Afrika’nın sıcak topraklarından sömürgeciliğin pis kokuları temizlenecek mi? İhsan Aktaş
SonTurkHaber.com, Yenisafak kaynağından alınan verilere dayanarak duyuru yapıyor.
Burkina Faso Devlet Başkanı İbrahim Traoré’nin şu sözü beni derinden etkilemişti:
“Bizim neslimiz, bu kadar zengin kaynaklar üzerinde otururken neden fakir olduğumuzu anlamlandıramıyor.”
Afrika’da sık sık askeri darbeler olur ve bu süreçler çoğu zaman acımasız bir şekilde sömürgeci güçler tarafından yönlendirilirdi. Ancak bu defa farklı bir şey oldu: Fransızlar Burkina Faso’dan tamamen kovuldu.
İbrahim Traoré’nin dünya medyasına verdiği röportajlar, birçok Afrikalı genç tarafından ilgiyle takip ediliyor ve paylaşılıyor. Burkina Faso Devlet Başkanı, Afrika genelinde yüksek bir saygınlık kazanmış durumda.
Batılı demokratik devletler bir ülkeye girer, o ülkenin kaynaklarını yüzyıllarca sömürür; kendi çıkarlarına hizmet edecek iş birlikçiler bulurlar. Ne zaman kendi çıkarlarına ters düşecek bir lider ortaya çıksa, onu “diktatörlükle” veya “cuntacılıkla” suçlarlar.
İyi eğitimli bir Burkina Fasolu gence sordum:
“Fransa sizin başkanınızdan memnun değilmiş. Sizden ne istiyor?”
Genç gülümseyerek şu cevabı verdi:
“Bize demokrasi getireceklermiş. Biz onların demokrasilerini çok iyi biliyoruz. 100 yıldır buradalar, hâlâ ne halde olduğumuzu görüyorsunuz.”
Kamerun’da karşılaştığımız bir Afrika tarihçisinin söylediği şu söz de hafızama kazındı:
“Eğer Afrika’nın zenginlikleri olmasaydı, bugünkü Avrupa refahı da olmazdı.”
Bu söz üzerine uzun uzun Afrika sömürgeciliğinin Batı için ne anlam ifade ettiğini düşündüm.
Yıllar önce Sudan’da bir dostumuz bize kısa bir brifing vermişti. Sonraki yıllarda Sudan’daki gelişmeler, anlatılanlar doğrultusunda gerçekleşti. O gün şu kanaate vardım:
Bir ülkenin siyasetini anlamak istiyorsanız, o ülkenin toprağına ayak basmanız gerekir.
Bu nedenle bugüne kadar farklı sebeplerle dünyanın birçok ülkesine seyahat ettim: İş için, turistik amaçlarla ve yardım faaliyetleriyle. Gittiğim her ülkenin tarihini, kültürünü ve siyasi yapısını anlamaya çalıştım. Bu deneyimlerin çok kıymetli olduğuna inanıyorum.
Burkina Faso’ya İHH ile birlikte geldim. Başkentte Türkiye Diyanet Vakfı, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı ve Sadaka Taşı Derneği ile karşılaştık. Bir hayırseverin, başkente yakın bir kasabada yaptığı ilkokul binasının ardından, çocuklar
ortaokul çağına geldiğinde ortaokul temeli de atıldı.
Fransa’nın 100 yıl boyunca bu milletin kaynaklarını sömürdüğünü düşünün. Ve bir hayırseverin yaptığı okul binasını bununla kıyaslayın. Milletimizin büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Anadolu’nun dört bir yanından, gönlünü heybesine koyarak gelen
bu yüce insanlar; Türkiye’nin misyonunu, Müslüman dayanışmasını, adalete
ve merhamete olan
inancını dünyanın dört bir yanına taşıyorlar.
