SonTurkHaber.com
close
up
Menu

Türkiye ye dönüşleri sağlanan Küresel Sumud Filosu aktivistleri Adli Tıp Kurumunda: Sağlık kontrolünden sonra ifadeleri alınacak Gündem Haberleri

Yoldan çekilin düşes geliyor! İlk kez gittiği yerde herkes ona bakıp kaldı: İstese podyuma bile çıkarmış

ManU da Altay Bayındır a kesik! Lammens ilk maçındaki performansı olay oldu Fanatik Gazetesi Futbol Haberleri Spor

İsrail zulmüne tanıklık eden İtalyan aktivist Müslüman oldu

Murat Ülker yazdı: Doppelganger: Ayna Dünyaya Yolculuk Aktüel Haberleri

Telefonlarımız İsrail’in işgali altında

İşgal askerleri El Halil e baskın düzenledi VİDEO İZLE

Derbide kapris yapan Galatasaraylı futbolcuyu açıkladı

Juventus efsanesi Alessandro Del Piero dan Kenan Yıldız a övgü dolu sözler: Tavsiyeye ihtiyacı yok!

Sumud için Al i İmran Sures’ni okudu: Yakında mağlup edileceksiniz VİDEO İZLE

ABD li sunucu Gazzeli çocukların öldürülmesiyle dalga geçti: Özür dilemeyi de beceremedi

İBB de yeni skandal ortaya çıktı! Bomba ifade! Takı tezgâhı ispatlandı

Başkentte kan donduran olay: Otomobilin içinde katledildi

Balıkçı teknesinin dev dalgalarla mücadelesi VİDEO İZLE

İstanbul u kana bulamaya hazırlanan 2 çocuk yakalandı: Şifreli yazışmalar

Beyoğlu nun Bastonlu Dedesi nin termosundan çıkanlar polisleri şoke etti Sözcü Gazetesi

Türkiye dahil 8 İslam ülkesinden son dakika Gazze açıklaması! Dünyaya ilane dildi

Şakayla bile söylemeyin! İşte Yargıtay kararına göre hakaret sayılan kelimeler!

Bakan Yumaklı: İşletmelere toplam 168 milyon lira idari para cezası kesildi

Sumud aktivisti gözaltına alındı iddiasına valilikten açıklama

10 Ekim Ankara Katliamı nın 10. yılı: Barış mitinginin inkârı, katliamın da inkârına dönüştü Agos

10 Ekim Ankara Katliamı nın 10. yılı: Barış mitinginin inkârı, katliamın da inkârına dönüştü Agos

SonTurkHaber.com, Agos kaynağından alınan verilere dayanarak bilgi yayımlıyor.

10 Ekim Ankara Katliamı ve yargılama süreciyle ilgili her türlü bilgi ve belgelerin, sadece dava dosyalarında kalmamasının ve dijital olarak kamuoyuna sunulması amacıyla hazırlanan 10 Ekim sitesi yayın hayatına başladı. 10 Ekim Avukat Komisyonu’ndan Avukat Senem Doğanoğlu, hukukçu/araştırmacı Duru Yavan, sinemacılar Pelin Anılan ve Gök Akyel ile 10 Ekim Katliamı’nın hukuki süreci, 10 Ekimin 10. Yılında 10 Kavram hafıza ve arşiv çalışmasını konuştuk.

10 yıl önce 10 Ekim 2015 günü gerçekleştirilmek istenen barış mitinginin başlangıç noktası olan Ankara Garı’nda IŞİD'li iki canlı bombanın kendini patlatmasıyla 103 kişi hayatını kaybetmiş, 500'den fazla insan yaralanmış, binlerce kişi katliama tanıklık etmişti.

Türkiye tarihinin en büyük katliamına ilişkin davada, sanıklardan Erman Ekici hakkında “insanlığa karşı suç” yönünden verilen beraat kararı, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hukuka uygun bulundu. Yani mahkeme, IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamı “insanlığa karşı suç” kapsamında değerlendirmedi.

