Zeynep Özyılmazel den zamanın ötesinden gelen bir Neco şarkısı: Seni Bana Katsam
SonTurkHaber.com, Hurriyet kaynağından alınan verilere dayanarak haber yayımlıyor.
Öncelikle hayırlı olsun, ruhumuza umut serpen bir şarkının hissini yeniden canlandırdınız bizde... Neco gibi bir ustadan dinlemiştik eseri, içinizde bir tedirginlik oldu mu hazırlamaya karar verdiğinizde 'ya aynı etkiyi göstermezsem' diye? Hayranlarınızdan nasıl geri dönüşler aldınız, içinize sinen bir proje oldu mu?
Çok teşekkür ederim. Şarkının hazırlıkları son derece rahat ve kolay oldu diyebilirim. Ama şarkının yayınlanmasından 1 gün önce küçük bir panik atak yaşadığımı itiraf etmeliyim! Çünkü şarkı hem dünyaca bilinen bir klasik hem de babam olmasından önce, Neco gibi Türkiye’nin en iyi seslerinden birinin seslendirdiği bir şarkı. İşin ciddiyetinin biraz geç farkına vardım galiba. Ama bence öyle olması da iyi oldu. Her şey çok güzel aktı ve gelen tepkiler de harika! O kadar güzel, o kadar beni duygulandıran mesajlar alıyorum ki...
Retro esintiler ve nostaljik şarkılar günümüzde yeniden hayat bulmaya başladı. Sizce eskiye özlem mi duyuyoruz, sizin bu şarkıyı seçmenizdeki en önemli etken neydi? Sevgili Neco'nun hayatınızdaki yeri olabilir mi nedeni...
Benim oldukça geniş bir repertuarım var. Repertuarımda 5 farklı dilde şarkılar var ve hiçbiri yakın tarihe ait değil. Eski şarkıların melodileri, hikayeleri, hissettirdiği duygular benim kalbime daha yakın. Ben kendimi bir hikaye anlatıcısı olarak görüyorum. Yazdığım yazılarla, çektiğim fotoğraflarla, söylediğim şarkılarla hep bir hikaye anlatıyorum izleyene. Ve eski şarkıların hikayeleri daha derin. Ve o şarkılara gençlerin de eşlik ettiğine şahit oluyorum. Belki de o duyguları yeniden hissetmeye ihtiyacımız vardır kim bilir...
Ben ilk sahneye çıkmaya başladığımda, babasına hayran olarak büyümüş bir kız çocuğu olarak mutlaka onun bir şarkısının repertuarımda bulunmasını istemiştim ve Seni Bana Katsam’ı seçmiştim. Yani ben bu şarkıyı zaten 13 senedir, neredeyse her sahneye çıktığımda söylüyorum. Çok da seviliyor ve istek alıyor. 11 sene önce de Fikret Şeneş vefat etmeden, Türkçe sözleri için yayınlama hakkını almıştım. Geçtiğimiz Aralık ayında arkadaşım Moshe Aelyon ile bambaşka bir proje konuşurken, Moshe’nin tesadüfen bu şarkıyı dinleyip, zaten yapmak istediğimi ve sahnede söylediğimi bilmeden “Bu şarkıyı kaydetmelisin!” diye mesaj atmasıyla başladı süreç. Onun müzik prodüksiyonu yapma hayali benim bu şarkıyı bir gün kaydetme hayalimle buluşmuş oldu. Evren Karakul da düzenlemesini yaptı ve Gnl etiketiyle şarkı yayınlandı.
Her şeyin bir zamanı var gerçekten. 29 yaşında genç bir erkek olarak babamın söylediği bu şarkıyı, benim 47 yaşında bir kadın olarak, bambaşka duygularla yorumlamam gerekiyormuş.
Şarkıda romantik esintiler var, romantik misiniz sosyal hayatınızda, arkadaşlıklarınızda?
Aslında şarkı ilk dinleyişte sevgiliye söyleniyor gibi düşünüyor insan ama benim için bambaşka bir hikayeye dönüştü kayıt sırasında... Anlatayım...
Şarkının hazırlıkları sırasında hayatım bambaşka bir yöne doğru gidiyordu. Bambaşka hayallerim, planlarım vardı gelecek günlerle ilgili. Açıkçası stüdyoda bu şarkıyı okurken de bu hayallerimi düşüneceğimi, şarkıya duyguyu bu şekilde vereceğimi düşünüyordum. Ancak hiç de öyle olmadı. Kayıt gününden bir gün önce, hayatıma planladığım gibi devam etmek istemediğimi fark ettim. Bazı şeyler içime sinmiyordu. Bu şekilde ilerlemem doğru olmayacaktı...
Dolayısıyla kayıt için stüdyoya gittiğimde şarkıya duygusunu nasıl vereceğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu. Birkaç başarısız denemeden sonra, nasıl oldu bilmiyorum, çocukluğumu, küçük Zeynep’i düşünmeye başladım ve onun zamanında duymaya çok ihtiyacı olan sözleri ona söylerken, onu kucaklarken buldum kendimi:
“Ve sen, hayatını boyarsın pembeye
Şansını döndürürsün tersine
İstesen çevirirsin güneşi kendine!
Seni bana katsam, biraz karıştırsam
İkimizden bir çift yaratırsam
Güzelliklerle aşk, mutluluklarla dost
Acıya, kavgalara paydos”
Hem de bunu babamın şarkısını, ondan çok farklı bir tarzda, Zeynep gibi söylerken yapıyor olmanın ayrı bir anlamı var. Benim için gerçekten paha biçilmez bir deneyimdi.
