Yapay zeka yargılamadan dert dinliyor Teknoloji Haberleri
Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
İnsanlar son dönemde en önemli sırlarını yapay zekâyla paylaşıyor. Hayata dair sorunlar başta olmak üzere ikili ilişkilerle ilgili de yapay zekâdan akıl alır hale geldik. Uzman Klinik Psikolog Gül Çolak, “Yapay zekâya soru sorduğumuzda sadece bilgi içeren bir yanıt değil, bizi anlıyormuş hissi veren cevaplar alıyoruz. Hatta öyle ki, bazı insanlar artık dertlerini arkadaşına ya da terapistine anlatmak yerine, yapay zekâyı seçiyor. Gerçek ilişkiler zorlaştıkça yapay olana yönelim var” dedi. Çolak, bu durumun teknolojiye değil, günümüz insan ilişkilerinin kırılganlığına ayna tuttuğunu söyledi.
SIKILMIYOR VE YARGILAMIYOR
İnsanın doğduğu andan itibaren anlaşılmak istediğini söyleyen Çolak, “Çocukken çevreyle güven bağı kuramayanlar yetişkinlikte de anlaşılma ihtiyacı doyurulmamış bireylere dönüşüyor. Pek çok kişi güven duygusunu gerçek hayatta nadiren yaşıyor. Duygusal ihmal yaşamış, değersizlikle baş etmeye çalışanlar için yapay zekâ, kendini güvende hissedebileceği bir alan sunuyor. Yargılamıyor, kesmiyor ve sıkılmadan dinliyor gibi görünmesi ise kişilere anlaşılmanın verdiği güveni hissettiriyor. Diğer insanlarla kurduğumuz ilişkiler hata yapma riski, reddedilme olasılığı ve çatışmalar barındırıyor. Özellikle mükemmeliyetçi bireyler, hata yapmaktan öylesine korkarlar ki, duygularını ifade etmek onlar için büyük bir tehdittir. Yapay zekâ ise hiçbir zaman karşı tarafı hayal kırıklığına uğratmaz. Onaylanma ihtiyacını tetiklemez, küçümsemez, başını çevirmez. Özgüven sorunu yaşayanlar için bu tür bir etkileşim, düşük riskli duygusal pratik alanı sunuyor” ifadelerini kullandı.
YÜK OLMADAN ANLATMA İSTEĞİ
Çolak sözlerini şöyle sürdürdü: "Sosyal medya, görüntülü konuşma, mesajlar bizi daha bağlı hissettirecek şekilde tasarlansa da, yapılan araştırmalar tersini gösteriyor. İnsanlar hiç olmadığı kadar yalnız hissediyor. Yapay zekâya yönelme, işte bu yalnızlık duygusunun bir sonucu. İnsanlar, kimseye yük olmadan, yanlış anlaşılma kaygısı taşımadan kendilerini ifade edebilecekleri bir alan arıyor. Bu yönüyle bakıldığında, yapay zekâyla konuşmak bir nevi dijital günlük gibi tutuyor. Bazı kişiler yapay zekâyla konuşmayı terapiye alternatif görüyor. Bu eğilimi gösteren bireylerin, gerçek ihtiyacı fark edip psikolojik destek arayışına girmesi önemli.”
Depresyon, sosyal kaygı, obsesif kompulsif bozukluk, şizoid kişilik ve otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin yapay zekâyla dertleşme eğilimi gösterdiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Gül Çolak, “Birbirimizi duymamıza rağmen anlayamıyoruz. Yüzeysel ilişkiler insanlar derin bağlar yerine zahmetsiz empati arıyor. Yapay zekâ da sıkılmayan, karşılık beklemeyen bir ‘dinleyici’ olarak devreye giriyor. Ancak bu dijital yakınlık, zamanla yanıltıcı bir rahatlığa dönüşebilir. Kişi yalnızlığını sustursa da, temel ihtiyaçlar karşılanmadan kalır” dedi.