Hukuki mücadele sürerken, 10 Ekim Ankara Katliamı ve yargılama sürecine ilişkin tüm bilgi ve belgelerin yalnızca dava dosyalarında kalmaması ve dijital olarak kamuoyuna sunulması amacıyla hazırlanan 10 Ekim sitesi yayın hayatına başladı. 29 Eylül’de yayımlanan Özgür Sevgi Göral imzalı, "Ve and olsun, şart olsun" başlıklı giriş yazısıyla başlayan seri, 10 Ekim 2025’e kadar her gün bir kavramın yazısı, seslendirmesi ve çizimiyle devam edecek. Dava, barış, katliam, sorumluluk, eylem, politika, emek, yas, mücadele ve zaman kavramları üzerinden katliamın farklı boyutlarını görünür kılmayı amaçlayan hafıza çalışmasıyla ilgili tüm içerikler 10 Ekim Avukat Komisyonu’nun sosyal medya hesaplarından paylaşılacak.

10 Ekim Ankara Katliamı’nın yıldönümü öncesinde 10 Ekim Avukat Komisyonu’ndan Avukat Senem Doğanoğlu, hukukçu/araştırmacı Duru Yavan, sinemacılar Pelin Anılan ve Gök Akyel ile 10 Ekim Katliamı’nın hukuki süreci, 10 Ekimin 10. Yılında 10 Kavram hafıza ve arşiv çalışmasını konuştuk.

Bu yaz yaşanan gelişmelerden biri, sanıklardan Erman Ekici hakkında “insanlığa karşı suç” yönünden verilen beraat kararına karşı Avukat Komisyonu’nun yaptığı istinaf başvurusunun reddedilmesiydi. Mevcut süreci bizimle paylaşabilir misiniz?

11 Ekim 2015 günü ilk dilekçelerimizi Savcılara vermeye başladığımızda, devletin her kademesi ile sorumluluğunun olabileceği bir katliamın gerçekleştiğini ve bu nedenle özel soruşturma önlemlerinin alınmasını devletten talep ediyorduk. Başka bir yolumuz yoktu avukat olarak. Türkiye’nin en büyük katliamlarından biri gerçekleştirilmişti ve böylesine büyük suçların hukukuna dair zihnimizde ne varsa onu yapmaya çalışıyorduk. Ancak ilk dilekçelerimizde hatta olay yerinde Savcılarla ilk çatışmalarımızda bile insanlığa karşı suçu bir politik retorik olarak değil, ki böyle kullanılması da gayet meşrudur, önümüzdeki hukuki süreci belirleyecek bir yol haritası gibi görmüşüz.  Belki de o gün adını koyduk bu suçun. 2016 Kasım’ında tutuklu sanıklar yönünden ilk yargılama başladığında, 10 Ekim Katliamı’nın insanlığa karşı suç olarak tanınması, sadece avukatların değil; müvekkillerimizin ve kamuoyunun da ortak bir talebine dönüştü. Bu adeta yargının katliama nasıl bakması gerektiğini belletme süreciydi. 2018 yılında karar açıklandığında, Mahkeme bizim insanlığa karşı suç yönünden yaptığımız tüm açıklamalara karar metninde yanıt vermek zorunda kaldı. Israrla vurguladığımız bu suçun adı artık Mahkeme tutanaklarında yer alıyordu. Bu yargılama sırasında, sanıklardan Erman Ekici’nin katliamdan doğrudan sorumlu olduğunu da ortaya çıkarmıştık. Bu doğrultuda Mahkeme, Ekici hakkında suç duyurusunda bulundu. 2019 yılında ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Ekim Ankara Katliamı'nın sistematik ve planlı bir biçimde, dini saiklerle gerçekleştirildiğini ifade edip Erman Ekici'nin insanlığa karşı suçtan cezalandırılmasını talep eden bir iddianame hazırlayarak Mahkemeye sundu. Firari sanıklar yönünden devam etmekte olan dava ile birleşti, ve böylece ikinci yargılama insanlığa karşı suç iddianamesi de olan bir insanlığa karşı suç yargılaması olarak devam etti. O ilk günden beri ısrarla savunduğumuz pozisyon bu kez savcılık iddianamesiyle de teyit ediliyordu. Ancak 2024 yılının Temmuz ayında bu yargılamanın da sonuna gelindiğinde, Mahkeme Erman Ekici’nin anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan cezalandırılmasına hükmetti; insanlığa karşı suçtan ise beraatine karar verdi. Mahkemenin bu utanç verici kararı, aslında ilk günden beri izlenen stratejinin devamıydı. Karar gerekçesinde “toplumun tüm kesimlerine yönelik bir saldırı” ifadesine yer verdiler.