Ayrıca bu şarkıyı çok sevdiğiniz bir dostunuza söylediğinizi de düşünebilirsiniz. Bence kutuplaşmanın bu kadar arttığı bir devirde, bir olmayı da hatırlattığı için ayrıca değerli.
Yani sorunuza gelirsek, romantik miyim bilmiyorum, ama hayatın, yaşadıklarımın, yaptıklarımın, seçimlerimin anlamlarının peşinde koştuğumu söyleyebilirim...
Müzisyen, yazar, fotoğrafçı ve seslendirme sanatçısı... Çok yönlü bir sanat geçmişiniz ve hikayeniz var. Biraz kendinizden bahseder misiniz sevenlerinize? Zeynep Özyılmazel neden ve nasıl müziği seçti mesela...
Müziğe kendimi bildim bileli çok meraklıydım. Aslında sahnede olmaya demek daha doğru. Kendimi de hep babamın yanında sahnede hayal ederdim. Ben sahnede olmayı, sahneyi görsel olarak kurgulamayı, performans sırasında seyirciyle iletişim kurmayı, onların ruh hallerini değiştirebildiğimi görmeyi çok seviyorum ve müziği bunun için bir araç olarak kullanıyorum.
Ancak ben ne kadar hevesli olsam da, ailem bu isteğime karşı çıktı ve ben de bambaşka işler yaptım seneler içinde. Bu arada evlendim de. Evliliğimin yolunda gitmediğini fark ettiğimde ve hayatımı baştan kurmam gereken an geldiğinde, “Peki ben ne istiyordum, benim hayalim neydi?” sorusunu sordum ve cevap belliydi. Önce şan dersi almaya başladım. Hayat zaten sizden ilk adımı atmanızı bekliyor çoğu zaman. Sonra da yavaş yavaş sahneler başladı.
Bu arada Grafik Tasarım mezunuyum ve fotoğrafçılığım da oradan geliyor. Sahneye çıkmaya başlamadan evvel yemek fotoğrafçılığı yapıyordum. Şimdi profesyonel olarak yapmasam da Instagram hesabımda fotoğraf serilerim var. Bunlardan en çok sevileni ve takip edileni pandemi sırasında saat 11.00 civarı küçük balkonumda çekmeye başladığım #onbirkahvesi serisi. 1000 fotoğrafa yaklaşıyor. Hayatın bu karmaşası içinde biraz durmamızı, kendimize en azından 1 kahve içimlik zaman ayırmamızı, küçük bir nefes almamızı hatırlatıyor bu fotoğraflar.
Pandemi sırasında çıktığım bir diğer yolculuk da yazarlık. Sahneye çıkamayınca, kendi hikayemi, yaşadığım içsel yolculuğumu günlük tarzında yazmaya başladım. Bu kadar iyi tepki alacağımı hesaplamamıştım açıkçası. Daha sonra bu yazıları #onbirkahvesi fotoğraflarıyla birleştirerek bir kitap yaptım. “Beklenmeyen(e) Yazılar”. Ve yazılarıma halen Instagram hesabımda devam ediyorum. ( @zozyilmazel )
Seslendirme zaten senelerdir devam ediyordu ama son senelerde bir de sunuculuğu ekledim mesleklerim arasına. Bu yolun henüz başındayım ama çok keyifle yapıyorum.
Benim için önemli olan bana kendimi iyi hissettiren, zaman mefhumunu unutturan, keyif aldığım işler yapmak. Ve en önemlisi de bana iyi gelen bir şeyi yaparken bir başkasına iyi gelebilmek. Bunu yakaladığım anlarda müthiş bir tatmin duygusu hissediyorum.
Neco ve kardeşiniz Ayşe Özyılmazel ile sahneleriniz oluyordu. Yeniden bir proje veya sahnelerde sizi birlikte görebilir miyiz ilerleyen zamanlarda?
Şu anda böyle bir planımız yok.
Sıradaki şarkı hangisi olur, yeni şarkı mı yoksa yine eskilerden bir esere mi hayat vermek düşünceniz?
Benim hedefim hep daha çok sahnede olmak oldu. Kayıt konusu pek düşündüğüm bir konu değildir. “Zaman Olur” da “Herkes Tek Başına” da “Seni Bana Katsam” da onları kaydettiğim zamanki Zeynep’i anlatan, hayatımın o dönemlerini simgeleyen ve kendiliğinden gelen şarkılar oldular. Dolayısıyla hayat bana ne gösterecek, içimden ne gelecek bugünden bilemiyorum. Şimdilik “Seni Bana Katsam”ın tadını çıkarıyorum.
Konserleriniz, sahne aldığınız yerler var mı? Sizi dinlemek isteyenleri nasıl bir repertuar bekliyor?
Konserlerim oluyor tabii. Instagram ve Facebook hesaplarımdan duyuruyorum tarihler yaklaştıkça.
Repertuarım çok geniş ve 3 farklı projem var.
İlki, en bilinen caz standartları, bossanovalar, latin cazlar ve bazı seçtiğim Türkçe şarkılardan oluşan caz tadında projem “A Taste Of Jazz”. İkincisi, repertuarımdaki piyanoya en yakışan şarkıları derlediğim “Singing with Piano”. Üçüncüsü ise baştan sona eskimeyen Türkçe şarkılardan oluşan, biraz ben kendi tarzımın dışına çıktığım biraz da şarkıları benim tarzıma yaklaştırdığım için adına “Bildiğinizden Farklı” dediğimiz projem. Bazen de bu 3 projeden örnekler verdiğimiz programlarımız da oluyor. Afişlerde mutlaka hangi projeyi çalacaksak belirtiyoruz. Dinleyiciler bu şekilde takip edebilirler.


