Yıkıntılar arasında inançlar (3) Agos
Agos sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
Kiliselerin 2023 depreminde ağır hasar aldığı Adıyaman, Malatya, Elazığ ve Diyarbakır’daki Hıristiyan halklar, umutla ibadethanelerinin onarılmasını bekliyor. Yazı dizimizin üçüncü ve son bölümünde, Süryani, Keldani, Ermeni ve Protestanların, mutfaktan kilise ya da odadan şapelde ibadet etseler de yeniden kiliselerine kavuşma arzularını dinliyoruz.Mutfağı kiliseye dönüştürdüler: Çok zarar gördü ama iyileşecek…
6 Şubat 2023 depreminin yıkıntıları hâlâ acı verici bir şekilde duruyor. Depremden etkilenen 11 ildeki Hıristiyan halkların tarihi ve kültürel mirası da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Binlerce yıldır soykırım, zorunlu göç ve çeşitli felaketlere rağmen kültürleri ve ibadetlerini sürdürmeye çalışan Hıristiyan halklar, şimdi de depremin yarattığı enkaz altındaki ibadethanelerini ayağa kaldırmaya çalışıyor. Bazılarının onarımına başlanmış ancak bir arpa boyu yol alınamamış, bazılarının da ekonomik destek verilmemesi nedeniyle enkazı dahi kaldırılamıyor.
Hıristiyan halklar, ibadet yerlerinin onarılıp yeniden ibadete açılmasını beklerken dua etmek için kilise salonunda bulunan ve bir şekilde yıkılmayan mutfaklarını kiliseye dönüştürüyor ya da bir odayı şapel yapıyorlar. Beklentilerini, “Kilisemize kavuşmak istiyoruz. Çok zarar gördü ama iyileşecek. Umutluyuz” sözleriyle paylaşıyorlar.
Dosyamızın üçüncü ve son bölümünde Adıyaman, Malatya, Elazığ ve Diyarbakır kentlerindeki Süryani, Keldani, Ermeni ve Protestanlara ait 12 kilise ile iki manastırın güncel durumunu paylaşıyoruz.
Adıyaman’ın hafızası ve kimliği olan 324 yaşındaki Mor Petrus ve Mor Pavlus Süryani Ortodoks Kilisesi, 6 Şubat depreminde büyük bir yıkım yaşadı. Merkez ilçesinin Mara Mahallesi’nde bulunan kilise, 1701 yılında Meryem Ana adıyla kuruluyor. 1870’li yıllarda meydana gelen depremde de yıkılan kilise, 1883 yılında ise Mor Petrus ve Mor Pavlus adıyla yeniden inşa ediliyor. 1915 Sayfo Süryani Soykırımı sonrasında kilise, 1984’te ayine kapanıyor. Çevre illerden gelen ruhaniler ile yılda bir kez ayin yapılan kilise, 2001 yılında yeniden ibadete açılıyor.
2023’te Süryani (Asuri-Arami-Keldani) halkı için büyük bir önem taşıyan kilisenin yalnızca sunak (heykel) ve Meryem Ana freski zarar görmüyor. Süryanice “dayrayto” denilen kilisenin rahibesi Sara Ulus, bu durumu “mucize” olarak yorumluyor. Dünyanın dört bir yanına göç etmek zorunda kalan Süryaniler, Adıyaman halkının sık sık ziyaret ettiği ve depremde yıkılmakla yüz yüze kalan kilisenin onarılması için kendi imkânları ile kolları sıvıyor. Depremden yaklaşık 6 ay sonra kilisenin etrafı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından metal panel ile kapatılıyor. O günden beri kilisenin eski hâli ile yeniden yapılması bekleniyor.