Bu ifade ne anlama geliyor?

Bu ifade, 10 Ekim Mitingi'nin özünü görünmez kılmak için kullanılan bir söylem aslında. O miting, barış talebiyle örgütlenmişti. Dolayısıyla saldırının hedefi yalnızca rastgele bir “toplum kesimi” ya da “toplumun tüm kesimleri” değil, doğrudan bu barış talebiydi, bu iradeydi. Barış talebiyle alanda toplananların kim olduğunu, nasıl bir yaşam arzusu içinde olduklarını silikleştirmeye çalışıyordu Mahkeme. Suçu sıradanlaştırmak ve politik niteliğini örtbas etmek için “toplumun tüm kesimlerine yönelik bir saldırı” ifadesine sığınıyordu. Beraat kararına karşı istinaf talebinde bulunduğumuz  Ankara Bölge Adliye Mahkemesi de bu “sufleyi” aldı ve tartışmayı orada kapatmak istedi, zamanşımı işlemeyecek bir suçtan da kurtarmış oldu. İstinaf talebimizi sadece tek bir cümleyle reddetti: “İnsanlığa karşı suç ile ilgili bir karara karşı istinaf etme yetkiniz yok, suçtan zarar gören değilsiniz.” Bu cümle, yalnızca hukuki bir red değil; aynı zamanda 10 Ekim Katliamı’nın ve o gün orada hayatını kaybedenlerin ne için toplandığının da inkârıydı. Barış mitinginin inkârı, katliamın da inkârına dönüştü. Üstelik bu kararla Yargıtay yolu da kapatılmak istendi. Ama biz yine de Yargıtay’a başvurduk. Çünkü biz bu süreci, başından beri insanlığa karşı suç iddianamesi olmadan da yürüttük. Elbette beraat kararı verilmiş olması, ne bizim ne de müvekkillerimizin ilk günden bu yana durduğu yeri değiştirecek kudrette değildi. Bugün hâlâ firari sanıklar yönünden yargılama devam ediyor. Ve biz de hâlâ bu süreci, insanlığa karşı suç yargılamasında yapılması gereken tüm taleplerle sürdürüyoruz.

Yıllardır davayı takip eden bir grup olarak, süreci hem hukuken hem vicdanen nasıl değerlendiriyorsunuz? On yıl boyunca yaşanan “hiç bitmeyen dehşet” ile başa çıkarken hem mesleki hem insani olarak nasıl bir dayanışma ve yöntem geliştirdiniz?

