Yerli ve yabancı arkeologlar Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu nda bir araya geldi Ankara Haberleri
SonTurkHaber.com, Haberturk kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Cumhurbaşkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen "Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu"nda yerli ve yabancı arkeologlar bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi açılışına katıldı.
Erdoğan'ın açılış konuşmasının ardından, sempozyum etkinlikleri kapsamında Nevzat Çevik'in moderatörlüğünde, Gordion Kazı Başkanı Prof. Dr. Charles Brian Rose, Side Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Feriştah Alanyalı, Taş Tepeler Projesi Koordinatörü, Göbeklitepe ve Karahantepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul sunum yaptı.
Sempozyum moderatörü Çevik, Türkiye'nin büyük bir arkeoloji laboratuvarı olduğunu ve bu laboratuvarın her geçen gün daha da genişleyerek büyüdüğünü söyledi.
ABD'li arkeolog Prof. Dr. Rose ise Türkiye'nin arkeolojik kazılarda koruma çalışmalarına ayırdığı önemin dünyada örneği bulunmadığını dile getirdi.
Saha çalışmalarının en az yüzde 50'sinin korumaya ayrılmasının zor bir uygulama olduğunu vurgulayan Rose, "Mimari korumaya zaman ayırmak harika bir şey. Bildiğim kadarıyla bunu başka hiçbir ülke yapmıyor." dedi.
Geçmişte kazı başkanlarının daha çok yeni keşiflere odaklandığını, mevcut yapıları sağlamlaştırmadan başka alanlara yöneldiklerini aktaran Rose, "Şimdi bizim kazıp gün ışığına çıkardığımız yapılara ek olarak, onların kazdığı binaları da onarıp korumamız gerekiyor. Mevcut koruma programları çok iyi işliyor. Türkiye'nin UNESCO Dünya Mirası Listesine bu kadar çok arkeolojik alanı ekletmedeki başarısı bu nedenle hiç de şaşırtıcı değil." ifadelerini kullandı.
Rose, meslek hayatının büyük bölümünü Türkiye'de geçirdiğini belirterek, Türkiye'nin kendisi için ikinci bir ev haline geldiğini söyledi.
Türkiye'de toplam 46 yıl boyunca arkeolojik çalışmalar yürüttüğünü bildiren Rose, "İlk olarak öğrenciyken Aphrodisias'ta, ardından 25 yıl Troya'da, son olarak da 18 yıl Gordion'da araştırma yapma fırsatım oldu." dedi.
Bu süreçte hem akademik olarak kendisini geliştirdiğini hem de güçlü dostluklar kurduğunu dile getiren Rose, "Farklı dönem ve coğrafyalarda yürüttüğüm çalışmalar sayesinde Erken Tunç Çağı'ndan Geç Bizans'a uzanan geniş bir zaman diliminde uzmanlaşma imkanı buldum." şeklinde konuştu.
Rose, Türkiye'deki kazı deneyimlerinin üniversitelerde çeşitli dönem ve konularda ders verebilmesini sağladığını vurgulayarak, "Eğer Türkiye'de çalışmamış olsaydım, şu anki konumuma ulaşmam mümkün olmazdı." dedi.
- "Çalışmalarımızla Side Antik Kentinin sınırları genişledi"
Side Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Alanyalı da Geleceğe Miras Projesinin Side'de başladığını söyledi.
Alanyalı, antik kentte belgeleme ve koruma onarım çalışmaları yaptıklarını belirterek, Geleceğe Miras Projesi kapsamında bilimsel çalışmalara katkı sağladıklarını kaydetti.
Alanyalı, "Side kazısı, 1947'de bu yana yapılan uluslararası bir kazıdır. Çalışmalarımız arttıkça bilimsel çalışmalarımız da arttı. Side kazısının 2023 ören yeri antik tiyatro ile sınırlıydı. Çalışmalarımızla Side Antik Kentinin sınırları genişledi. Antik kentin karşılama yeri genişledi ve Çince ve Rusça gibi dillerde ziyaretçilerimizi karşılıyoruz. Bu da uluslararası tanınırlığımızı artırıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yapay zekayı kazılarda kullandıklarını dile getiren Alanyalı, "Yeni nesil arkeologlar, üniversitelerdeki bilgilerin yeterli olmadığını sahada görüyorlar ve kendilerini teknoloji ile geliştiriyorlar." dedi.
- "Turizm arkeolojinin çıktılarından sadece biri"
Taş Tepeler Projesi Koordinatörü, Göbeklitepe ve Karahantepe Kazıları Başkanı Prof. Dr. Karul da arkeoloji alanındaki gelişmelerin ancak devlet politikası haline geldikten sonra kalıcı sıçramalara yol açabileceğini belirtti.
Arkeolojinin Batı'da ortaya çıkan bir disiplin olarak Osmanlı döneminde Türkiye'ye adapte edildiğini hatırlatan Karul, Cumhuriyet sonrasında çok sayıda müze kurulduğunu ve kazıların yaygınlaştığını ifade etti.
Karul, bilimsel üretkenliğin sadece arkeologlara değil, arkeoloji dışındaki sosyo-politik parametrelere de bağlı olduğuna dikkati çekti.
Necmi Karul, arkeolojik çalışmaların turizm amaçlı yapılmadığını vurgulayarak, "Turizm, arkeolojinin çıktılarından sadece bir tanesi. Argümanı bunun ötesine taşıdığımız zaman kendi alanımızdan uzaklaşma riskimiz var." dedi.
Taş Tepeler Projesi özelinde turizm yönlü bir baskıyla karşılaşmadıklarını aktaran Karul, "Bize 'şurayı açın, burası daha çok turist çeker' gibi talepler gelmedi. Bu işi birbirine karıştırmamayı arkeologlar olarak da bilmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Son 20-30 yıllık süreçte Türkiye'de arkeoloji camiasının dünyayla entegrasyonunun zayıfladığını dile getiren Karul, bu durumun yalnızca Türk arkeologlar için değil, ülkede çalışan yabancı bilim insanları için de geçerli olduğunu belirtti.
Karul, "Eğer 'geleceğe miras' bir kaynak sağlıyorsa arkeologların bunu kendi adına, bilim üretme adına çok çok daha güncelleştirip hedefini bu şekilde belirlemesinin iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Üç gün sürecek sempozyuma 29'u yabancı, 250'yi aşkın bilim insanı katılacak, 17'si yabancı toplam 33 akademisyen sunum yapacak.


