12 yaşındaki Eyüp Can Güner’in ölümde korkunç detaylar var! Babası konuştu: ‘Emekliyim 16 bin 800 lira maaşla geçinilir mi?’
Mynet kaynağından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com açıklama yapıyor.
Mersin’in Anamur ilçesinde meydana gelen olayda 12 yaşındaki Eyüp Can Güner’in ölümü ile ilgili yürek yakan detaylar ortaya çıktı. Adana’dan Mersin Anamur’a göç etmiş bir ailenin çocuğu olan Eyüp Can, Mersin Anamur’da bir dönerci dükkanında gece saat 04.00’te hayatını kaybetti.
İddiaya göre, daha önce çalıştığı iş yerindeki ustabaşıyla tartıştı, ardından kaçarken yüksekten düştü. Vücudunda bıçak izlerine de rastlandığı iddia edildi. Resmiyette 7. sınıfa geçecekti, ama okul onun için çoktan bitmişti. Sokakta yaşıtlarıyla top oynaması gereken yaşta, gece saatlerinde masa silen, kül tablası toplayan bir işçiye dönüşmüştü.
Evrensel gazetesinde yer alan habere göre baba İbrahim Can, “Eyüp benim öz oğlum değil, ikinci eşimin çocuğuydu. 9 aylıktı ben annesiyle evlenince. O günden beri ben büyüttüm, ben baktım. Emekliyim ama yetmiyor. 16 bin lira maaşla ne yapabilirim? Hâlâ çalışıyorum. Oğlum da destek olmak istedi. Arkadaşım bir dönerci dükkanı açmıştı, ‘Abi bana bir çocuk lazım’ dedi. ‘Tamam’ dedim. Nereden bilecektim ki böyle bir şey olacağını” yaşanan acı olayın detaylarını böyle anlattı.

Yaşanan olayla ilgili henüz tam bir bilgiye sahip olmadıklarını belirten Baba Can, “Biz sadece duyumlarımızı, adli tıptan bize savcılığın söylemiş olduğu şeyi biliyoruz. Ben yıkadım çocuğumun cenazesini. Bildiğim, iş yerinde çalıştıkları arkadaşlarının konuşmuş olduğu şeyler… Ne bileyim, kafamda bir sürü soru işaretleri var. Hangi birini anlatayım ki size” dedi.
‘KAMERA GÖRÜNTÜLERİNDE OĞLUM KAÇIYOR’Kendisine anlatılanları özetleyen Can, “O anda orada bulunanlar dükkanın içinde şakalaştıklarını söylediler. Sonra bunların ustası, demiş ki, ‘Oğlum dükkanda müşteri var, çıkın dışarıda şakalaşın.’ Dışarıya çıkıyorlar. Yani dışarıda ne konuşuyorlar, ne ediyorlar bilmiyorum… Benim çocuk kamera kayıtlarında önden gidiyor, o arkadan… Hani çocuğu tehdit eder gibi yürüyor” diye anlattı.

Kamera kayıtlarında ses olmadığını belirten Can, “Ne konuşuyor anlaşılmıyor. Gel buraya gibisine işarette bulunuyor. Artık küfürlü mü konuşuyor, ‘Gel buraya’ mı diyor, onu tam olarak bilmiyorum. Bayağı bir mesafe açılıyor aralarında. Vuran çocuk ayağındaki terliği çıkartıyor, bunun peşine hızlı bir şekilde koşuyor. Bu da artık hep korkuyla mı, panikle mi, orada çok eski bir pasaj var, pasajın girişinden giriyor, başka bir görüntü yok zaten. Zaten sonra çocuğu ölü buluyorlar” dedi.
