5 Amerikan savaş uçağı Venezuela hava sahasının etrafında görüldü
SonTurkHaber.com, Haber Global kaynağından alınan bilgilere dayanarak bilgi paylaşıyor.
Chavizm, Karayip Denizi sularında demirlemiş ABD savaş gücünün başlıca hedefinin Maduro ve en yakın çevresi olduğunu düşünüyor.
Cumhuriyetçi kongre üyesi María Elvira Salazar, X’te, Maduro’nun keyfine göre Hz. İsa’nın doğduğu tarihi değiştirebilecekmiş gibi ülkede Noel’i “başlattığını” söyleyerek, bunun “bir maskaralıktan ibaret” olduğunu yazdı. “Gerçek Noel yaklaşıyor,” diye de esrarengiz bir ifade kullandı. (Cumhuriyetçi siyasetçiler, influencer’lar ve hatta Nayib Bukele bir aydır bu tarz mesajlar veriyor.)
New York Times, bir grup danışmanın Donald Trump’a, askeri yığınağı artırarak Venezuela devlet başkanını “görevden uzaklaştırması” için baskı yaptığını yazdı. Daha sonra beş savaş uçağı, Venezuela hava sahasının sınır bölgesi üzerinde, uğursuzluk habercisi kuşlar misali uçtu. Yakın bir saldırının işaretleri çoğaldı; artık kimse bunun gerçek bir senaryo mu yoksa Chavista hükümeti müzakere ederek uzlaşmaya zorlamak için en üst düzeyde yürütülen bir kampanya mı olduğunu ayırt edemiyor.
Tamamen netleşen bir şüphe var: Karayip Denizi’nde demirli ABD savaş gücünün asıl hedefi Maduro ve yakın çevresi. Chavizm, Washington’dan gönderilen mesajı bu süreçte doğru şekilde okudu. Baştan beri, sularının sınırlarında dolaşan gemi ve denizaltıların, Trump’ın söylediği gibi sadece ABD’ye yönelik uyuşturucu trafiğini durdurmak istemediğini biliyorlardı. (Öyle olsaydı, uyuşturucu trafiğinin katbekat fazla olduğu dünyanın başka yerlerinde olurlardı.)
Maduro perşembe gecesi şöyle dedi: “Ülkesine zarar vererek kendine fayda sağlayacağını düşünenler var. Irak, Libya, Afganistan yabancı saldırılarından sonra ne hale geldi?”
Maduro’ya yakın yetkililer, Venezuela kıyılarından çıktığı iddia edilen uyuşturucu yüklü bir sürat teknesine yönelik ilk saldırıdan beri bunun Venezuela’nın egemenliğini ihlal etmeye dönük bir kampanya olduğunu söylüyor. Trump’ın hamlesi onları tamamen hazırlıksız yakaladı. Maduro ve başlıca siyasi operatörü Jorge Rodríguez, Beyaz Saray’ın özel temsilcisi Richard Grenell’le çok iyi anlaşıyor; Tarantino’nun Pulp Fiction filmindeki “Bay Kurt”a (Mr. Wolf) benzetilen biri. Grenell müdahalecilik karşıtı bir çizgide; ülkesinin yararına diğer ülkelerle en iyi anlaşmaları yapma yanlısı. ABD basınındaki profillerine göre, dünyanın polisi, demokrasinin bekçisi, tiranlıkların düşmanı olmaları gerektiğine inanmıyor. Grenell sık sık Teksaslı petrol şirketleriyle ilişkilendiriliyor.
