Yaz aylarını sivrisineklere yem olmadan geçirenlerin sırrı ne? Hangi kokular sinek kovucu etkisi yapıyor? Bu yiyecekler sinekleri insanlara çekiyor
Hurriyet sayfasından alınan verilere göre, SonTurkHaber.com bilgi veriyor.
Yaz geldi havalar ısındı. Bahçelerde, balkonlarda, açık camların karşısında geçirdiğimiz süreler de uzamaya başladı. Ancak rahat bir nefes almak için balkona çıkanlar maalesef sivrisineklerle karşı karşıya kalıyor. İlginç olan şu ki bazı kişiler adeta sivrisineklerin akınına uğrarken bazıları bu saldırılardan hiç etkilenmiyor. Bilim insanları şimdilerde "sivrisinek mıknatısı" olarak nitelendirilen ilk gruptaki kişilerin bu küçük canlılara çekici gelen yönlerini ayırt etmek için çalışıyor.
Sivrisinekler hedeflerini bulmak için bir dizi ipucundan faydalanıyor. Bunların başında koku geliyor.
ÖNCE KARBONDİOKSİTİ FARK EDİYOR SONRA KOKUMUZU ALIYORLAR
Koku insanları hayvanlardan ayıran en önemli ipucu ve bazı sivrisinekler insan kokusunu arayıp bulabilecek şekilde evrimleşmiş durumda.
Solunum sırasında ağız ve burnumuzdan çıkan karbondioksiti 60 metre uzaktan fark edebilen sivrisinekler, biraz yaklaştıklarında ayaklarımızdan, kol altlarımızdan ve derimizden yükselen kokuları almaya başlıyor. 15 metre yakından insanları karanlık siluetler olarak gören sivrisinekler, ısı havuzları sayesinde de vücudumuzun en lezzetli noktalarını kolayca tespit edip kanlarımızı emmeye başlıyor.
Afrika'da yaşayan ve sıtma bulaştıran Anopheles gambiae türü sivrisinekler üzerinde 2023 yılında Johns Hopkins Üniversitesi'nde yapılan araştırmanın baş yazarı nörobilimci Diego Giraldo, National Geographic'e yaptığı açıklamada, "Sivrisineklerin bizi fark etmekteki başarıları çok dikkat çekici" dedi.
İnsan koku profillerinin söz konusu sinekleri nasıl çektiğine odaklanılan araştırma kapsamında ilk kez, sivrisineklerin, buz pisti büyüklüğündeki bir kapalı alanda bulunan çok sayıda kişi arasında ayrım yapabildiği görüldü. Daha önceki araştırmalarda çok daha küçük alanlar kullanılmış ve sivrisineklerin iki denekten birini tercih etme davranışı incelenmişti.
Sivrisinekler, balkon keyfine sekte vurmanın ötesinde Zika, dang humması, sıtma, Batı Nil hastalığı gibi birçok ölümcül mikrop taşıyor ve her yıl 1 milyondan fazla kişinin yaşamını yitirmesine neden oluyor. Geçmişte bu tür durumlar daha ziyade tropikal iklimin hâkim olduğu coğrafyalarda yaşanırken, şimdilerde küresel ısınmasının etkisiyle, hastalık taşıyan sivrisinekler çok daha geniş bir alana yayılmış durumda.
BAZI KOKULARI DİĞERLERİNE TERCİH EDİYORLAR
Giraldo'nun deneyi için kullanılan alan, hava kanallarıyla sekiz çadıra bağlandı. Bu kanallar çadırlarda kalan kişilerin kokularını çekip deney alanındaki siyah, ısıtılmış disklere aktardı. Kızılötesi kameralar sayesinde disklerin üzerine konan sivrisineklerin davranışları izlendi.
Deneyde sivrisineklerin bazı disklere diğerlerinin dört katı sıklıkta konduğu görüldü. Bu popüler diskler, "sivrisinek mıknatısı" olarak nitelendirilen katılımcıların kokularını taşıyordu.
