Alevi örgütlülüğü çıkmaz sokakta…
Halktv sayfasından alınan verilere dayanarak, SonTurkHaber.com haber yayımlıyor.
Alevi demokratik kitle örgütlenmesinde yeni bir model mümkünken, bugünkü yapılanmanın yetersizliğini görmezden gelemeyiz. Aleviler, demokrasi mücadelesinde, tüm toplum kesimlerinin gerisine düştü. Var olan örgütlenme modelinin toplumun istemlerine cevap verememesi güven duygusunu zedeledi. Asimilasyon tehlikesi üzerine ezbere dayalı söylemler anlamını yitirmiştir.
Devletin ve siyasi iktidarların düşmanlaştırıcı uygulamaları sonucu ötelenen ve hırpalanan Alevilerin, demokratik hak ve özgürlükleri hala yasal zeminde kabullenilememiştir. Bu durum toplumsal yapıda önemli sıkıntılara neden olmaktadır. Alevilerin temel isteği “eşit yurttaşlık” talebinin kabul edilmesidir. Alevilerin, yüzlerce ibadethanesi olmasına rağmen bunun yasal bir güvenceye kavuşturulmaması da büyük bir sorun olarak güncelliğini korumaktadır. Bunda Alevi demokratik kitle örgütlerinin de payının olduğunu söyleyebiliriz.
Alevilerin kırk yıldır uğruna mücadele ettiği taleplerle ilgili devletin bir adım atmaması, Tek Adam Rejimi’nin bazı bakanlarının toplumla ilişki kurmaktan ziyade üç-beş unsurla, üç-beş “Dede”yim diyen şahsiyetle otellerde yemek yemeyi tercih etmesi art niyetli bir ilişki anlamı taşımaktadır.
Alevi aydınlarıyla, yazarlarıyla, bilim insanlarıyla, kanaat önderleriyle, Anadolu Alevi Ocak dedeleriyle kurulması gereken diplomatik ilişkiler için atılmayan adımlar süreci çözümsüzlüğe sürüklemektedir. Alevi örgütlerinin de bu sürecin başlaması ve sonuç alınması yönünde gündem oluşturamaması bu sürece olumsuz katkıda bulunmaktadır.
Alevi örgütlülüğündeki bilgi birikimli kadroların “gözünün üstünde kaşın var” anlayışıyla karar mekanizmasının dışında tutulması ve dar bir kadroyla hareket edilmesi nedeniyle de ortak akılla buluşulamamaktadır.
Bugünkü örgütlenme modeli tartışmalara neden olmaktadır. Alevi öncü kadroları yerel düzlemde yeni örgütlenme modeli konusunda inisiyatif almaya hazırlanıyor. Lakin bu durumu fark etmesi gerekenler kendi varlık nedenleri uğruna yeni bir örgütlenme modeli üzerinde çalışmayı engellemektedir.
Alevi örgütlenmesi yeni bir modele gebe…
Günümüzde Alevi derneklerinin üye sayısı oldukça düşük seviyede, geçmişte binlerce üyeye sahip olan derneklerin üye sayıları da bugün yüzlerle ifade edilmekte. Ayrıca uyanık yöneticiler derneklerde ve cemevlerinde egemenliklerini ömür boyu sürdürme gayreti içinde oldukları görülmektedir. Bu şahısların yöneticisi oldukları saygın cemevi derneklerinin hemen hepsi 20-30 kişilik mütevelli heyetle vakıflaştırıldı ve dernekler feshedildi…
Bugün 10’dan fazla Alevi dernek ve vakıf federasyonu var. Bu federasyonların bileşenlerinin neden ayrı çatılar altında örgütlendiklerini kendilerinin de bilmediklerini söylemek yanlış olmaz. Sudan bahanelerle, kişisel sürtüşmeler yoluyla, birbirinde kusur arayan şahsiyetlerin hırsları bu bölünmelerin temelini oluşturmaktadır. Bu federasyon yönetimlerinin çoğunun Anadolu Aleviliği’nin batıni felsefi öğretisinin öngördüğü yaşam tarzına ilişkin düşünsel ayrılığa neden olacak bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olmadıkları bilinmektedir.
Ülke gündeminden bihaber, okumayan, stratejik hedeften yoksun, pratik hareketlerle ve belli kalıplar içindeki süslü sözlerle Aleviliği ifade etmeye çalışan bu dernek ve cemevi başkanları kişisel duygularını tatmin etmektedir. Bu yöneticiler, Alevilerin sorunlarının nihai çözümü yönünde çalışma yapacak bilgi birikimine ve tecrübeye sahip olmaması siyasi iktidarların asimilasyon faaliyetlerinin önünü açmaktadır.
Siyasal İslamcılar her dönemde ülkemizin güvenlik sorunu olmuştur. Aksine Anadolu Alevileri bu ülkede hiçbir dönemde güvenlik sorunu olmamıştır. Buna rağmen cemevlerine yönelik mühendislik çalışmaların İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülmesine anlam verilememektedir. Okullardaki eğitim ve öğretim sorunlarıyla ilgilenmesi ve çözüm üretmesi gereken Milli Eğitim Bakanı, işini gücünü bırakmış cemevlerini ziyaret ederek toplantılar yapmaktadır. Bir Milli Eğitim Bakanı’nın işi eğitim ve öğretim olması gerekirken, cemevlerinde toplantı yapması anlamsızdır. Asıl görevi ülkemizdeki kültür ve turizmin gelişmesi yönünde çalışmalar yürütmek olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da Alevilerin inanç merkezlerini yönetmeye çalışması abesle iştigaldir. Bu tür çalışmalar, siyasi iktidarın kendi ‘Alevisini’ yaratma girişiminden öte değildir.
Anadolu Aleviliği başka inançlara benzemeyen kendine has ritüelleri, menkıbeleri, erkanları, metodolojisi, teolojisi, gülbankları olan ve güçlü mitolojik anlayışa sahip bir inançtır. Bu inancın ibadethanesi cemevidir. İnancın ortaya koyduğu bir kültür felsefesi elbette vardır. Tıpkı diğer inanç ekolleri gibi… Her toplumsal yapının yaşam tarzına uygun kültürel faaliyetleri vardır. Bu o sosyal yapının salt bir kültür toplumu olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın cemevlerini kültür merkezi olarak görülmesi temelinde müdahalesi ve yönlendirmesi kabul edilemez.
Tek Adam Rejimi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı bu federasyonların altını maddi destekler sağlama yöntemleri ile oymaya devam etmektedir. Toplum mühendisleri tarafından il ve ilçelerdeki mülkü amirlerin aracılığıyla tehdit ve baskı yoluyla cemevi yönetimleri teslim alınmaktadır. Alevi örgütlerinin Alevi Bektaşi daire başkanlığının bu sinsi ve bölücü çalışmalarına karşı gereken nitelikli tepkileri göstermemesi oldukça düşündürücüdür.
Alevi örgütlülüğünün bugün içinde bulunduğu çıkmaz sokaktan dönmesi bir zorunluluktur. Bunu yapabilmek için ise öncelikle siyasal iktidarın boyunduruğundan kurtulmalıdır. Her alanda olduğu gibi bu alanda da sivil halkın demokratik kitle örgütleri aracılığıyla sesini duyurması acil bir ihtiyaçtır.


