün’e göre çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin sıkılmak çok doğal bir duygudur. Ancak çocuk sıkıldığında hemen bir etkinlik planlamak ya da ekran açmak yerine bu sıkılmaya alan tanımak gerekiyor.
“Eğer çocuk her sıkıldığında birileri onun yerine çözüm üretiyorsa, bu durum çocuk için bir konfor alanı yaratır. Ve bu konfor, çocuğun sıkılma hâlini daha da artırır,” diyen Ergün, artan sıkılmaların çoğu zaman çocuktan çok yetişkinin tutumuyla ilgili olduğunu vurguluyor.
Sıkılmak yaratıcılığı tetikliyorSıkılmanın, çocuğun hayal gücünü geliştirdiğine dikkat çeken Ergün, “Aynı oyuncaklarla farklı oyunlar kurmak, farklı materyallerle yeni şeyler üretmek, kitapları yeniden okuyup yeni anlamlar çıkarmak… Tüm bunlar sıkılmanın ardından gelen yaratıcılığın göstergesidir,” diyor. Ayrıca sıkılan bir çocuğun kendini tanıma, dikkatini toplama, yeni uğraşlar geliştirme gibi çok yönlü beceriler kazandığını da ekliyor.
Ekran açmak çözüm değil, alışkanlıktırErgün’e göre çocuk sıkıldığında ekran açmak ya da sürekli yeni etkinlikler sunmak, çocuğun içsel çözüm üretme kapasitesini zayıflatıyor.
“Çocuk zamanla şunu öğreniyor: ‘Sıkıldım dersem hemen çözüm gelir.’ Bu durumda çocuk gerçekten çözüm aramaz, sadece çözüm bekler. Bu da onu edilgenleştirir,” diye uyarıyor.
Program değil, esneklikTatilde her anı planlamanın çocuk için yorucu olabileceğini belirten Ergün, doğal akışın önemine değiniyor:
“Sabah etkinlik, öğleden sonra oyun, akşam film gibi bir program elbette olabilir. Ama tüm günü detaylıca planlamak yerine bazen dışarı çıkmak, bazen evde oturmak, bazen birlikte bir ev işi yapmak çocuğa da nefes alanı açar. Esas olan, bu planlamanın çocukla birlikte yapılmasıdır,” diye konuşuyor.
“Çocuğun oyununa eşlik edin, ama teslim olmayın”Oyunların çocuğun en doğal iletişim ve öğrenme alanı olduğunu hatırlatan Emine Ergün, çocuğun kendi oyununu kurabilmesinin çok değerli olduğunu söylüyor.
“Günümüzde ebeveynler oyuncaklarla birlikte oyun senaryosu da veriyor. Ya da çocuk bir oyun kuruyor, ebeveyn sadece itaat ediyor. Oysa gerçek oyun, hem çocuğun yönettiği hem de ebeveynin fikir sunduğu, itiraz ettiği, varlık gösterdiği bir alandır,” diyerek oyunda dengenin önemine dikkat çekiyor.
“Ne yapalım?” sorusu çok kıymetliSıkılan bir çocuğa yaklaşımda da çözüm üretmek yerine süreci çocuğa bırakmanın önemini vurgulayan Ergün, “Ne yapalım sence? Aklına bir şey geliyor mu?” gibi sorularla çocuğun düşünmeye teşvik edilmesini öneriyor.
“Anne-baba olarak her sıkıldığında çözüm üretirsek, o sıkılma hiç bitmeyecek. Halbuki biraz düşünmesine fırsat verirsek çocuk kendi çıkış yolunu da öğrenir,” diyor.
Ev işleri de gelişim alanıdırTatilde çocuklara sadece oyun ve etkinlik değil, günlük yaşam becerilerinin de kazandırılması gerektiğini belirten Ergün, bunun için küçük yaşlara uygun sorumluluklar verilmesini öneriyor.
“Meyve soymak, çamaşır asmak, market alışverişine katılmak, temizlik yapmak, hatta kendi öz bakımını üstlenmek… Bunlar çocuğun özgüvenini ve yaşam pratiğini geliştirir. Tatil sadece oyun değil, hayatın içine dahil olma sürecidir,” ifadelerini kullanıyor.