Ülkemizdeki yardım kuruluşları, iş insanlarının önünde gidiyor. Umuyoruz ki sanayicilerimiz ve tüccarlarımız da bu sürece katılır. Devletlerarası ilişkiler ancak ticaretle anlam kazanır. Afrika ülkelerinin birçoğu Konya gibi buğday, Antalya gibi sebze ve meyve üretse, sorunlarının dörtte biri çözülür.
2022’deki askerî darbe sonrası gelişmeler:
2022’de gerçekleşen askeri darbeyle yeniden askeri yönetime geçen Burkina Faso, karmaşık bir siyasi ve güvenlik ortamı yaşamaktadır. Askerî yönetimin başında halen Yüzbaşı İbrahim Traoré bulunmaktadır. 2024’te yapılan ulusal müzakereler sonucunda, geçiş süreci 2 Temmuz 2024’ten itibaren beş yıl daha uzatılmıştır.
Yeni anayasa, Traoré’ye bir sonraki başkanlık seçimlerine katılma hakkı tanımaktadır. Şu an ordunun ve hükümetin başı olarak en önemli siyasi aktör konumundadır.
2024’te başbakan olarak atanan eski gazeteci Jean Emmanuel Ouédraogo, ülkede bazı Fransız medya kuruluşlarını yasaklamış ve bu kararıyla büyük yankı uyandırmıştır.
Geçici Yasama Meclisi Başkanı olan Ousmane Bougouma da ülkenin önemli siyasi aktörlerinden biridir.
Burkina Faso’da darbeden sonraki en dikkat çekici gelişmelerden biri, Fransa ile yaşanan siyasi kopuş ve benzer kopuşu yaşayan Mali ve Nijer ile birlikte Sahel Devletleri İttifakı’nın (AES) kurulmasıdır. Bu ittifak, Batı’dan bağımsızlığını ilan eden Sahraaltı Afrika ülkelerinin kendi güvenliklerini sağlama girişimi olarak değerlendirilmektedir.
Batılı devletler sadece kalkınma ve demokrasi getirme iddiasında değil; aynı zamanda terör örgütleri kurma konusunda da oldukça mahirler. Afganistan savaşından bu yana, Batılı istihbarat örgütleri adına çalışan El Kaide ve onun yeni versiyonu DEAŞ gibi yapılar, bu coğrafyalarda kaos üretmeye devam ediyor.
Okul açılışı ve cuma hutbesi:
Okul temel atma töreninde ve ardından İHH’nın kurban kesimi yaptığı kasabada Cuma namazına katıldık. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince, namaz sonrası cemaat bizden konuşma yapmamızı rica etti.
“Yüzyıllar boyunca dünyanın üçte birini yöneten İstanbul’dan size selam getirdim.”
Topraklarımız bir yüzyıl boyunca işgal altında kaldı. Sonraki yüzyılda ise kültürel emperyalizme ve aşağılanmaya maruz kaldık.
Bu topraklar Afrikalılarındır ve kıyamete kadar da sizlerin olmaya devam edecektir.
Fransız sömürgeciliğini Burkina Faso’dan kovan ve tüm dünyanın dikkatini çeken İbrahim Traoré,
diğer Afrika milletlerine de örnek olmaya başladı.
Daha çok çalışacağız, daha güçlü olacağız. Türkiye’nin de öncülük ettiği gibi bağımsızlığımıza sahip çıkacağız.
Bu kader bizim ortak kaderimizdir. Kaderimizin çağrısına uyup Müslümanlar olarak birlik ve kardeşlik ruhunu yaşatmaya devam edeceğiz. Uzun süredir bu kadar coşkulu ve devrimci bir konuşma yapmamıştım. Okul açılışında ve cuma namazında insanlar
oldukça heyecanlıydı.
Afrika’da bayram namazları genellikle açık alanda kılınıyor. On binlerce Burkina Fasolunun “
Lebbeyk
!” nidaları eşliğinde bir araya gelmeleri görülmeye değerdi.