The Wall Street Journal’a göre, o iş insanları Trump’ın zaferinden sonra onu Dışişleri Bakanı yapmak istedi. Başaramadılar; ABD’nin 47. başkanı bu görev için Küba kökenli muhafazakâr siyasetçi Marco Rubio’yu seçti. Washington’da en üst makama gelmiş Latin kökenli siyasetçi o oldu. Rubio, kariyerinin bir bölümünü Küba ve Venezuela hükümetlerine muhalefet üzerine inşa etti; tipik bir Cumhuriyetçi şahin söylemi benimsiyor. Maduro onu şeytan gibi görüyor; kaderi Rubio’ya bağlı olsa hayatının tehlikeye gireceğini biliyor. Venezuella lideri, Grenell’in desteğiyle hiçbir şey olmayacağına inanmıştı. Grenell aracılığıyla Trump’a bir mektup gönderdi ancak etkisi olmadı. Beyaz Saray basın sekreteri mektubu kamuoyu önünde küçümseyerek, yalanlarla dolu olduğunu söyledi.
Mantık, Trump’ın hiçbir ülkeye müdahale etmeyeceğini söylüyordu; bunu kampanya boyunca defalarca dile getirmişti. Ama bir sabaha karşı “Gece Yarısı Çekici” operasyonunu başlattı. Radarda görünmeyen savaş uçakları İran’a uçtu ve İran tesislerine mevcut en güçlü nükleer olmayan bombaları, GBU-57A/B’leri bıraktı. Mesaj açıktı: Trump asla saldırmaz… ta ki saldırmak isteyene kadar. ABD basınının, odasına giren bir sonraki kişi gelene kadar kolay ikna edilebilir biri olarak çizdiği bu başkanla hiçbir şey katı, nihai değil. Venezuela dosyasına aşina bir ABD’li analist şöyle anlatıyor: “Ne olacağı bilinmiyor. Net bir son yok, bir yol haritası yok. Neler olacağını öngörmek imkânsız.”
Bu günlerde durumu en sert ifadelerle dile getiren kişi Savunma Bakanı Vladimir Padrino oldu. Perşembe günü, özellikle merkezi kıyıların kuzeyinde beş ABD savaş uçağının varlığını kınadı. Resmî açıklamaya göre bunu, yalnızca 75 kilometre mesafede yaptı. Avianca’ya ait bir uçak, Venezuela’nın ana havalimanı Maiquetía’daki kontrol kulesine haber verdi. General, “Bu bir provokasyon, ulusun güvenliğine yönelik büyük bir tehdit,” dedi. “Venezuela’ya askerî saldırı yapma hatasına düşmeyin. İyice düşünün, iyi araştırın ve ulusal ruhu okuyun,” diye uyardı. “Maiquetía bölgesi içinde Venezuela’nın entegre hava savunma sistemi, 400 knot hız özelliklerine sahip ve 35 bin feet irtifada uçan beşten fazla vektör tespit etti. Bu neyi gösteriyor? Kuzey Amerikalı emperyalizmin savaş uçaklarının, Venezuela kıyılarına yaklaşmaya cüret ettiğini.”
Padrino’ya göre, uluslararası bir havayolu şirketi Maiquetía’daki kuleyi bilgilendirdi. “F-35 sınıfı uçakların böyle bir konuşlanmasını hiç görmemiştik. Şimdi görüyoruz; bunun bizi korkutmadığını bilmenizi istiyorum. Etki alanımıza bu kadar yakın uçmaları bir saygısızlık, bir provokasyon. Ulusun güvenliğine tehdittir,” diye ekledi.
Kaygı dolu saatler. Her şey olabilir ya da hiçbir şey olmayabilir. Analistlerin büyük çoğunluğu, ABD’nin şu ana kadar yaptığından daha fazlasını yapmasının—örneğin “uyuşturucu kartellerini” Venezuela toprakları içinde vurmasının—imkânsız olduğunu düşünüyor. Askerî uzmanlara göre Karayipler’deki birlik, tehdidi gerçeğe dönüştürmek için yetersiz. Ülkeler arasındaki bir sorunun silahlı çatışma seviyesine tırmanması imkânsız görünüyor. Kulağa geçmiş yüzyıldan kalma bir mesele gibi geliyor. Ya da o kadar da değil, diyenler de var. Şüphe havayı zehirliyor.