10 Ekim Ankara Katliamı davası, en başından itibaren sadece bir yargılama süreci değil, aynı zamanda sert bir çatışmanın süreci aslında. Duruşma salonu da bu çatışmanın sahnesiydi. Devlet tarafından, gözden çıkarılmış IŞİD’lilerle sınırlı tutulmaya çalışılan bir anlatıya karşı; devletin tüm katmanlarıyla sorumluluğunu ortaya koyan hakikat çerçevesinin çatışmasıydı bu. Katliamda yaşamını yitirenlerin sevdikleri, yaralılar, barış sözünü sürdüren kitle örgütleri ve toplamda biz geride kalanlar; birbirimizden aldığımız güçle her duruşmayı inkâr karşısında gerçeği diri tutmanın bir yoluna dönüştürdük. Dolayısıyla, hayatlarımızın en uzun günü olan 10 Ekim 2015’te yaşadığımız o bitimsiz dehşet, ancak bu birlikte mücadelenin ördüğü yol sayesinde taşınabilir oldu. Duruşma salonunun anlamı bildiğimiz haliyle çoktan aşılmıştı. Artık o alan; birbirinin hafızası, nefesi ve direnci olan insanların kurduğu bir ortak mücadele alanıydı. Katliamın hemen ardından, avukat komisyonu olarak olay yerinde kendiliğinden bir araya gelmiştik. Yıllar içinde bu grup, kendi etiğini oluşturmaya çabalayan, zaman zaman ihtilaflara düşen ama her defasında oradan da yeni yollar örebilen bir yapı haline geldi. Bizler bu nedenle mesleki yöntemi böyle bir başlangıçla bulduk ve müvekkillerimizle de bu yoldaşlıkla buluştuk. Birbirine inanan, birbirinin ısrarından güç alan ve politik bir dava takibinin bilinen ilkelerini de dönüştüren bir dayanışma aslında.

"Bu miting barışta ısrar edenlerin mitingiydi"

10 yıllık süreçte Ankara Katliamı’na dair hangi gerçeklerin daha fazla bilinmesini önemsiyorsunuz?

10 Ekim Barış Mitingi neden yapılmak istendi, bu sorunun cevabını hiç unutmamak gerekiyor. Cenazelerin buzlukta bekletildiği, sokağın ortasından alınamadığı, çözüm masasının iktidar tarafından devrildiği, seçimler tanınmayarak Kasım’da yeni bir seçim yapılacağının ilan edildiği ve kaos tehdidi altında inanılmaz yıkıcı ve şiddetli bir dönemde, barışta ısrar edenlerin mitingiydi. 10 Ekim 2015’te Ankara’ya gelen on binlerce insan, barış, demokrasi, özgürlük demek için oradaydı. Bu yüzden bu mitingin tarihini ve anlamını belirsizleştirmeye çalışan resmî anlatıya karşı gerçeği hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız.10 Ekim katliamının kime yöneldiğini, hangi yaşam istencine karşı olduğunu, hangi sözün yok edilmek istendiğini de toplumsal hafızada hep yerli yerine oturtmak zorundayız. Saklanan deliller, Türkiye’nin her bir tarafına dağılmış dosyalardaki belgeler, mülkiye müfettişlerinin raporu, istihbaratlar ve tüm kayıtlarla bugün biliyoruz ki: katliam failleri  biliniyor, izleniyordu. Canlı bombalar sınırdan geçmişti, kimlikleri biliniyordu. Bir mitinge saldırı hazırlığında oldukları biliniyordu. Hiçbir önlem alınmadı.Ve sonra, katliam olduğunda: Ambulans gelmedi.Yaralıların üzerine TOMA gönderildi, gaz sıkıldı. Bizden "unutmamız", "kabul etmemiz", isteniyor. Yıldönümleri Ankara’da sadece üç kez müdahale edilmeden yapılabildi. Ankara’da yıldönümlerinde dahi anma yapılması engellendi. Ankara’da 10 Ekim anmasına “Anmaktan vazgeçin.” diyorlar. Katliama giden süreç ne yazık ki Türkiye tarihi açısından bildiklerimizden bir sapma değil. Ancak bu sefer delilleri, kayıtları fazlasıyla denetimsizce dağılmış ve ayyuka çıkmış durumda. Bu bilgileri toparlayan, o inkarı çekip alan, yıllardır inatla sürdürülen bir adalet mücadelesi de var. Ve bu mücadelenin bilgisi, yöntemi, hafızası en önemli katkılardan biri.