Giraldo, "Bu deney bize birden fazla koku kaynağı olan karmaşık durumlarda bile, sivrisineklerin bazı kokuları diğerlerine tercih ettiğini kanıtlıyor" diye konuştu.
Ardından araştırmacılar, her bir katılımcının koku profilini oluşturan kimyasalları tek tek ayrıştırmak için çalışmalara başladı. Şu an Pittsburgh Üniversitesi'nde görev yapan kimyager Stephanie Rankin-Turner, "İnsan kokusu çok karmaşıktır. İnsanların kokularında bugüne kadar kimsenin tasnif etmediği pek çok kimyasal bileşik bulunur" dedi.
BİLEŞİKLERİN ORANLARI ÇOK ÖNEMLİ
Araştırmacılar alanı daraltabilmek için insan kokusunu oluşturduğu bilinen kimyasallara odaklandı. Yapılan analizde tüm katılımcıların ürettiği kokularda 15 havayla taşınan bileşik tespit edildi. Sivrisineklerin insanları ısırıp ısırmadığını belirleyen faktör ise çeşitli kimyasalların kokudaki yoğunluk oranı oldu.
Rankin-Turner, "Eğer bir kişi sivrisineklerin gerçekten sevdiği bir bileşiği çok fazla salgılıyorsa, o kişinin sivrisinekleri kendine çekme potansiyeli de yüksek oluyor" ifadelerini kullandı. Sivrisineklerin özellikle karboksilik asitler karşısında mest olduğu görüldü.
Karboksilit asitler, insan terinde bulunan ve kokusu bozulmuş tereyağına ya da peynire benzetilen yağ asitleri. Geçmişte yapılan araştırmalarda başka sivrisinek türlerinin de karboksilik asitleri çekici bulduğu görülmüştü.
Bu asitler insanların ciltlerini koruyan yağlı sebum tabakasında üretiliyor. Ek olarak cildimizin yüzeyinde yaşayan faydalı mikropların diğer salgılarımızı sindirmesiyle de ortaya karboksilik asitler çıkıyor.
CİLT MİKROBİYOMU BÜYÜK ROL OYNUYOR
Sivrisinekleri çektiği tespit edilen bir diğer madde yine ciltteki mikroplar tarafından üretilen asetoin oldu. Rankin-Turner, "Görünüşe bakılırsa, cilt mikrobiyomu nasıl koktuğumuz ve sivrisinekler karşısında ne kadar çekici olduğumuz konusunda büyük bir rol oynuyor" dedi.
Hamilelik, hastalık durumu veya yiyip içtiklerimiz gibi faktörler, vücut kokusunda geçici değişimlere yol açsa da kokunun belli başlı unsurları aylar hatta yıllar boyunca değişmeden kalıyor.
Nişastalı sebzeler, tuzlu ve baharatlı yiyecekler, insanları sivrisineklere karşı daha çekici hale getiriyor. ABD'nin Charlotte şehrinde bulunan Black Pest Prevention şirketinin başkanı olan Nicole Carpenter, "Sivrisinekler yemekle ilgilenmezler ama belli şeyleri yediğimizde vücut kimyamızda yaşanan değişimleri çekici bulabilirler" dedi. Örneğin baharatlı yiyecekler, vücudun daha fazla karbondioksit üretmesine neden oluyor. Sivrisinekler de bizi solunum sırasında havaya yaydığımız karbondioksit sayesinde buluyor. Carpenter, çeşitli alkollü içkilerin de daha fazla karbondioksit üretimine yol açtığını söyledi. Las Vegas'ta bulunan Nevada Üniversitesi'nde tıbbi parazitoloji ve entomoloji dersleri veren Louisa Messenger ise alkol tüketiminin vücut sıcaklığını artırabildiğini, yükselen sıcaklıkların da sivrisinekleri çeken bir diğer faktör olduğunu belirtti.
