Ağlayan analar çoğalmasın Sözcü Gazetesi
Sozcu sayfasından elde edilen bilgilere dayanarak, SonTurkHaber.com duyuru yapıyor.
“Terörsüz Türkiye” gerçekten çok büyük, çok karmaşık ve uygulaması çok zor bir projedir. Ama neticesi ülkemiz, milletimiz ve devletimiz için çok hayırlı olabilecek bir girişimdir. Millet sözcüğünün lügat anlamı “aynı dine mensup toplum”dur. Günümüzde ulusla eş anlamı kullanılan milletin karşılığı ise “kavim”dir. Çoğulu akvamdır (Cemiyet-i Akvam/ League of Nations). Osmanlı Devleti tebaası “Müslim” ve “gayrimüslim” olarak iki millete ayrılmıştı. Gayrimüslimler de dinlerine göre, Ermeni Milleti, Rum Milleti, Yahudi Milleti gibi alt milletlerden oluşuyordu. Bunlara “Fermanlı Milletler” (Chartered Nations) deniyordu. Azınlık statüleri vardı. Osmanlı Devleti içindeki Boşnaklar, Arnavutlar, Lazlar, Gürcüler vs. Müslim oldukları için ayrı “millet” addedilmemiştir. Dolayısıyla azınlık statüleri yoktu. Benim bildiğime göre Lozan’da Kürtlere azınlık hakları tanınmamasının sebebi, onların da çoğunluğu teşkil eden “Müslim” milletinin bir rüknü olmasıydı. Osmanlı savaş kaybettikçe bu yapı parçalara ayrıldı. Bu dağılma sırasında doğuda Ermeni tehciri gibi büyük bir felaket yaşandı. Batıda da muhaceret ve mübadele yoluyla nüfus sadeleştirildi. Geriye Türkler ve Kürtler kaldı. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar milli birliği “din birliği” tek başına sağlamaz aynı zamanda “dil birliği” gerekir kararı verdiler.
PKK’NIN VEDA HUTBESİ
PKK’nın “misyonunu tamamladığı için” kendini feshedip silah bırakma kararı aldığı kongrede yayınladıkları bildirge, yenir yutulur cinsten değil. Amacı “kaderleri birlikte yazılmış Kürtleri ve Türkleri birbirlerini öldürmekten kurtarmak” olan bir süreç başlatılırken, daha Bismillah demeden böyle konuşmanın alemi var mı? Demek ki var. Birinci ihtimal şu: Ortada PKK’nın kendini feshettiği ve silah bıraktığı gibi bir karar yok. Sadece savaşlarda yapılması mubah ve makbul olan bir “aldatma manevrası” var. İkinci ihtimal, yaşlanan komuta heyetinin, bu deklarasyonu fesih ve silah bırakma kararına karşı çıkan genç muhalifleri sakinleştirmek için kaleme aldığıdır.
GÜNEYDOĞU BİZİM, YURDUN GERİSİ HEM SİZİN HEM BİZİM
PKK ve DEM parti yöneticilerinin bir cümlede en az dört kez kullandıkları şifreli sözcük “demokratik”tir. Hatırlayalım: Eski Doğu Almanya’nın resmi adı “Alman Demokratik Cumhuriyeti” idi. Kuzey Kore’nin resmi adı “Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti”dir. Sosyalist olduğunu sıkça vurgulayan PKK, demokratik kelimesini “self determinasyon” yani çoğunlukta olduğu bölgede hakimiyetin Kürtlerde olması anlamında kullanıyor. Buradan şu sonuç çıkar: PKK+DEM, demokratikliği Ankara’daki TBMM’den alacağı kararlara uyma olarak değil, Diyarbakır’da kuracakları bölgesel meclisin kararlarını uygulama olarak anlıyor. Bugün kimse süreç sonunda Türkiye’de nasıl bir idari taksimat kurulacağını, PKK+DEM’in Türkiye Kürtlerinin kaçta kaçını temsil etmeyi sürdürebileceğini, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye otonom Kürt yönetimleriyle nasıl bir iş birliği yapacağını bilmiyor. Bu yazdıklarımdan “Terörsüz Türkiye” projesini desteklemedim sonucu çıkmasın. Tam aksine, bunu bütün kalbimle destekliyorum. Süleyman Demirel’in deyişiyle “Neyin nasıl olacağı, olamayacaklar elendikçe ortaya çıkar”.
SON SÖZ: Taviz vermeyen, taviz alamaz.


