Vahşet sözcüğü bunun için icat edilmiş
Halktv sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Aslında bugün Fatih Altaylı hakkındaki “yalan bilgi yayma” iddiasıyla başlatılan yeni soruşturmayı yazacaktım.
İktidar ve sözcülerinin “bir parçası doğru”.. Dolayısıyla “yalan” ifadelerinden söz edecektim.
HalkTv.com.tr’de Mert Öner'in haberinde kan donduran şu görüntüyü görüp haberi okuyuncaya kadar:

Haberin özeti şöyle:
“Suriye’deki geçici Şam yönetimine bağlı HTŞ güçleri, Süveyda’da dün hastane bastı ve doktor infaz etti. İnfaz görüntülere yansırken başka bir köyde ise bir ailenin erkeklerinin öldürüldüğü, evlerinin yakıldığı ve kadınlarının kaçırıldığı bildirildi. Şam'daki bakanlık "soruşturma başlatıldı" dedi.”
Bu, ilk değil. Son olmayacağını da biliyoruz. Erdoğan ve bakanlarının ellerini tutmadan fotoğraf vermediği Şara dönemi başından beri böyle!
Binlerce Alevi katledildi. Kadınlar, kız çocukları kaçırıldı.
Onlar kâğıt üstündeki kelimelerdi hep. Oysa Süveyda’daki vahşete ve çaresizliğe tanık olduk.
Gazze’de açlıktan öldürülen bebeklerle.. Hayatları “hayat kurtarmaya” adanmış doktorların katli..
Lanet olsun.. Lanet olsun.. Lanet olsun!!!!
*. *. *
Diyarbakır’dan bir araştırmayı hatırlıyorum. Küçük çocuklara hayat üzerine sorular sorulmuştu. İçlerinden birinin yanıtı Tokat gibiydi:
“Ölmek istiyorum..”
Neden?
“Cennette istediğim kadar muz yiyebilmek için..”
Yoksulluk bu bölgenin en eski sorunu olageldi.
Oysa artık birinci öncelik “öldürülmemekte”. Açlıktan, herhangi bir enfeksiyon hastalığından ya da bombayla, kurşunla..
İnsan kadar vahşi bir hayvan yok bu dünyada. O yüzden artık daha fazla eve, içime kapanıyorum. Hatta sık sık çekip gitmek istiyorum.
Gitmiyorsam eğer, İmamoğlu ve haksız yere cezaevine konulanların özgürlüğe kavuştuğunu görebilmek umudu!
*. *. *
Fatih Altaylı hakkında “YALAN BİLGİ YAYMA” iddiası soruşturulacakmış ya! Acaba Türkiye ile yeni Suriye yönetimi arasındaki ilişkinin gerçeğini anlatırlar mı bu arada?
Yollarına neden güller serip bir günde Şam’a ulaşmalarını sağladık?
Daha güncel bir soru:
Şara’nın Rojava / YPG ile tam da masaya oturacakları sırada köprüleri atmasının nedeni ne? Türkiye’nin bu gelişme konusundaki tutumu ne? Şara ile birlikte iki koldan harekat düzenlemek mi? Yoksa uzlaşma / barış masası kurmak mı?
Bu mesele Çözüm Süreci’ni nasıl etkileyecek?
*. *. *
Tam da bugün şu son soruya dair ilginç notlar düştü önümüze.
* MHP’nin “açılım” sürecine ilişkin 81 ilde yapmayı planladığı “Terörsüz Türkiye için Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları ilki Erzurum’da gerçekleşti. AKP’nin de destek verdiği toplantı o kadar zayıftı ki, MHP’nin kalesi sayılan Erzurum’un sokaklarında çarşılarında neredeyse hissedilmedi.
* İktidarın en ateşli savunucularından Cem Küçük, herkesin söylediğini sonunda duymuş olmalı.. Habertürk yayınında şunları söyledi”: “Konuşulan her şeyin kamuoyu tarafından bilinmesi gerektiğine inanıyorum. Terörsüz Türkiye sürecinde en büyük eksikliğin yeterince şeffaf olunmaması olduğunu düşünüyorum. Son bir ayda, özellikle Anadolu’da ve Doğu Karadeniz’de yaptığım gözlemler de bu yönde. Halkta bu konuya karşı bir memnuniyetsizlik var ve bunun temel sebebi, süreçte ciddi bir şeffaflık eksikliği olması. Sürecin belirsizliği, bir yol haritasının olmaması ya da “kervan yolda düzülür” mantığıyla hareket edilmesi bu rahatsızlığı artırıyor. Eğer bir yol haritası varsa, bizler bunu bilmiyoruz.“
*. *. *
Sahi ne biliyoruz biz?
Daha doğrusu bize ne anlatılıyor?
Zengezur koridorunu ABD’nin işleteceği mi?
Tam da ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun dediği gibi “Suriye’de topyekun bir iç savaşın kapıda” olduğu mu?
Çözüm sürecindeki belirsizliğin aslında ortada “açıklanabilecek” bir yol haritası olmamasından kaynaklandığı mı?
Dahası var: Erdoğan’ın Nebati ile görüşmesi ne anlama geliyor? Ekonomide bir kez daha mı ray değiştirilecek? Nebati döneminde hayatımıza giren (adı faiz olmasın diye icat edilmiş) Kur Korumalı Mevduatın Türkiye’ye faturasının 60 milyar dolar olduğunu düşünürseniz, İkinci Nebati dönemi acaba nasıl sürprizlerle gelir?
Fatih Altaylı Silivri’deki hücresinden yalan bilgi yaymış öyle mi!
İlk soruşturmadan bir şey çıkmayacağını anlayıp yeni bir kulp takmaya çalışmanın zuzaylı dili karşılığı bu olsa gerek.
Siz gidin önce memlekete, sahtecilikte zirveyi izah edin..


