YAVUZ DONAT Bir kütüphane yıkıldı
SonTurkHaber.com, Sabah kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Altan Öymen... Seneler önce aynı gazetede birlikte çalışmıştık... Akşam Gazetesi'nde.
1980 öncesi... CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in pek çok gezisinde... Birlikteydik.
1980 sonrası... Başbakan Turgut Özal'ın bazı yurt içi ve yurt dışı gezilerinde de.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in Almanya ziyaretinde de beraberdik.
Dostumdu.

Son karşılaşmamız geçen yıl olmuştu... Kıbrıs'ta.
20 Temmuz'da yakın siyasi tarihin önemli bir tanığını kaybettik.
Şimdi... Babası Hıfzırrahman Raşit Öymen'le... Annesi Fatma Nezaket Öymen'le... Eşi Aysel Öymen'le... Kardeşi Örsan Öymen'le... Bir başka âlemde buluştular.
Allah, rahmet eylesin.
***
Anılar denizinden (1)
Berlin duvarı yıkılmadan önceydi... Almanya'nın başkentinin Bonn olduğu yıllar.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren... Bonn'da, Türk Büyükelçiliği'nde akşam yemeği... Sınırlı katılım... Birkaç masa.
Altan Öymen... Güngör Mengi... İlnur Çevik... Kenan Akın... Ben... Kenan Evren ile yemekteydik.
Dikkatimi çekti;
Cumhurbaşkanlığı Basın Danışman Ali Baransel... Cumhurbaşkanlığı koruma müdürü... Cumhurbaşkanı doktoru... Cumhurbaşkanı yaveri... Onlar da yemek salonundaydı... Fakat;
Onlar masada değildi.
Salona girişteki merdivenin az ötesinde... Birer sandalyede.
Hepsi de dostum... Garibime gitti... Rahatsız oldum.
Yemek tabağımı aldım... Onların yanına gittim... Ve bir sandalyeye oturdum.
***
Acil servis (2)
Salonda... Buz gibi bir hava esti... Sessizlik.
Görevliler... Hemen... Bizim önümüze bir sehpa getirdiler.
Ve garsonlar... Yemek servisine başladılar.
Ama... Baransel... Yaver... Doktor... Koruma müdürü... Hayli gergindi... Sohbet... Hava biraz yumuşar gibi oldu.
***
Afiyet olsun (3)
Yemekler yenildi... Sıra kahveye gelmişti ki;
Cumhurbaşkanı Evren yerinden kalktı...
Ve herkese eliyle, "Kimse kalkmasın... Oturun" işareti yaptı:
- Kimse rahatsız olmasın... Kahvelerinizi için.
Sonra... Salonun birkaç basamak ile ayrılan... Oturma takımı olan bölümüne doğru yürürken... Omuzuma dokundu:
- Yavuz Bey... Kahveyi birlikte içelim.
***
Sessiz teşekkür (4)
Anlaşıldı... Yakın çevresindeki dört kişiye "yok muamelesi" yapılmasından rahatsız olmuştu.
Kahveyi benimle içmek istemesi... Sessiz bir teşekkürdü.
Ve... Yemek de sona erdi.
Yemektekiler ayağa kalktılar... Bizim oturduğumuz yere yaklaştılar... "Biz de oturabilir miyiz?" dercesine.
Cumhurbaşkanı Evren'in tavrı:
- Afiyet olsun... İyi geceler... Ben Yavuz Bey ile biraz konuşmak istiyorum.
Davetliler gitti... Evren ile baş başa kaldık.
***
Evren bana sordu (5)
Cumhurbaşkanı sordu:
- Anlat bakalım... Neler oluyor? Türkiye'den ne haberler var?
Kısaca... Biraz siyasetten... Demirel'den... Özal'dan... O gün açıklanmış olan enflasyon oranından falan söz ettim.
Kenan Evren:
- Ben Başbakan'a söyledim... Defalarca... Turgut Bey, izlemekte olduğun bu politika ile enflasyon inmez dedim.
- Efendim, bunu yazabilir miyim?
- Elbette... Yazabilirsin.
***
Bomba (6)
Sonra... Ben Cumhurbaşkanı'na sordum:
- Geziyorsunuz... Dünya liderleri ile konuşuyorsunuz? Sizin ajandanızda neler var?
- Yavuz Bey... Türkiye'de artık idam cezasının kaldırılması lazım.
Bomba... Bunları söyleyen 12 Eylül 1980 darbesinin lideri... "Asmayıp da besleyelim mi?" diyen isim... Ve kurulan idam sehpaları.
Evren konuşmasını, "Dün öyle gerekiyordu" diyerek, sürdürdü.
Değişen dünya şartlarından... Avrupa Birliği'nden... İdam cezasını kaldırma zamanı geldiğinden söz etti.
- Efendim bunları yazacağım.
- Yazabilirsin.
***
Şok... Ve sonrası (7)
Yazdım... TERCÜMAN Gazetesi...
Şok etkisi... Gündemi etkiledi.
Yazımın çıktığı gün... İlk tebrik... Altan Öymen'den... Zaten başka tebrik eden de olmadı.
Fakat... Almanya'daki Türk gazeteciler... Evren'in heyetindeki bazı arkadaşlarım... Gün boyu Evren'e sordular... Beklediler ki, Cumhurbaşkanı benim yazımı yalanlasın... "Yavuz'a böyle bir şey söylemedim" desin.
Evren'in tepkisi... Gülerek... "Donat, benim söylediklerimi yazdı... Hepsi doğru."
***
Altan Öymen farkı (8)
Ertesi gün... MİLLİYET Gazetesi... Altan Öymen imzalı manşet:
"Evren'den demokrasi paketi."
Bu defa, ben, Altan Öymen'i kutladım... Teşekkür etti... Dedi ki:
Yavuzcuğum... Senin yazın müthişti... Kıskanmaya, yalanlamaya çalışmaya gerek yok.
Bir haberi, yazıyı okuyacaksın... Daha ileri taşımaya çalışacaksın... Gazetecilik budur.
Seni okuduktan sonra, Evren Paşa'yı kutladım... Sadece idam cezasının kaldırılmasını mı istiyor? Başka önerileri var mı? Bu bir paket mi? Demokratikleşme paketi... Bunları konuştum... Ve bu manşet çıktı.
***
Baba ve oğul
Sıfır kibir... Sıfır kompleks... Sıfır kıskançlık.
Altan Öymen... O bir öğretmendi.
Babasına çekmiş... Babası, eski milletvekili, Hıfzırrahman Raşit Öymen, öğretmen kökenliydi.
Yeri gelmişken... Babadan da bir çift söz edelim.
Meclis... 12 Şubat 1946... Özel okullar konuşuluyor.
Kürsüde... Bolu Milletvekili Hıfzırrahman Raşit Öymen.
Özel okul ücretlerinin yüksekliğinden yakınıyor.
Önlem alınmasını istiyor.
"Yangın bacayı sardıktan sonra tedbir getirilirse çocuklar sokakta kalırlar" diyor.
Rahmetli... İleri görüşlüymüş.
***
Rahmetle
Eğer... Altan Öymen'in evindeki kütüphanede... Milletvekilliği yaptığı dönemin tutanakları hala duruyorsa... Ciltlenmiş olarak... Siyah.
Benim hediyemdi.
Rahmetle anıyorum.