‘ÇOCUĞUMUN VÜCUDUNDA KESİKLER VARDI’Baba Can, oğlunun vücudunda gördüğü kesiklere dikkat çekerek, olayın sıradan bir düşme vakası olmadığını düşündüklerini ifade etti. “Savcı ‘Bıçaklanma değil’ diyor. Çocuğun vücudunda iki - üç yerde kesik izleri vardı. Ben kendi gözlerimle gördüm. Ama bunlar bıçak izleri değil dediler. Kaçarken bir yere de sürtmüş, parçalanmış olabilir. Kaçarken veya düştüğü yerde bir şeyler varsa parçalamış olabilir. Normal düşmüşse sadece çocuğun boynu kırılmış. Başka hiçbir yerinde çizik, leke yoktu.”
Otopsi raporunu beklediklerini söyleyen Can, “Adli tıptan gelecek sonuçları bekliyoruz. Burada bir ay, bir buçuk ay falan bulur diyorlar” dedi.
İLK ÖNCE ‘BIÇAK DARBESİ OLABİLİR’ DEMİŞLERİlk müdahaleye dair bilgiler veren Can, ambulans ve hastane sürecini şöyle aktardı: “Ben sordum, ‘Ne oluyor içeride, neler oluyor bu çocuğa?’ dedim. Dediler ki, ‘Bu bir düşme vakası değil, bıçaklanma vakası olabilir.’ Acil doktoru da, ‘Bıçak darbesi de olabilir. Herhangi bir kesici aletle kesilmiş olabilir’ dedi.”
‘OKUL MASRAFLARI İÇİN ÇALIŞMAK İSTEDİ’Baba İbrahim Can emekli, ancak geçinemediği için bir gazinoda piyanistlik yapıyor. Anlattığı tablo, sadece bir ailenin değil milyonlarca yoksul hanenin hikayesi:
“Şimdi soracaksınız bu çocuk bu yaşta neden çalışıyor. Emekliyim, hâlâ çalışıyorum. 16 bin 800 lira maaşla geçinilir mi? Kiraya 10 bin lira veriyorum. Eyüp de bunu görüyordu, okul masraflarını çıkarmak için çalışmak istedi. Başta karşı çıktım sanayide çalışmak istedi. Sanayi bize uzak. E5’ten geçmen lazım dedim, gidemezsin, bisikletle olmaz dedim.”
Kısa süre sonra, babasının bir arkadaşı dönerci dükkanı açtı. Yoğun sezondu, yazlık bölgede gece dönercilik yaygındı. Baba Can, “Arkadaşım dedi ki ‘Abi senin oğlandan birini ver, elim ayağım olur. Masalara baksın, kül tablası değiştirsin, harçlığını da veririm’ dedi. Tamam dedim ama bir şartla: Kendin alacaksın, kendin getireceksin. Getirip götürüyordu. Gece 12–1 gibi işi bitiyordu. Bir gün ‘Gelmek istemiyorum’ dedi. ‘Niye oğlum?’ dedim. ‘Baba tam müşteri saati oluyor, bahşiş veriyorlar, para biriktiriyorum. Kendi kıyafetimi, ayakkabımı alıyorum’ dedi. Okul masraflarını kendisi çıkarıyordu. Kendine üst baş alınca bize destek olunca mutlu oluyordu.”
EYÜP CAN’IN TÜM FOTOĞRAFLARI ÇALIŞIRKENEyüp Can kağıt üzerinde bir öğrenciydi. 7. sınıfa geçecekti ama çalışmaya başlamıştı. Babası o süreci de şu sözlerle anlattı: “Beşinci sınıfta dersleri güzeldi. Ama altıncı sınıfta tamamen koptu. Okuldan soğudu. Gitmemeye başladı.”
Dikkat çeken bir başka detay da Eyüp Can’a dair babadan fotoğraf istenince ortaya çıktı. Gönderdiği tüm karelerde Eyüp çalışıyordu. Garson önlüğüyle yemek servis ederken… Ne bir doğum günü pastası, ne salıncakta bir gülümseme. Geriye sadece çalışırken çekilmiş görüntüler kalmıştı. Bu içerik Taner Şahin tarafından yayına alınmıştır