Florida Uluslararası Üniversitesi'nde sivrisineklerin genetiği üzerine araştırmalar yapan Matthew DeGennaro, "Ben de dahil bu alanda çalışan çoğu kişi sivrisineklerin neden bazı kişileri diğerlerden daha çekici bulduğunu anlamaya çalışıyor. Çünkü bu sırrı çözersek yeni nesil sinek kovucuları da üretebiliriz" dedi. DeGennaro, parçası olmadığı çalışmayı da değerlendirerek, araştırmacıların doğala bu kadar yakın koşullar oluşturmayı başarmış olmasının, bağlantıları ortaya çıkarabilmek için önemli bir adım olduğunu söyledi.
SABUNLAR, DEODORANTLAR NASIL ETKİLİYOR?
Birçoğumuz her gün vücut kokumuzu şampuanlar, sabunlar, deodorantlar kullanarak değiştiriyor ya da en azından gerçek kokumuzu yapay olanlarla maskeliyoruz. Peki bu durum sivrisineklerin ilgisini azaltmıyor mu? Bu tür kişisel bakım ürünlerinin, sivrisineklerin izimizi sürme yetisini nasıl etkilediğine odaklanan bir araştırmaya göre, gerçekte durum bu kadar basit değil.
Söz konusu deneyde, araştırmacılar, aynı deneğin yıkanmamış koluna giydiği kollukla yıkanmış koluna giydiği kolluğun sinekler nezdindeki çekiciliğini kıyasladı. Araştırma kapsamında dört denek dört farklı sabun kullandı ve uzmanları da şaşırtan bir sonuç elde edildi: Bazı durumlarda kolun yıkanmış olması, kolluğa konan sivrisinek sayısını artırdı. Ancak bu etki her sabun için aynı değildi. Bazı markalar kişiyi daha çekici kılarken bazıları sivrisinekleri itiyordu.
Beklentilerin aksine, sabunun kimyasal içeriği, içerikteki maddelerin kullanan kişinin vücut kimyasıyla etkileşime girme şekli kadar önemli değil. Araştırmanın yazarlarından Clement Vinauger, "Kullandığımız tüm sabunların ağırlıklı maddesi, sivrisinekleri uzak tuttuğu bilinen bir madde olan limonen içeriyordu. Ancak dört sabundan üçü sivrisineklerin ilgisini artırdı" diye konuştu.
BELLİ KOKULAR "İNSAN" DİYE BAĞIRIYOR
Dolayısıyla aynı kimyasalın yoğunluğuna ve kişinin cildindeki diğer doğal kimyasallarla olan etkileşimine bağlı olarak çekici ya da itici olduğunu söylemek mümkün. Vinauger, "Belki de kimyasalların birinci kombinasyonu sivrisinek tarafından 'bitki' olarak algılarken farklı oranlardaki ikinci kombinasyon 'insan' diye bağırıyordur" ifadelerini kullandı.
Kişisel bakım ürünleri araştırmasının ikinci safhasında araştırmalar, sivrisinekleri çeken ve iten kombinasyonları tespit edebilmek için naylon kollukları analiz etti. Bu veri üzerinden bir adet çekici karışım bir adet de itici karışım oluşturuldu ve bu iki madde, bir önceki safhaya katılmamış beşinci deneğin üzerinde test edildi.
Virginia Teknoloji Üniversitesi'nden entomoloji uzmanı Chloe Lahondere, "Çekici karışım ve mineral yağı (kontrol) arasında seçim yapmaları gerektiğinde sivrisinekler ezici bir üstünlükle çekici karışımı tercih etti. Ancak mineral yağı ile itici karışım arasında kaldıklarında, mineral yağı sürülmüş kolluğa kondular" diye konuştu.
GÖZLERİ DE ALDIKLARI KOKUYA UYUM SAĞLIYOR
Sivrisineklerin insanları her koşulda bulabiliyor olması gerçekten ürkütücü ve geçen yıl yapılan araştırmalar, bu konuda önemli ipuçları sunuyor.
En basit ifadeyle sivrisinekler esnek, uyum sağlayabilen ve dirençli hayvanlar. Vinauger, "Herhangi bir amaca ulaşmak istediklerinde sivrisinekler vizüel, olfaktör, akustik ve termal verileri bir araya getiriyorlar" dedi.