Bu arada ibadetin aksamaması için kilisede yaşayan Dayrayto Sara Ulus ile Adıyaman ve Çevre İller Metropoliti – Patrik Vekili Mor Ğriğoriyos Melki Ürek, depremin hemen ardından kilisenin yemek salonunu geçici olarak kiliseye dönüştürüyor. Dayrayto ve Metropolit, bir avuç kalan Süryanilerin dua için kiliseye gelmeye devam ettiğini, düğün, nikâh ve cenaze gibi törenlerin yemek salonunda yapıldığını paylaşıyor. Ruhaniler, “Kilisedeki her şeyi söktük, şu an harabe gibi. Kilisedeki tüm duvarlar yıkıldı. Onarım çok yavaş ilerliyor. Yaklaşık beş ay önce temel atıldı, bir duvar yapıldı. Bunun ardından yeniden çalışmalar durdu. Duvarların örülmesi gerekiyor ki ilerlenebilsin. Mutfağımızda vaftiz, nikâh ve tüm ayinlerimizi icra ediyoruz. Kilisemize kavuşmak istiyoruz. Çok zarar gördü ama iyileşecek. Umutluyuz” diyor.
Depremden etkilenen şehirlerden Malatya’da da üç Ermeni kilisesi ile bir Süryani Ortodoks manastırı bulunuyor.
Mimar Kevork Özkaragöz’den, kentteki Ermeni kiliselerine ilişkin bilgi alıyoruz. Restorasyonu yapılan ve 2019’da çalışmaları biten Çamurlu köyündeki Venk Kilisesi’nin depremde hasar almadığını aktaran Özkaragöz, 2011’de betonarme olarak inşa edilen Surp Harutyun Ermeni Kilisesi’nin de hasar almadığını ve aktif bir şekilde kullanıldığını dile getiriyor. Özkaragöz, kentteki Ermeni cemaatinden 40-50 civarında kişinin depremden sonra farklı illere göç etmek zorunda kaldığının bilgisini veriyor.

Malatya merkezde bulunan Taşhoran Kilisesi’nin mülkiyeti ise belediyeye ait. Yazılı izinlerle belirli zamanlarda kullanılabilen kilisenin son durumu ve Süryanilerin ibadet sorununu sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit’ten dinliyoruz. Bayyiğit, şu bilgileri paylaşıyor: “Malatya’da Süryani kilisesi yok. Ermenilerle ortak kullandığımız bir mezarlığımız var. Bu mezarlığın içerisinde de kullandığımız bir dua salonumuz var. Senede bir ya da iki kez ayin yapılıyor ruhaniler eşliğinde. Taşhoran Kilisesi ise depremde büyük zarar gördü.
Kilise, geçmişten günümüze büyük yıkımlar yaşadı ve tamamen harabeye döndü. Yaklaşık 8 yıl önce dönemin belediye başkanı tarafından restore edildi. Ermeni Patriği geldi, 100 yıl sonra ilk ayin yapıldı. Buradaki Ermeni ve Süryani cemaati ayine katıldı. Son deprem de kiliseye ciddi bir zarar verdi. Tadilatı yakın bir zamanda bitti. Bütün taşlar restore edildi. Bir buçuk yıl boyunca onarım çalışmaları sürdü. Şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı tarihi bir yapı olarak yer alıyor kilise. Ziyarete kapalı ancak zaman zaman sergi ve etkinlikler yapılıyor.
Depremden hemen sonra cemaat tamamen dağıldı. Evler ve kilise çok ağır hasar aldı. Tabaş ailesinden üç kişi yaşamını yitirdi yıkılan binalarında. Ermeniler ile ortak kullandığımız mezarlıkta defnettik. Malatya’daki Süryani ailelerinin tamamının evleri ağır hasardan dolayı yıkıldı. Bir tek ben ve eşim kaldık burada. Süryani ailelerin tamamı farklı illere gitti. Çadır ve konteyner de olmadığı için oralarda iş bulup yaşamaya çalıştılar. Malatya’ya gelenler de yapacak bir şeyleri olmadığı için kent kent gezdiler iki yıl boyunca. Hiçbirimiz rahat değiliz. Mahallemizde rezerv alanı ilan edildi, evlerin kura çekimi yapıldı, teslim edilmesini bekliyoruz. İnsanlar söylediklerimizi sıradan bir şeymiş gibi dinliyor fakat yaşadıklarımız o kadar korkunç şeyler ki. İki buçuk seneyi geçti hâlâ tüm perişanlığımız, sıkıntımız sürüyor. Buradaki cemaate yapılmak istenen geçici prefabrik evler için bağış toplandı fakat yeterli olmadı. Bir türlü evler de bitmedi. Herkes başının çaresine bakmaya çalışıyor.
