Volkswagen’de Çin depremi! Çalışan sayısı azaltılıyor Sözcü Gazetesi
SonTurkHaber.com, Sozcu kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Almanya’da sıkı iş güvencesi yasaları nedeniyle doğrudan işten çıkarma yoluna gitmeyen Volkswagen, çözümü gönüllü ayrılık ve erken emeklilik seçeneklerinde buldu. Bu plan, geçtiğimiz yıl sendikalarla yapılan anlaşma çerçevesinde “sosyal sorumluluk” ilkesi doğrultusunda yürütülüyor.
Volkswagen İcra Kurulu Üyesi Gunnar Kilian, Wolfsburg’daki genel merkezde yapılan toplantıda sürecin beklentilere uygun ilerlediğini belirterek, “Gönüllü ayrılıklar ve fabrika maliyetlerinde yapılan kesintilerle somut bir ilerleme sağladık” dedi.
Fabrika Kapanmıyor, Üretim AzalıyorŞirket, daha önce ilk kez fabrika kapatma seçeneğini masaya getirmişti. Ancak yoğun sendikal müzakereler sonucunda bu plandan vazgeçildi ve gönüllü ayrılıklar konusunda mutabakat sağlandı. Bu çerçevede, yalnızca iş gücü değil, üretim kapasitesi de küçülüyor. Volkswagen markasına ait üretim kapasitesinde 700 bin adetlik bir azalma planlanıyor.
Grubun diğer markaları Audi ve Porsche da benzer küçülme adımları atarak binlerce çalışanla yollarını ayırdı.
Dört Günlük Çalışma Haftası GündemdeYapısal dönüşüm sadece işten çıkarmalarla sınırlı değil. Şirket, Wolfsburg’daki en büyük üretim tesisinde haftalık çalışma süresini 2027 yılı itibarıyla dört güne indirmeyi planlıyor. Bu önemli değişiklik, çalışanların iş-yaşam dengesi açısından da yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
VW İş Konseyi Başkanı Daniela Cavallo, bu konuda yaptığı açıklamada, “Geleceğe hazırlanmak zorundayız. 2027’den itibaren geçici dört günlük bir çalışma haftası, mantıklı ve uygulanabilir bir senaryo” ifadelerini kullandı.
Çin Baskısı ve Elektrikli Araç Dönüşümü Belirleyici Rol OynuyorVolkswagen’in bu radikal adımlarının arkasında, Çin merkezli üreticilerin oluşturduğu yoğun rekabet ve elektrikli araçlara geçişte yaşanan zorluklar yatıyor. Sektördeki dönüşüm, geleneksel üreticilerin yeni stratejiler geliştirmesini kaçınılmaz hale getiriyor.
Volkswagen’in attığı bu adımlar, sadece bir şirketin değil, tüm Alman otomotiv sektörünün içinden geçtiği dönüşüm sancılarının bir yansıması olarak dikkat çekiyor.


