5G, enerji ve maden sektöründe sürdürülebilirliği artırarak maliyetleri düşürecek
Trthaber sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Enerji sektörü dijital dönüşümün en hızlı yaşandığı alanlardan biri haline gelirken, yenilenebilir kaynakların artışı ve elektrikli araçların yaygınlaşması, şebekelerin daha esnek, verimli ve anlık yönetilebilir hale gelmesini zorunlu kılıyor. Bu dönüşümün yalnızca yazılım değil, güçlü bir iletişim altyapısıyla desteklenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Madencilik sektörü ise enerji, inşaat, ulaşım, otomotiv, elektronik, savunma ve mücevherat gibi 56 farklı endüstriye girdi sağlayarak ekonominin temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor.
56 sektör için kritik fırsatlar sunuyorEnerjide Dijitalleşme Derneği Genel Sekreteri Gökberk Bilgin, 5G teknolojisinin düşük gecikme süresi, yüksek bağlantı kapasitesi ve ağ dilimleme özellikleriyle enerji sektöründe kritik fırsatlar sunduğunu söyledi.
Bu teknoloji sayesinde akıllı sayaçlar, elektrikli araç şarj istasyonları ve batarya sistemleri gibi milyonlarca cihazın şebekeye entegre bir şekilde çalışması ve milisaniye seviyesinde birbirleriyle haberleşebilmelerinin mümkün hale geldiğini belirten Bilgin, "Elektrikli araçların aynı anda şarj edilmesi yerel şebekelerde ciddi dengesizliklere yol açabilecekken 5G sayesinde bu sistemler anlık olarak kontrol edilerek şebekenin yükü dengelenebiliyor. Benzer şekilde sanal elektrik santralleri ve talep tarafı katılımı gibi uygulamalar yüksek hızlı ve güvenilir veri iletişimiyle daha etkin biçimde yönetilebiliyor" diye konuştu.
Bilgin, 5G teknolojisinin enerji tüketimi üzerindeki etkisinin ilk bakışta çelişkili görünebildiğini, daha fazla baz istasyonu ve yoğun veri iletimi gerektirdiği için toplam elektrik tüketimini artabileceğini anlattı.
Ancak konunun birim veri başına tüketilen enerji açısından değerlendirildiğinde tablonun değiştiğine dikkati çeken Bilgin, şöyle devam etti:
"Ericsson'un 2024 verilerine göre, 5G altyapısı aynı miktarda veriyi taşırken önceki nesil şebekelere kıyasla yaklaşık yüzde 90'a kadar daha düşük enerji yoğunluğuna sahip. Ayrıca yeni nesil 5G baz istasyonları düşük trafik saatlerinde uyku moduna geçerek enerji verimliliğini artırıyor. Bu nedenle 5G'nin enerji tüketiminde mutlak bir artış getirmesi mümkün olsa da sağladığı verimlilik artışı ve kayıp azaltımı toplam enerji tüketimindeki artışı telafi edebilecek nitelikte bulunuyor."
Bilgin, enerji sektörüne yönelik 5G kullanımı için lisanslama modellerinin henüz oluşturulmadığını, veri güvenliği ve mülkiyeti gibi hassas konuların enerji altyapıları açısından özel önem taşıdığını ifade etti.
Yerli üreticilerin 5G tabanlı enerji teknolojileri geliştirmeleri için hedefe yönelik teşvik mekanizmalarının çeşitlendirilmesinin sektöre katkı sağlayacağını belirten Bilgin, şunları kaydetti:
"Bu alanlarda kamu kurumları ve özel sektörün birlikte çalışması Türkiye'nin enerji alanında 5G'yi etkin bir şekilde entegre etmesi için kritik önemdedir. 5G teknolojisi enerji sektörü için yalnızca bir iletişim aracı değil daha verimli, güvenli ve esnek bir enerji altyapısının önünü açan ve bu altyapıyı mümkün kılan stratejik bir bileşendir. Enerji tüketiminde sunduğu verimlilik katkıları ve yeni uygulama imkanları sektörün dijitalleşmesine güçlü bir ivme kazandıracaktır. Bu dönüşüm sürecinin başarılı olabilmesi için altyapı yatırımları kadar politikaların, regülasyonların ve sektörel koordinasyonun da eş zamanlı olarak geliştirilmesi önemlidir."
Madencilikte 5G teknolojisi güvenlik risklerini ve çevresel etkileri azaltacakTürkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da doğaya uyum, verimlilik ve ileri teknoloji kullanımının madencilik sektörünün geleceği için vazgeçilmez olduğunu anlattı.
5G teknolojisinin güvenlik risklerini azaltırken üretimi de hızlandıracağını ifade eden Yılmaz, "5G ile hız kazanırken çevreye etkileri minimize ediyor ve madenciliği daha sürdürülebilir hale getiriyoruz. Yeraltı kömür ocakları örneğinde olduğu gibi, 5G tabanlı sensörler metan gazı ve oksijen seviyelerini anlık ölçerek olası patlama risklerini daha oluşmadan engelliyor. Aynı anda, titreşim sensörleri göçük ihtimalini raporluyor ve acil durum tahliye sistemleri saniyeler içinde devreye sokulabiliyor" diye konuştu.
Yılmaz, bunun iş güvenliği açısından hayati bir avantaj sağladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Altın ve bakır madenlerinde, 5G'nin sağladığı yüksek bant genişliği ve düşük gecikme, ağır tonajlı kamyonların ve sondaj makinelerinin otonom veya uzaktan kontrolünü mümkün kılıyor. Böylece patlatma sonrası riskli alanlara işçi sokmadan üretim devam ediyor, operasyonel süreklilik sağlanıyor. Aynı zamanda yüksek çözünürlüklü jeolojik veriler hızla merkeze aktarılıyor ve yapay zeka destekli analizlerle güvenli kazı alanları ve daha zengin cevher bölgeleri doğru biçimde belirleniyor."
Yılmaz, açık ocak işletmelerinde de dron ile yapılan üç boyutlu haritalamaların 5G sayesinde saniyeler içinde veri merkezlerine ulaştırıldığını belirterek, "Bu, hem çevresel etki değerlendirmelerinin daha isabetli yapılmasını hem de işletme planlamalarının daha hızlı hayata geçirilmesini sağlıyor. Ayrıca çevresel sensörlerle toz, gürültü ve titreşim ölçümleri anlık olarak takip edilerek bölge halkı üzerindeki olumsuz etkiler minimize ediliyor" değerlendirmesinde bulundu.