“Dava” başlıklı yazınızda, ‘10 Ekim 2015 günü saat 10.04’ten beri adalet mücadelesinde olan biz avukatlar için, unutmamanın ve dahası unutturmamanın tek başına bir mücadele olmasının da başlangıcıydı’ diyorsunuz. Bu bağlamda, unutmama ve unutturmama mücadelesinin bir parçası olarak yayın hayatına başlayan 10 Ekim Hafıza sitesi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Aksu Bora  “içinden geçmekte olduğumuz dehşet bizi biçimlendirdiği, yamulttuğu, yaraladığı” için unutmamaktan bahsediyordu bir yazısında. Ve “yeminler ettiğimiz için” değil, “sağ kalanlarımız kendilerine ne olduğunu anlayabilsinler, gelecek kuşaklar bize ne olduğunu bilsinler” diye kaydetmeliyiz diyordu. Galiba avukatlar açısından durum buydu. Gerçekten 10 Ekim 2015 günü saat 10.04’ten beri, unutturmak için tüm katmanlarıyla yargı mekanizması kullanılacaktı. Bizi o saniyeden itibaren biçimlendirmiş olan o dehşet, bu uyarıyı da kaydetmişti. O nedenle her duruşma, her basın açıklaması, her yazı, her rapor, her kamusal söz 10 Ekim 2015 gününe yeniden dönüştü. Bu nedenle 10 Ekim 2015 gününü her defasında kaydetmemiz gerekiyordu. Bir sitede bunca yıldır biriken bilgiyi, belgeyi bir araya getirmek, herkese açmak, bu unutturmama mücadelesi açısından bir borçtu aynı zamanda. Katliamın onuncu yılında açılması hedefi diğer unutturmama gayretlerimizle birlikte, o çabayı destekleyen, kalıcılaştıran ayaklardan biri oldu. ‘10 Ekimin 10. Yılında 10 Kavram’ ve yine müthiş kolektif bir emekle çalışması devam eden ‘ Herkes Biliyor’ belgeseli unutturma çabalarına karşı “bizi biçimlendiren dehşeti” ve mücadeleyi oraya koymanın bir şekli. 10 Ekim Hafıza sitesi de bir kayıt tutma ısrarı özünde.  Sıklıkla tekrar ediyoruz ama katliamın beşinci yılda “mahkeme kararlarında yazmayan her şeyin hafızalarımızda olduğunu” söylemiştik. Bu kolektif hafızayı bugün site  ile hep birlikte toplumsallaştırıyoruz.

Siteyi hazırlarken hangi kaynaklardan, belgelerden veya tanıklıklardan yararlandınız ve bunları seçerken önceliğiniz neydi?

Sitenin yapımı, içeriğin oluşturulması, tasarımı hem komisyondan avukat arkadaşlarımızın özel olarak emek verdiği bir süreç hem de gönüllü dostlarımız sayesinde mümkün oldu. Dava dosyasında yer alan klasörlerce belge tasnif edildi. Müvekkillerimizin sözleri, komisyonumuzun dilekçeleri, uzman raporları, kurumların raporları, dava dosyasına dahil ettiğimiz belgeler herkese erişilebilir kılındı. Bugün site, katliamın gerçeklerini öğrenmek isteyen herkesin ulaşabileceği, yargılama sürecine ilişkin temel bilgi ve belgeleri barındıran bir başlangıç noktası olarak hazırlandı. Neyi öncelediğimiz, tamamen birlikte yürüttüğümüz adalet mücadelesiyle ilgiliydi. 10 Ekim 2015 gününden beri bizde ne kaydolduysa, katliamın ardından devletin neyi gizlemeye çalıştığı ortaya çıktıysa, yıllar süren duruşmalarda hangi gerçekler dile geldiyse onları merkeze aldık. Müvekkillerimizle yaptığımız toplantılarda duruşma sahası dışında da devam eden adalet mücadelesini geleceğe yönelik de kalıcılaştırma isteğimiz en temel motivasyonumuz oldu. Tabi ki bu çalışmanın anlamına uygun bir şekilde genişlemesini, derinleşmesini istiyoruz.