Malatya’daki Süryani cemaati sayısı yaklaşık 20 kişi. Ne yazık ki ibadet edebilecek bir kilisemiz yok. Ne biz ne de Ermeniler, Taşhoran’da ibadet edebiliyor. Depremde yakınlarını kaybeden bir Ermeni gencimiz, yakın bir tarihte kilisede nikâh yapmak istedi. Çok büyük izinler gerekti bunun için. Bakanlıklara kadar yazılar yazıldı, nikâh için izin talebinde bulunuldu. Çok zor izin alabildik. Bu nedenle mezarlık içerisindeki dua salonumuzda tören, cenaze ve çeşitli ritüellerimizi yapıyoruz ortak bir şekilde. Cenaze yıkama, morg gibi alanlarımız var ancak din görevlisi yok. Kendi aramızda dua ederek ibadet etmeye çalışıyoruz. Bu dua salonu, Ermeni ve Süryanilerin ortak ibadethanesi oldu, bizleri bir çatı altında buluşturuyor.
15 Ağustos Meryem Ana İntikal Bayramı için Elazığ’daki Süryani kilisesine ayine gittik. Ama eskisi gibi heyecanımız kalmadı. Eskiden bir hazırlık yapardık, ailece ayinlere giderdik en güzel kıyafetlerimizle. Büyük bir heyecanla erkenden yola çıkardık. Şimdi ise bunun önüne tamamen yaşam sıkıntısı geçiyor. Fırsat buldukça gitmeye çalışıyoruz. İlk olarak bir an önce kaybettiğimiz hayatın yeniden kurulmasını istiyoruz. Beklentimiz, Malatya’da bir dini, ruhani merkezin kurulması. Buraya bir din adamının atanması defalarca gündeme geldi. Yıllarca ruhanimiz olmadan çevre kentlere giderek ya da buralara gelenlerle ibadetimizi sürdürdük. Düzenli bir şekilde ayin yapabilmek istiyoruz.”
Pütürge ilçesine bağlı Uzuntaş (Peres) köyü yakınlarındaki, 5. yüzyılda inşa edildiği bilinen Süryani Ortodokslara ait Mor Barsavmo Manastırı ise harap halde. Manastırın üst kısmı yok, yalnızca sütunları ve duvarları var.

Dağın tepesindeki manastır alanı defineciler tarafından delik deşik edilmiş durumda. Bölge, 2010 yılında 1. derecede arkeolojik sit alanı ilan edilse de hâlâ sahipsiz ve korumasız. Bu nedenle de manastırın depremde bir hasar alıp almadığı bilinmiyor.
ElazığElazığ merkezde bulunan Meryem Ana Süryani Kilisesi, bir papaz eşliğinde aktif bir şekilde kullanılıyor. Süryaniler burada bir avuç kalsa da ibadetlerini sürdürmeye devam ediyor. Kilise, depremde hasar almadı.
HarputHarput’ta, kaya içi oyularak inşa edilen Meryem Ana Süryani Kilisesi de depremde hasar aldı. Kilisenin son durumuna dair bilgi veren Adıyaman ve Çevre İller Metropoliti – Patrik Vekili Mor Ğriğoriyos Melki Ürek, “Depremde ufak bir hasar aldı ve hızlıca onarıldı. Elazığ’da üç Süryani ailemiz var. Çevre kentlerden ayin için gidiliyor buraya. 15 Ağustos Meryem Ana İntikal Bayramı’nda da her yıl Adıyaman’dan Harput’taki kilisemize gidip ayin düzenliyoruz. Bu yıl da cemaatimizle birlikte onarılan kilisemizde ayin düzenleyip üzümlerimizi kutsadık” şeklinde konuşuyor.
