Yeni siyaset yöntemi
SonTurkHaber.com, Halktv kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.
CHP Lideri Özgür Özel, İstanbul Bahçelievler mitinginde, Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun iktidar mensupları tarafından telefonla tehdit edildiğini, santaj yapıldığını söyledi.
Mutlu’ya telefon eden iktidar yanlılarının “seni tutuklayacaklar, AK Parti’ye geçersen kapatırız” dediklerini, bu konuşmaya Mutlu’nun eşinin de tanık olduğunu anlattı.
Özel, bu tehdit yöntemini “Ya AK Parti’ye geçersin ya Silivri’ye gidersin” cümlesiyle özetledi.
Bu baskıya boyun eğmeyen Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun gözaltına alındığını, tutuklandığını ve görevden uzaklaştırıldığını söyledi.
Ancak AK Parti’ye geçmeyi kabul eden belediye başkanları da oldu.
Örneğin Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Aydın Söke Belediye Başkanı Mustafa Arıkan, Aydın Yenipazar Belediye Başkanı Malik Ercan, Aydın Sultanhisar Belediye Başkanı Osman Yıldırımkaya gibi..
Başka örnekler de var.
Gaziantep Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, Yalova Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca, Beykoz Belediyesi Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel de AK Parti’ye geçtiler.
Anlaşılıyor ki tehdit, santaj siyasetin yeni yöntemi.
Tutuklamalara bakıldığında belediye meclislerindeki CHP çoğunluğunun azınlığa düşürülmesi de hedefleniyor.
Sadece belediye başkanları değil bazı CHP’li belediye meclis üyeleri de partilerinden istifa ediyorlar.
İktidar CHP’li belediye başkanlarının tutuklanıp görevden alınmasıyla da yetinmiyor,
belediye meclisindeki çoğunluğun iktidara geçmesini amaçlıyor ki belediye başkan vekili iktidar grubundan seçilsin.
Bu yöntem demokratik hukuk devletlerinde kabul edilecek bir yöntem değil.
Ancak Türkiye’de uygulanıyor.
Bu şekilde belediyelerin el değiştirmesi, seçmen iradesinin yok sayılmasıdır.
Sandık sonucunun kamu gücüyle değiştirilmesidir.
Halkın seçtiği belediye başkanları tutuklanarak, belediye meclisi üyeleri istifa ettirilerek belediye yönetimleri iktidar tarafından belirlenecekse o zaman seçimin bir anlamı kalmıyor.
İktidar bununla da yetinmiyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçimi kazanacağını düşündüğü CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması da iptal ediliyor.
Bunun anlamı iktidarın önümüzdeki seçimleri de kazanabilmek için her yolu mübah saydığıdır.
Oysa güçler ayrılığı ilkesine dayalı demokratik sistemlerde yargı denetimi bu tür uygulamalara izin vermez.
Kamuoyu da öyle.
Nitekim CHP mitinglerine katılımın her defasında giderek büyümesi kamuoyunun tepkisinin de yükseldiğini gösteriyor.
Ancak iktidar bu tepkiyi pek dikkate alıyormuş gibi görünmüyor.
CHP ise iktidarın ablukasına, baskısına, belediye başkanlarının tutuklanmasına, transferlerine karşı büyük direniş gösteriyor.
CHP Adana Gençlik Kolları’dan 9 genç Adana’dan Silivri’ye kadar yürüdüler.
40 gün süren bu yürüyüş barışçıl bir eylem olarak siyasi tarihe geçti.
Şunu da vurgulamak gerekir ki tehdit ve santajın siyaset yöntemi haline getirilmesi sadece CHP’nin sorunu değildir.
CHP’yi de aşan bir demokrasi ve hukuk sorunudur.
Bu nedenle diğer muhalefet patilerinin de CHP’nin verdiği mücadeleye daha güçlü katılmaları ve destek vermeleri gerekir.