Bu katliam karşısında "yeterli" bir mahkeme kararı nasıl olurdu?

10 Ekimin 10. Yılında 10 Kavram fikri nereden çıktı? Bu çalışmayı yaparken öncelikli hedefiniz neydi? 

Duru Yavan: Biz 10 Ekim Avukat Komisyonu’ndan avukat arkadaşlarımızın çağrısıyla bir araya geldik ve 10 Ekim’i onuncu yılında hakkını vererek anmanın yolları üzerine çokça düşündük. Dava avukatları, yıllar süren yargılamanın sonunda verilen mahkeme kararını “yetersiz” ve “kamu vicdanını rahatlatmaktan uzak” olarak tanımlıyordu. Biz de buradan hareketle kendimize şu soruyu sorduk: Böylesine büyük bir katliam karşısında “yeterli” bir mahkeme kararı nasıl olurdu? Hangi karar kaybımızı tanır, acımızı adlandırır, kamu vicdanını rahatlatabilirdi? Katliamın zamanı, bağlamı, nedeni ve hedefiyle birlikte Türkiye’nin politik sahasını nasıl değiştirdiğini ortaya koyacak bir karar nasıl yazılabilirdi? Ve kaybettiklerimizi, onların mücadelelerini ve geride kalanların bir daha asla eskisi gibi olmayacak hayatlarını, hakkını vererek anmayı üstlenen bir karar neye benzerdi?
“10 Ekim’in 10. Yılında 10 Kavram” fikri işte bu soruların peşine düşmemizle ortaya çıktı. Öncelikli hedefimiz yaşananlara dair kendi sözümüzü söylemek, kendi hakikatimizi hatırlamak ve hatırlatmaktı. Yani yalnızca verilen kararın “yetersiz” olduğunu dile getirmekle yetinmeyip, o kararı muhatap almayı reddederek kendi kararımızı yazmaya girişmekti. Bu işe soyununca ve çalışmaya başlayınca gördük ki, böyle bir karar ancak kolektif bir çabayla ve mahkeme kararının dar formatını aşarak, o sınırları zorlayarak mümkün olabilirdi. 

“Dava, barış, katliam, sorumluluk, eylem, politika, emek, yas, mücadele ve zaman” gibi kavramlara ve yazı-çizimleriyle katkı sunacak isimlere nasıl karar verdiniz? 

Duru Yavan: En başından beri amacımız, mahkeme kararı formatının ötesine geçen, yaşanan kaybı ve bitimsiz mücadeleyi hakkıyla ifade edebilecek alternatif bir dil ve yöntem bulmaktı. Hangi kavramların bu arayışımıza karşılık geleceğine, kalabalık bir grup olarak, uzun uzun konuşarak, tartışarak karar verdik. Ve 10 Ekim’i düşündüğümüzde bize kendini dayatan, adeta bizi çağıran sözcüklerin peşine düştük, “dava, barış, katliam, sorumluluk, eylem, politika, emek, yas, mücadele ve zaman” bu şekilde ortaya çıktı. Bu kavramlar, onlara değinmeden 10 Ekim'i hakkıyla hatırlamanın, tartışmanın mümkün olmadığı kavramlardı bizim için.
10 Ekim’e dair kararımızı yazarken de klasik hukuki formatın sınırlarını zorlayarak, farklı türleri (deneyim ifadelerini, tanıklıkları, eleştirel analizleri, çizimleri ve seslendirmeleri) belirlediğimiz on kavram etrafında bir araya getirmeye çalıştık. Böylece mahkeme kararının ideal bir dünyada üstlenmesi gereken hesap sorma ve hatırlama işlevlerini başka yol ve yöntemlerle somutlaştırmaya çalıştık. Bu, mevcut kararın meşruiyetini muhatap almayı reddeden ve alternatif bir adalet pratiğini önceden var eden bir yaklaşımla mümkün oldu. Bu anlamda, kararı taklit ederek “başka türlüsünü” yazmak yerine, kararın yaratması gereken etkiyi alternatif bir dil ve formatla icra etmeyi denedik diyebilirim.
Ve bunu kolektif olarak yaptık. Herkes karınca kararınca, kimi çizim yaparak, kimi sosyal medya paylaşımlarını düzenleyerek, kimi fikir vererek, kimi yazı yazarak, kimi o yazıları düzenleyerek, kimi de yazılanları seslendirerek bu sürece katkı sağladı. Dileriz ki bu denememiz, yıllardır süren adalet mücadelesine küçük de olsa bir katkı sağlamış; ve mahkeme kararlarının yetersizliğini yalnızca tespit etmekle kalmayıp alternatif bir adalet pratiği tahayyülünü somutlaştırarak, ödenmesi imkânsız kolektif bir borcun ağırlığını bir nebze olsun hafifletebilmiştir.