Surp Nişan ŞapeliElazığ’daki Ermeni kiliselerinin sayısı tam olarak bilinmiyor. Çok sayıda harap hâlde olan Ermeni kilisesinin bulunduğu bilinse de, bölgede aktif kullanılan bir kilisesi yok. Edindiğimiz bilgilere göre, kentte çeşitli nedenlerle Ermeni mezarlıkları kalmayınca, Elazığlı bir Ermeni yurttaş yıllar önce, tarlasını bağışlayarak mezarlık yaptırıyor. Böylelikle yaşamını yitiren Ermeniler bu mezarlığa defnediliyor.
Kentteki Ermeni cemaatinin ibadet edilebileceği bir kilisenin olmaması nedeniyle, mezarlık içerisinde “taziye ve son dua” adı altında cemaatin kendi imkânları ile “Surp Nişan” isimli küçük bir şapel kuruluyor. İskenderun’dan ya da çevre illerden gelen ruhaniler, yılın belirli zamanlarında bu şapelde ayin yapıyor. Elazığlı Ermeniler bu şapel sayesinde ibadet edebiliyor. 2020’de meydana gelen deprem sonrası yapılar onarıldığı için 2023 depreminde Ermeni cemaatinden bir can kaybı yaşanmıyor. Ancak yaklaşık 25 kişinin yaşadığı Ermenilerin evlerinden hasar alan ve yıkılanlar oluyor.
Surp Kevork Manastırı
450 yılında inşa edildiği bilinen kentteki Surp Kevork Manastırı’nın ise tavanı deprem öncesinde çöküyor. Bölgeden konuştuğumuz bir yurttaş, “Manastırda altın var iddiaları üzerine gelip kazı yapanlar oluyor. Harput’ta Tadım köyünde, Palu’da ve birçok yerde kiliseler var. Fakat bunları kullanamıyoruz, harap hâlde” ifadelerini kullanıyor.

Surp Giragos Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ohannes Gaffur Türkay da, Diyarbakır’daki Ermeni kiliselerine dair bilgi veriyor. Türkay, “Surp Giragos Ermeni Kilisesi depremde bir hasar almadı. Taşlar yerinden oynamıştı ancak müteahhit gelip onardı. Bir diğer Surp Sarkis Kilisesi ise zaten yıkıktı. Depremde kilisenin bir köşesi de yıkıldı. Vakıf yönetimi olarak onarımı yapılıyor. 5 milyon TL yardım yapıldı bakanlıktan, bunu kullandık. Depremde, Müslümanlaşan iki Ermeni yaşamını yitirdi. Nüfusumuz ise 60-65 kişi civarında. Kilisemizi aktif bir şekilde kullanıyoruz. Belirli aralıklarla ayinler yapılıyor. Bayramlar ise düzenli yapılıyor” diye anlatıyor.
Süryani kilisesiSur ilçesinde bulunan, 3. yüzyılda inşa edildiği bilinen Meryem Ana Süryani Kilisesi’nde de depremde bir tahribat yaşanmıyor. Yalnızca kilisede taşlardan toz dökülüyor.

10 Süryaninin yaşadığı kentte ruhani olmaması nedeniyle Deyrulzafaran Manastırı’ndan gelen ruhaniler eşliğinde bayramlarda ayinler yapılarak ibadet edilebiliyor. Kilisede son olarak 15 Ağustos’ta İntikal Bayramı ayini yapılıyor.
İlçede bulunan Protestan Kilisesi ile Mar Petyun Keldani Katolik Kilisesi depremden etkilenmiyor. Sur’da bulunan ve harap hâlde olan Mar Gevargis (Saint George) Kilisesi ise depremde hasar görüyor. Kilisenin onarım çalışmalarına başlandığı biliniyor.
Bitti.