Örneğin, güncel bir araştırmaya göre, sivrisinekler kızılötesi radyasyonu görebilen hayvanlardan bir tanesi. Üstelik görme becerilerini aldıkları kokuya göre ayarlayabiliyorlar. Örneğin insan kokusu sivrisinekleri ten rengine daha hassas hale getirirken, çiçek kokusu bitkilerle ilişkilendirilen renkleri daha görmelerini sağlıyor.
KOKU ALAMAYAN DA ISIYI TAKİP EDİYOR
Üstelik görme duyusunu yitiren birinin işitme duyusunun keskinleşmesi gibi, sivrisineklerde de bir duyu devreden çıktığında diğerleri eksiği kapatmak için kuvvetleniyor.
Örneğin koku... Araştırmacılar Anophelos aegypti türü sineklerin kafalarında bulunan koku alma sistemlerini işlemez hale getirdiklerinde, ısıyı algılamakta daha iyi olduklarını tespit etti. Bu yıl yayımlanan bir araştırmada, genleriyle olfaktör reseptörleri işlemeyecek şekilde oynanmış sivrisineklerin, insan vücudunun sıcaklığına ayarlanmış zeminlere konma olasılığının koku alabilen sivrisineklerden daha yüksek olduğu görüldü. Üstelik bu mutant sivrisineklerinden ön bacaklarında bulunan ve sıcaklığı algılayan reseptörlerin sayısı da artmıştı.
Araştırmanın yazarlarından Takeshi Morita, bu bilgiye sahip olmanın sivrisinekler karşısındaki savunma ve saldırı silahlarımızı güçlendirebileceğini belirterek, "Sinek kovucular veya tuzaklar tasarlarken, sivrisineklerin birden fazla duyusunu aynı anda sekteye uğratacak yöntemler bulmalıyız" dedi. Morita, sivrisineklerin nemi hissetmek gibi becerilerinin de koku alamadıkları zaman güçlenip güçlenmediğini test etmek istediğini de sözlerine ekledi.
UZMANLAR HANGİ ÜRÜNLERİ TAVSİYE ETTİ?
Öte yandan Vinauger'e göre, en önemli ilerleme, sivrisineklerin tek hücre genetik atlasının yayımlanması oldu. Şu an hakem denetiminde olan araştırma kapsamında her hücrede etkin olan geni belirleyen uzmanlar, bu sayede spesifik organ ve dokuların işleyişini anlamamızı sağlayacak bir harita da çizebilecek.
Her durumda etkili sinek kovucular üretmek amacıyla yapılan çalışmalar henüz fazla ilerlemiş değil ancak bilim insanları eldeki bilgiler üzerinden bazı fikirler üretmeye başladı bile. Vinauger, "Hindistan cevizi kokulu ürünleri deneyin. Sivrisinekleri en fazla uzak tutan sabun Hindistan cevizi kokuluydu. Elbette kendi vücut kokunuz da önemli bir etken olduğundan, farklı sabunlarla denemeler yapıp en etkilisinin hangisi olduğunu görebilirsiniz" ifadelerini kullandı.
Öte yandan sivrisineklere karşı en etkili çözüm halen DEET (bilimsel adı n,n di-etil-meta-toluamid olan sentetik bir sinek ve böcek kovucu) gibi geleneksel yöntemler. Uzmanlar özellikle sivrisineklerin taşıdığı hastalıkların endemik olduğu bölgelerde bu tür sinek kovucuların kullanılmasını tavsiye ediyor. Limon okaliptüs yağı gibi doğal çözümler de işe yarayabiliyor ancak hem etkinlikleri daha düşük hem de daha sık uygulanmaları gerekiyor.
Florida'da yaşayan DeGennaro, "Zika salgını olduğu dönemde her gün DEET sürüyordum" derken tavsiye edildiği şekilde kullanıldığında DEET'in güvenli bir çözüm olduğunu vurguladı.