"Bu dava kapanmadı" demenin güçlü bir yolu

Yazıları 10 Ekim 2025’e kadar yayınlamayı planlıyorsunuz; süreç tamamlandıktan sonra içerikler güncellenmeye veya yeni formatlarla paylaşılmaya devam edecek mi? 

Pelin Anılan & Gök Akyel: 10 Ekim 10. Yılında 10 Kavram: Alternatif bir Karar Denemesi çalışması özelinde sosyal medya ayağı tamamlandıktan sonra, okuyucuların tüm yazıları bir arada görebilmesi ve arşivlemek isteyenlerin indirebilmesi için  bütünlüklü bir dijital materyal formatına getirilecek. Çalışmayı tanıtırken de sıkça söylediğimiz gibi temalar 10.Ekim’in 10.yılı özelinde süreci güçlü bir şekilde aktarabileceğimiz 10 kavram üzerinden oluşturuldu. Erişilebilirliğin yüksek olması adına da farklı medya formatları haline getirdik. Çalışma bu yapıysa tamamlandığı için daha sonrasında bir içerik güncellemesi yapmayı öngörmüyoruz. 
Ama elbette esas failler yargılanana, kamu sorumluluğu devlet nezdinde kabul edilene kadar 10 Ekim’in hafızasını tutma çalışmaları devam edecek. Bu kapsamda yine avukat komisyonunun çağrısı üzerine davanın 10 yıllık sürecini belgelemeyi hedeflediğimiz bir belgesel yapıyoruz. Belgeselde, mücadelenin ısrarı, kolektif mücadele, kamu görevlilerinin sorumluluğu, yargı süreci ve eleştirisi, cezasızlık, hakikat ve adalet kavramları üzerinden bir bellek yaratma amacımız var. Aralık ayında çıkmasını planladığımız “Herkes Biliyor” isimli belgeselle umarız ki bir nebze de olsa 10 yıldır verilen mücadele birikimine katkı sunabiliriz.

Dijital ortamda paylaşılan içeriklerin, yarattığınız bu arşivin, faillerin ortaya çıkması, hesap vermesi ve yargılama sürecine nasıl bir etki sunmasını bekliyorsunuz?

10 Ekim’in 10.yıl özelinde üretilen içeriklerin, avukat komisyonunun hazırladığı bütünlüklü arşivin, esas faillerin yargılanmasına doğrudan bir etkide bulunmasını hedeflemek ve beklemek gerçekçi olmayacaktır. Ama bu kollektif üretimler, “Bu dava kapanmadı!” demenin güçlü yollarından biri. Farklı medya türleri ve platformlar aracılığıyla 10 Ekim’in esas gerçeğinin farklı kitlelere ulaşarak hafızayı diri tutması, cezasızlığın görünürleşmesi ve adalet ısrarını görünür kılması açısından katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda, üretilen tüm hafıza çalışmalarının yargılama sürecine dolaylı bir müdahale imkânı sunduğunu düşünüyoruz: unutmayı engelleyerek, hafızayı diri tutarak ve hakikat ısrarını yılmadan dile getirerek. Dolayısıyla beklentimiz, bu birikimin hem toplumsal belleğe hem de adalet mücadelesine güç vermesi.

