ABD li uzmanlar uyardı, İran’ın nükleer eşiği Hamaney
Haber Global sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik hava saldırısı dünya genelinde derin bir sarsıntı yarattı. Saldırıdan kısa süre önce Foreign Affairs dergisi tarafından düzenlenen kapalı diplomasi panelinde ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve CIA uzmanları, Washington’un olası savaş senaryolarına dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulunmuştu. Paneldeki uzmanlara göre, İsrail’in tek taraflı hava operasyonları hem yetersiz kalıyor hem de İran’ın nükleer silahlanma sürecini hızlandırma riski taşıyor. Bazı değerlendirmelerde, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in ölümü hâlinde Tahran’ın “nükleer eşiği” aşabileceği belirtiliyor. Ayrıca, İsrail’e karşı Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da büyüyen toplumsal öfkenin ciddi jeopolitik sonuçlar doğurabileceği vurgulandı.

CIA uzmanlarının değerlendirmesine göre İsrail ve ABD'nin İran'a bombardımanının sürmesi ya da dini lideri Ali Hamaney'e suikast düzenlemesi durumunda Tahran'ın “nükleer eşiği aşma ihtimali” bulunuyor. İsrail’in İran’ın nükleer altyapısına yönelik saldırıları kısa vadede başarı getirse de, uzun vadede İran’ın nükleer müzakerelerden bütünüyle çekilerek açık nükleer silahlanma kararı alabilir. ABD’li istihbarat kaynakları, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun en az üç farklı noktada korunduğunu ve saldırıların bu stokları yok etmede yetersiz kalacağını da ifade ediyorlar. İsrail'in hava gücü karşısında Tahran'ın yanıt kapasitesinin düşük olduğuna değinen CIA uzmanlarına göre bu çaresizlik İran'ı “radikal yöne” yani nükleer karar almaya sevk edebilir.
SADDAM HÜSEYİN ÖRNEĞİEski CIA analisti Kenneth Pollack’a göre İran'ın elinde nükleer silah yapımına yeterli düzeyde, yüzde 90'a yakın zenginleştirilmiş uranyum stoku bulunuyor. İran'da yerleri belli olmayan gizli nükleer tesislerin de olduğuna inanılıyor. Pollack'a göre İran mevcut tesisleri de yer altına gömerek gizli bir nükleer programa başlayabilir. 1981 yılında İsrail'in Irak'taki Osirak nükleer reaktörüne düzenlediği hava saldırısı sonrasında Saddam Hüseyin’in nükleer programını hızlandırdığı, ancak Körfez Savaşı ve denetimlerle durdurulduğu biliniyor. CIA'de İran'ın da benzer bir yola yöneleceği tahmin ediliyor.

Dışişleri Bakanlığı uzmanlarına göre ise Orta Doğu'da büyük bir denge değişimi söz konusu. Arap kamuoyunda ise özellikle İbrahim Anlaşmaları ile sağlanan ve İsrail'in meşruiyetini tanıyan süreç kırılmış durumda. Diplomatlara göre 2022 yılına kıyasla bazı ülkelerde İsrail ile normalleşmeye verilen destekte şu çarpıcı kırılmalar yaşanıyor: Fas'ta 2022’de halkın yüzde 31’i İsrail ile normalleşmeyi desteklerken, 2025’te bu oran yüzde 13’e düştü. Ürdün'de ABD’ye olumlu bakanların oranı 2022’de yüzde 45 iken, 2025’te yüzde 22’ye indi. Tunus halkının yalnızca yüzde 3'ü İsrail hakkında olumlu görüş bildiriyor. Kuveyt'te 2024’te yapılan anketlerde katılımcıların yüzde 84’ü İsrail destekçisi şirketleri boykot ettiğini, yüzde 62’si ise Gazze’ye bağış yaptığını belirtti.
ÖFKE BİRİKİYORVeriler tüm bölgede İsrail'e karşı büyük bir öfkenin biriktiğini de gözler önüne seriyor: İsrail-İran Savaşı'nın başladığı 13 Haziran'ın ertesinde Orta Doğu ve Kuzey Afrika genelinde 110 şehirde bir gün boyunca eylemler düzenlendi. Ürdün, İsrail Büyükelçisini sınır dışı etti. Mısır, İsrail ve ABD'nin Gazze planını reddetti ve Arap Ligi destekli Gazze yeniden inşa ve güvenlik planını ortaya koydu. Tunus ve Libya'dan Gazze'ye sürekli yardım konvoyları oluşturuldu. Uzmanlara göre İsrail'e en beklemediği darbe ise Suudi Arabistan'dan geldi. Riyad, 2025 Şubat ayında yaptığı açıklamayla bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile diplomatik ilişkilerin mümkün olmadığını ifade etti. Diplomatlara göre ABD savaş sonrası Batı desteği almaya devam eden ancak bölgesinde bütünüyle yalnızlaşmış bir İsrail gerçeği ile karşılaşacak.
Kaynak: Web Özel