Daha fazla bilgi ve son haberler için SonTurkHaber.com'ı takip edin.
seeGörüntülenme:58
embedKaynak:https://www.agos.com.tr
archiveBu haber kaynaktan arşivlenmiştir 06 Ekim 2025 10:56 kaynağından arşivlendi
0 Yorum
Giriş yapın, yorum yapmak için...
Yayına ilk cevap veren siz olun...
topEn çok okunanlar
Şu anda en çok tartışılan olaylar

Türkiye ye dönüşleri sağlanan Küresel Sumud Filosu aktivistleri Adli Tıp Kurumunda: Sağlık kontrolünden sonra ifadeleri alınacak Gündem Haberleri

04 Ekim 2025 20:29see374

Yoldan çekilin düşes geliyor! İlk kez gittiği yerde herkes ona bakıp kaldı: İstese podyuma bile çıkarmış

05 Ekim 2025 12:29see318

ManU da Altay Bayındır a kesik! Lammens ilk maçındaki performansı olay oldu Fanatik Gazetesi Futbol Haberleri Spor

04 Ekim 2025 19:43see208

İsrail zulmüne tanıklık eden İtalyan aktivist Müslüman oldu

04 Ekim 2025 19:18see200

Murat Ülker yazdı: Doppelganger: Ayna Dünyaya Yolculuk Aktüel Haberleri

05 Ekim 2025 11:53see196

Telefonlarımız İsrail’in işgali altında

05 Ekim 2025 07:07see195

İşgal askerleri El Halil e baskın düzenledi VİDEO İZLE

05 Ekim 2025 00:14see187

Derbide kapris yapan Galatasaraylı futbolcuyu açıkladı

05 Ekim 2025 11:48see181

Juventus efsanesi Alessandro Del Piero dan Kenan Yıldız a övgü dolu sözler: Tavsiyeye ihtiyacı yok!

04 Ekim 2025 12:45see177

Sumud için Al i İmran Sures’ni okudu: Yakında mağlup edileceksiniz VİDEO İZLE

04 Ekim 2025 13:13see175

ABD li sunucu Gazzeli çocukların öldürülmesiyle dalga geçti: Özür dilemeyi de beceremedi

05 Ekim 2025 11:31see171

İBB de yeni skandal ortaya çıktı! Bomba ifade! Takı tezgâhı ispatlandı

05 Ekim 2025 07:33see163

Başkentte kan donduran olay: Otomobilin içinde katledildi

06 Ekim 2025 08:06see162

Balıkçı teknesinin dev dalgalarla mücadelesi VİDEO İZLE

04 Ekim 2025 14:04see161

İstanbul u kana bulamaya hazırlanan 2 çocuk yakalandı: Şifreli yazışmalar

04 Ekim 2025 16:06see161

Beyoğlu nun Bastonlu Dedesi nin termosundan çıkanlar polisleri şoke etti Sözcü Gazetesi

05 Ekim 2025 12:07see157

Türkiye dahil 8 İslam ülkesinden son dakika Gazze açıklaması! Dünyaya ilane dildi

05 Ekim 2025 11:42see157

Şakayla bile söylemeyin! İşte Yargıtay kararına göre hakaret sayılan kelimeler!

05 Ekim 2025 11:46see156

Bakan Yumaklı: İşletmelere toplam 168 milyon lira idari para cezası kesildi

05 Ekim 2025 12:17see155

Sumud aktivisti gözaltına alındı iddiasına valilikten açıklama

05 Ekim 2025 12:31see146
newsSon haberler
Günün en taze ve güncel olayları